"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/2038 Esas, 2023/189 Karar
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 32. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/345 Esas, 2021/763 Karar
Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı idare vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; İstanbul ili, ... ilçesi, ... (...) Mahallesi 746 ada 1 parsel sayılı taşınmazda davacının hissedar olduğunu, taşınmaza davalı idare tarafından kamulaştırma yapılmaksızın el atıldığını belirterek belirlenecek tazminat bedelinin davalı idareden tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; taşınmazın riskli alan edildiğini, iş bu nedenle belediyelerinin bir sorumluluğu ve yetkilerinin bulunmadığını husumetin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına yöneltilmesi gerektiğini, idareleri tarafından fiilen el atılan bir durumun bulunmadığını, bu durumda kamulaştırma yapma yetkilerinin bulunmadığından bahisle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; taşınmaza 1983 yılından önce el atıldığını, bu durumun fen bilirkişi raporunda sabit olduğunu, taşınmaza müvekkili idare tarafından el atılmadığını, bilirkişi raporunun eksik ve yetersiz hazırlandığını, taşınmazın çok hisseli olması, riskli alanda bulunması gibi değerine etki eden unsurların göz ardı edildiğini, düzenleme ortaklık payı kesintisi konusunun yeterince araştırılmadığını ileri sürmüştür.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile arsa niteliğindeki taşınmaza mahallinde yapılan keşif sonucu emsal karşılaştırması yapılarak değer biçen, usul ve kanuna uygun olarak düzenlenen bilirkişi raporuna göre hukuki ve fiili el atılan bölümler yönünden proje bütünlüğü gözetilerek belirlenen el atma bedelinin davalı idareden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı belirtilerek davalı idare vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmek suretiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı tapu maliki ile davalı idare arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ve bedelinin tahsili hususundadır.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanun'nun ( 6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir; “... Usulü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmişahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”
3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usulü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.
4. 6100 sayılı Kanun’un 165 inci maddesi.
5. 3194 sayılı İmar Kanunu'nun (6194 sayılı Kanun) 18 inci maddesi.
6. 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 11 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dava konusu taşınmaza 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsalin üstün ve eksik yönleri belirlenip kıyaslaması yapılarak değer biçilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre davalı idare vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde değildir.
4. Dairemizin 2022/10940 Esas 2023/5880 Karar sayılı dosyası ile denetiminden geçen dava konusu taşınmazın paydaşı tarafından açılan dava dosyasının ve davacı vekili beyanının incelenmesi neticesinde, dava konusu taşınmazda 3194 sayılı Kanun'un 18 inci maddesi uyarınca imar uygulaması yapıldığının anlaşıldığı ve Tapu Kadastro Müdürlüğünün parsel sorgulama uygulamasında yapılan sorgulama neticesinde dava konusu 746 ada 1 parselin ifraz gördüğü aynı ada 64, 65 ve 66 parsel numaralı taşınmazların kayıtlarının kapatıldığı anlaşıldığından, en son imar uygulamasına ait şuyulandırma cetvelleri ilgili Belediyeden istendikten, dava konusu taşınmazın imar uygulaması sonucu hangi parsellere gittiğini gösterir tüm gitti kayıtlarıyla birlikte tapu kayıtları ilgili Tapu Müdürlüğünden getirtildikten, imar uygulaması sonucu yeni oluşan parsellerin imar planındaki özgülenme amacı ilgili Belediye Başkanlığından sorulduktan ve şuyulandırma öncesi ve sonrası çaplı krokiler ilgili Kadastro Müdürlüğünden getirildikten sonra, davacının yeni parsellerde malik olduğunun tespiti hâlinde mahallinde yeniden keşif yapılarak, imar uygulaması sonucu oluşan yeni parsellerin tapu kaydı zemine uygulanıp, yeni oluşan parsellere davalı idarece fiilen el atılıp atılmadığı, fiilen el atılmasa bile, dava konusu taşınmazların imar planındaki konumu, kamuya tahsisli alan olarak ayrılıp ayrılmadığı araştırılıp, kamuya özgülenme durumunun devam ettiği anlaşıldığı takdirde, fiili el atmanın gerçekleştiği kabul edilerek sorumlu idare de belirlenerek esas hakkında, aksi hâlde konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi bozmayı gerektirir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalı idare vekilinin temyiz isteminin kısmen kabulü ile temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesinin kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
24.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.