Logo

5. Hukuk Dairesi2023/3460 E. 2023/10536 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu kaydının mahkeme kararıyla iptali nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada, belirlenen tazminat miktarının doğru olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: 4721 sayılı Kanun'un 1007. maddesi uyarınca Devletin tapu sicilinden kaynaklanan zararlardan sorumlu olduğu ve tazminat miktarının tapu kaydının iptali nedeniyle maliklerin mal varlığında meydana gelen azalmaya göre hesaplanması gerektiği gözetilerek, mahkemenin belirlediği tazminat miktarında bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle Hazine vekilinin temyiz itirazları reddedilerek yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/152 Esas, 2022/187 Karar

KARAR : Kısmen kabul

Taraflar arasındaki tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin dava sonucu verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairemizce Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalı Hazine vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının maliki olduğu Zonguldak ili, ... ilçesi, Terakki Mahallesi 241 ada 29 parselin kıyı kenar cizgisinde kaldığından bahisle Zonguldak 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2003/207 Esas, 2004/43 Karar sayılı ilamı ile tapusunun iptaline karar verildiğinden taşınmazın rayiç değerinin tespiti ile tazminat tutarının belirlenmesine, şimdilik 2000.00 TL tazminatın zararın doğduğu tarihten itibaren yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesi talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; davanın zamanaşımı süresinden sonra açıldığından davanın reddi gerektiğini, dava konusu taşınmazın kıyı kenar çizgisinde kaldığından bahisle Zonguldak 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2003/207 Esas, 2004/43 Karar sayılı ilamı ile tapusunun iptaline karar verildiğini, kararın usul ve Kanuna uygun olduğunu yolsuz tescil nedeni ile tazminat talep edilemeyeceğinden bahisle davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 19.12.2016 tarihli ve 2014/458 Esas, 2016/183 Karar sayılı ilamı ile davanın kısmen kabulü ile ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte bedelin davalı Hazineden tahsiline karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 20.Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucunda; davacıya ait tapu kaydının kıyı kenar çizgisi içinde kaldığı gerekçesiyle iptal edildiği, her ne kadar kıyıların özel mülkiyete konu olması mümkün değil ise de tapu kütüğünün gerçek kişi adına oluşturulduğu, daha sonra ifraz ve satış yoluyla davacının malik olduğu, bu şekilde tapu sicilinin hatalı olarak tutulduğundan, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi kapsamında Devletin kusursuz sorumluluğunun bulunduğu ve davacının zararının tazmini gerektiğinden mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinde ve taşınmazın arsa olarak değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, ancak davacının zararı, tapu iptal kararının kesinleştiği 30.12.2005 tarihinde oluşmuş olup, mahkemece bu tarihin değerlendirme tarihi olarak esas alınması gerekmekte iken taşınmazın dava tarihi itibarıyla hesaplanan değerinin dikkate alınması ve emsal araştırılması yapıldığı halde, en uygun emsalin 2002 yılında belediye tarafından davaya yapılan satış olduğunun kabul edilerek, emsal satış yöntemine göre değer belirlenmemiş olması doğru görülmediğinden kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen İkinci Karar

Mahkemenin 10.12.2020 tarihli ve 2018/322 Esas 2020/306 Karar sayılı ilamı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda, tapu kaydı mahkeme kararı ile iptal edilen arsa niteliğindeki taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak tazminata hükmolunmasında bir isabetsizlik görülmediği; ancak bozma öncesi verilen ilk kararın davacı tarafça temyiz edilmediği ve bu nedenle davalı lehine oluşan usuli kazanılmış hak gözetilmeksizin yapının tam yüzölçümü esas alınarak ve mekanik ile elektrik tesisat değerlerinin de eklenmek suretiyle yapı bedeli yönünden bozma öncesi tespit edilenden fazla bedele hükmedilmesi, uyulan bozma ilamı uyarınca değerlendirme taşınmazın kıyı kenar çizgisinde kaldığından tapusunun iptaline ilişkin kararın kesinleşme tarihi esas alınarak yapıldığından, hükmedilen bedele de bu tarih itibarıyla faiz işletilmesi gerektiğinin düşünülmemesi doğru görülmediğinden kararın bozulmasına karar verilmiştir.

D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Son Karar

Mahkemenin 21.06.2022 tarihli ve 2022/152 Esas, 2022/187 Karar sayılı ilamı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; belirlenen bedelin yüksek olduğunu, emsal karşılaştırılmasının hatalı olduğunu, dava konusu taşınmaz üzerindeki yapı bedeline hükmedilerek Hazinenin zarara uğratıldığını ileri sürmüştür.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin 1086 sayılı Hukuk Usulu Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 Sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ila 439 uncu maddeleri

2. 4721 sayılı Kanun’un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

“Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.”

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Davalı Hazine vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,

09.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.