Logo

5. Hukuk Dairesi2023/3260 E. 2023/10966 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu kaydının iptali nedeniyle uğranılan zararın tazmini davasında, tazminat miktarının belirlenmesi ve faizin başlangıç tarihi.

Gerekçe ve Sonuç: Tapu iptal kararının kesinleştiği tarih esas alınarak hesaplanan tazminat miktarının doğru olduğu, ancak faizin başlangıç tarihinin dava tarihi değil, tapu iptal kararının kesinleştiği tarih olması gerektiği gözetilerek mahkeme kararının düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/309 Esas, 2023/10 Karar

KARAR : Kısmen kabul

Taraflar arasındaki tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 inci maddesi uyarınca tazmini davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 20.Hukuk Dairesince Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; İzmir ili, ... ilçesi, 66 ada 44 parsel sayılı taşınmazın tam maliki iken İzmir 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/114 Esas sayılı mahkeme kararı ile taşınmazının bir kısmının tescil dışı bırakıldığını, davacıların bu taşınmazı tapu siciline güvenerek satın aldıklarını, taşınmazın bedelsiz olarak ellerinden alındığını ve zarara uğradıklarını belirterek davacıların fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile belirlenecek tazminatın işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; müvekkil idare aleyhine açılan davayı kabul etmediklerini, öncelikle zamanaşımı itirazlarının bulunduğunu, dava konusu edilen ve davacının taşınmazından ifraz edilerek tescil dışı bırakılan yerin 288,00 m²lik bir alan olduğunu, söz konusu alanın kıyı kenar çizgisi içinde bulunduğundan hiçbir şekilde özel mülkiyete konu olmasının mümkün olmadığını, bu nedenle bu kısım üzerinde hiçbir şekilde mülkiyet hakkının doğduğundan söz edilemeyeceğini öncelikle zamanaşımı nedeniyle reddine aksi takdirde esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir

III. MAHKEME KARARI

İzmir 6.Asliye Hukuk Mahkemesinin 26.05.2015 tarihli ve 2013/474 Esas, 2015/223 Karar sayılı ilamı ile davanın kabulüne ile belirlenen tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden alınarak davacı tarafa ödenmesine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. İzmir 6.Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan ) 20.Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucunda; Mahkemece yürürlükteki Harçlar Tarifesi uyarınca ıslah edilen dava değeri üzerinden ıslah harcını ödemesi konusunda davacıya usulünce süre verilip harç tamamlanırsa ıslah edilen miktar üzerinden aksi halde dava dilekçesinde gösterilen miktar üzerinden hüküm kurulması gerekirken harcı yatırılmayan ıslah dilekçesine değer verilerek yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olduğundan bahisle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen İkinci Karar

İzmir 6.Asliye Hukuk Mahkemesinin 13.04.2017 tarihli ve 2017/58 Esas 2017/168 Karar sayılı ilamı ile davanın kabulüne belirlenen tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı

1. İzmir 6.Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucunda, taşınmazın zararın doğduğu tarih olan tapu kaydının iptaline ilişkin kararın kesinleşme tarihi olan 16.06.2005 tarihinde arsa yahut arazi vasfında olup olmadığı yeniden araştırılmalı, bilirkişi kurulu marifetiyle yeniden keşif yapılmalı, taşınmazın ilkelere göre arsa niteliğinde olduğunun belirlenmesi halinde emsal incelemesi ve kıyaslaması yöntemiyle, arazi niteliğinde olduğunun saptanması halinde ise tarımsal gelir metoduna göre bu tarihteki gerçek değeri varsa üzerinde bulunan yapıların Bayındırlık Bakanlığı resmi birim fiyatları esas alınarak yıpranma payı düşülmek suretiyle tespit edilmeli, emsal satış yöntemine göre zarar belirlenecek ise taraflarca gösterilecek veya bilirkişi kurulu tarafından resen belirlenecek emsaller arasından, değerlendirme tarihine yakın zamanda, gerçek satışlara ait taşınmazın resmi satış tablosu getirtilmeli, imar parsellerine yakın olup olmadığı, kadastro veya imar parseli niteliğinde olup olmadığı, düzenleme ortaklık payı düşülmesi gerekip gerekmediği araştırılmalı ve oluşacak sonuca göre hüküm kurulması gerekirken hükme esas alınan bilirkişi raporunun inandırıcı olmadığı gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Son Karar

İzmir 6.Asliye Hukuk Mahkemesinin 10.01.2023 tarihli ve 2020/309 Esas, 2023/10 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne belirlenen tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı Hazineden tahsili ile davacı tarafa verilmesine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İzmir 6.Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde; belirlenen bedelin düşük olduğunu, dava tarihi itibarıyla değerlendirme yapılması gerektiğini ileri sürerek kararı temyiz etmiştir.

2. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde; belirlenen bedelin yüksek olduğunu, emsal karşılaştırılmasının hatalı olduğunu ileri sürerek kararı temyiz etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 rarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun’un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

“Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.”

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dosyada bulunan bilge ve belgelere, kararın dayandığı gerekçelere göre; ... ilçesi, ... Mahallesi 66 ada 44 parsel sayılı 560 m² yüzölçümündeki ve iki katlı iki daireli kargir ev vasıflı taşınmaz, 23.08.1994 tarihindeki satış ile davacı adına tescil edilmiş iken Hazine tarafından açılan tapu iptali ve tescil istemli dava nedeniyle İzmir 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/114 Esas 2004/573 Karar sayılı kararı ile taşınmazın 288 m²lik kısmının kıyı kenar çizgisi içerisinde kalması nedeniyle tapusunun iptaline ve tescil harici bırakılmasına, davalının müdahalesinin menine ve bu kısımda yer alan havuzun tamamı ile binanın 44 m²sinin kal’ine karar verildiği verilen bu kararın Yargıtay denetiminden geçerek 16.06.2005 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın 04.11.2013 tarihinde 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açıldığı anlaşımıştır.

3. Hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda belirtilen özelliklerine ve dosya kapsamına göre arsa niteliğindeki taşınmaza emsal kıyaslaması yapılarak, üzerinde bulunan yapılara ise resmi birim fiyatları esas alınıp yıpranma payı düşülerek değer biçilmesinde ve dava konusu taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun’un 1007 maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesi yerindedir.

4. Temyizen incelenen mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakta olup davalı Hazine vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

5. Dava konusu taşınmazın değeri belirlenirken tapu iptal ve tescil kararının kesinleştiği tarih itibarıyla değerlendirme yapılmış olup, belirlenen bedele bu tarihten itibaren faize hükmedilmesi gerekirken dava tarihinden itibaren faize karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirir.

Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davalı Hazine vekilinin tüm, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,

2. Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile İzmir 6 .Asliye Hukuk Mahkemesinin 10.01.2023 tarihli ve 2020/309 Esas 2023/10 Karar sayılı ilamının;

a) 2 nci paragrafından “ dava tarihinden itibaren” ibaresinin tümüyle çıkartılmasına, yerine “tapu iptal kararının kesinleştiği 16.06.2005 tarihinden" itibaren ibaresi yazılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine,

14.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.