Logo

5. Hukuk Dairesi2023/3478 E. 2023/11854 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Yargılamanın yenilenmesi yoluyla açılan tapu kaydının iptalinden kaynaklanan zararın tazmini davasında, tazminat miktarının belirlenmesi, değerlendirme tarihi ve uygulanacak faizin başlangıcı hususlarında ihtilaf bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Yargılamanın yenilenmesi davasının asıl davanın devamı niteliğinde olduğu ve taleple bağlı kalınması gerektiği, ancak zamanaşımı itirazının asıl davada reddine karar verildiği ve yargılamanın yenilenmesi davasının yeni bir dava olmadığı, değerlendirme tarihinin asıl davanın açıldığı tarih olması gerektiği ve tazminat miktarının taşınmazın niteliği gözetilerek belirlenecek net geliri üzerinden hesaplanması gerektiği gözetilerek bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/3726 Esas, 2023/37 Karar

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Marmaris 3. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/290 Esas, 2022/189 Karar

Taraflar arasındaki tapu kaydının mahkeme kararı ile iptalinden kaynaklanan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini davasında yapılan yargılama sonunda Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşen İlk Derece Mahkemesinin davanın reddine dair kararına karşı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılan başvuru sonucu tek taraflı deklarasyon nedeni ile verilen düşme kararı uyarınca taraflar arasındaki yargılamanın yenilenmesi davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince talep süresi geçtiğinden bahisle davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yeniden yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince yargılamanın yenilenmesi talebinin kabulü ile 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkin davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilmiştir.

Davalı Hazine vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 21.11.2023 günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.

Duruşma günü davalı Hazine vekili Avukat Melahat Alaftan ile davacı vekili Avukat ... gelmişlerdir.

Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.

Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu Muğla ili, Marmaris ilçesi, ... köyü 159 ada 23 parsel sayılı taşınmazın Hazine tarafından açılan tapu iptali ve tescil davası sonucu Marmaris Asliye Hukuk Mahkemesinin 1996/1006 Esas, 1998/752 Karar sayılı kararı ile Maliye Hazinesi adına tapuya tesciline karar verilmesi nedeni ile müvekkilinin mülkiyet hakkının hiçbir bedel ya da tazminat ödenmeksizin elinden alındığını, mülkiyet hakkına ilişkin yapılan başvuruların reddi sonucu mülkiyet hakkının kesin olarak kaybı akabinde, Marmaris 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/124 Esas, 2006/12 Karar sayılı dosyası ile tazminat davası açıldığını, davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verildiğini, kararın temyizi sonucu Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 01.05.2007 tarihli ve 2006/6568 Esas, 2007/5531 Karar sayılı ilâmı ile “davacının talebinin tamamının reddedilmesi gerektiğine” ilişkin gerekçesi ile kararın bozulduğunu, Mahkemece Yargıtay bozma kararına uyularak tazminat talebinin tamamının reddedildiğini, iç hukuk yollarının tüketilmesi nedeni ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvurduklarını, 49523/11 başvuru numaralı dosyaya ilişkin olarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi nezdinde yürütülen yargılamada karşı tarafça 22.01.2020 tarihinde tek taraflı deklarasyon sunularak, Türkiye Cumhuriyeti'nin Protokol No 1; madde 1'in yani mülkiyetin korunması hakkının ihlal edildiğinin açıkça kabul edildiğini, maddi olmayan zararların tazmini için 1.250 Euro teklif edildiği, ayrıca 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 375 inci maddesi uyarınca yargılamanın iadesi yoluna gidilebileceğinin de bu deklarasyonda belirtildiğini Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından 49523/11 başvuru numaralı başvuruya ilişkin 26.03.2020 tarihli karar ile Türkiye Cumhuriyeti'nin tek taraflı deklarasyonu nedeniyle ve aynı zamanda yerel mahkemeler nezdinde yargılamanın iadesi hakkı doğması nedeniyle davanın listeden çıkarılmasına, düşmesine karar verildiğini müvekkilinin anılan davalar kapsamında sunmuş olduğu tüm beyan ve taleplerinin tekrarı ile 6100 sayılı Kanun'un 374 üncü vd. maddeleri kapsamında yargılamanın iadesi başvurunun kabulüne, Marmaris 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/124 Esas ve devamında 2007/430 Esas sayılı dosyası ile görülen davalar kapsamında yeniden yargılama yapılmasına, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile şimdilik 120.000,00 TL tazminat talebinin kabulü ile zararın meydana geldiği tarihten itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalı tarafından müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davanın haksız ve hukukî dayanaktan yoksun olduğunu, dava konusu olayda devletin sorumluluğunun olmadığını, davacı tarafın uğradığını iddia ettiği zarar ile tapu sicilinin tutulması arasında uygun illiyet bağı bulunmadığını, görülmelte olan davanın yargılamanın yenilenmesine ilişkin olduğundan iadesi istenen davadaki usul ve esasa ilişkin tüm işlemler geçerli olduğundan, yargılamanın iadesi istenen davadaki taleple bağlı olarak karar verilmesi gerektiğini, Marmaris 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 30.01.2006 tarihli ve 2005/124 Esas, 2006/12 Karar sayılı kararında, davacı tarafın dava dilekçesinde 10.000,00 TL tazminat talep etmiş olduğunu, zamanaşımına uğramış olsa da cevap süresi içinde zamanaşımı itirazında bulunulmadığını, ancak davacının davasını ıslah etmesi üzerine bu kez zamanaşımı itirazında bulunulduğundan zamanaşımına uğramış olması nedeniyle ıslah edilen kısım ve sonrasında ıslah yoluyla talep edilen faize ilişkin olarak dava dilekçesindeki taleple bağlı kalarak faiz işletilmemesi gerektiğini, dava konusu taşınmazın taşlık ve kayalık, imar ve ihya edilmemiş yerlerden olduğunu, dolayısıyla arsa olarak zirai tarım arazisi gibi değerlendirilemeyeceğinin açık olduğunu, Hazine adına tespit ve tesciline karar verildiği tarihteki durum ve koşulların göz önüne alınarak ve sebepsiz zenginleşmeye yol açmayacak şekilde bir karar verilmesi gerektiğini, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile 6100 sayılı Kanun'un 374 üncü vd. maddeleri gereğince yargılamanın iadesine yönelik davanın kabulü ile dava konusu edilen ... köyü 159 ada 23 parsel yönünden 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince tespit edilen 7.786.483,10 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın arsa olarak değerlendirilmesi gerektiğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte dava konusu taşınmazın tarla vasfı taşıdığı düşünülse dâhi, dava konusu taşınmaz bedeli taşınmazın gerçek değerinin çok çok altında kaldığını, Mahkemece talep edilen ve taraflarınca dosyaya sunulmuş olan emsal taşınmazların bilirkişilerce incelenmediğini ve emsal ücret araştırması yapılmadan hesaplamaya gidildiğini, aynı muhitte yer alan ve aynı m² alanı bulunan diğer taşınmazların bedelleri incelendiğinde, bu değerlerin bilirkişice takdir eden değerin yaklaşık 5-6 katı olduğunu, objektif değer artışının çok düşük alındığını, kapitalizasyon faizinin uygun olmadığını, Yerel Mahkemece hatalı olarak huzurdaki dava tarihinden itibaren yasal faiz işletildiğini, dava yargılamanın iadesine yönelik olup yargılamanın iadesine konu edilen yasal sürecin başlangıcı dikkate alınarak, tespit edilecek alacağa 13.12.1996 tarihinden itibaren kamu alacaklarına uygulanan en yüksek faizin işletilmesi gerektiğini, bu tarihten faiz işletilmesi mümkün olmaması halinde Marmaris 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/124 Esas, 2006/12 Karar sayılı dosyasında davanın açıldığı 08.03.2005 tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerektiğini belirterek kararının kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

2. Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın orman alanına son derece yakın oluğu ve üzerinde orman bitki örtüsünden olan bitkilerin bulunduğu nazara alındığında, orman alanı içerisinde kalabileceği kuşkusu doğduğunu, bu durumun ise taşınmazı iktisap eden kişiye bu kuşkuyu giderecek yönde araştırma yapma külfeti yüklediğini, bu yönde bir araştırma yapmadığından, davacının tapuya güven ilkesinden yararlanamayacağını, ormanların, Devletin hüküm ve tasarrufu altında olup, herkesin yararlanmasına açık olan yerler olduğunu, bu nedenle açılan davanın reddi gerektiği hâlde anılan kararda belirtilen şekilde hüküm kurulmasının hukuka aykırı olduğunu, taraflara emsal sunma ve Mahkeme heyetiyle birlikte emsalleri inceleme imkanı verilmediğini, bilirkişi raporuna ilişkin itirazlarının dikkate alınmadığını, objektif değer artışının uygun olmadığını, belirlenen değerin fahiş olduğunu, tazminat miktarının belirlenmesi bakımından dava konusu taşınmazın yargılamanın yenilenmesi talebi ile açılan işbu dava tarihi itibarıyla değerinin esas alındığını, davayı kabul manasına gelmemekle birlikte yargılanmanın 2005/124 Esas sayılı dosyasının devamı niteliğinde olduğunu, bu bakımdan bilirkişi raporuna ilişkin ıslah dilekçesi de taşınmazın değerinin yargılamanın yenilenmesi talebi ile açılan işbu dava tarihi itibarıyla belirlenmesinin usul hukukuna aykırı olduğunu, taşınmazın taşlık ve kayalık vasfında olduğunu ve diğer hususlar nazara alındığında taşınmazın metrekare birim fiyatının fahiş olarak hesaplandığını beyan ederek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere, kararın dayandığı gerekçelere göre Mahkemece yargılamanın iadesi talebinin süresinde yapıldığının kabulü ile genel arazi kadastrosu sırasında dava konusu taşınmaz için tapu verildiği, Hazine tarafından açılan dava sonucunda tapusunun iptal edildiği, tapunun iptali nedeniyle davacıların gerçek zararının karşılanması gerektiğinden 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zarara uğrayan davacının zararı devletin sorumlu olduğununu kabulü ile değerlendirme tarihi itibarıyla kuru tarım arazisi niteliğindeki dava konusu taşınmaza kapitalizasyon faizinin % 5 alınmak, taşınmazın dosyaya yansıyan nitelikleri itibarıyla objektif değer artışı uygulanmak suretiyle net gelirine göre değer biçilerek tazminat miktarının belirlenmesi doğru olduğu gibi yargılamanın yenilenmesi davası yeni bir dava olduğundan, iadesi istenen dosyanın devamı niteliğinde olmadığından değerlendirmenin dava tarihi itibarıyla yapılması ve bu tarih itibarıyla değerlendirme yapıldığından faizin de başlangıcının dava tarihi olarak alınması, faizin de yasal faiz olarak belirlenmesinde bir isabetsizlik görülmeyerek İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna uygun olduğu anlaşıldığından taraf vekillerince yapılan istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiş, ayrıca görülmekte olan davanın yargılamanın yenilenmesine ilişkin olduğundan iadesi istenen davadaki usul ve esasa ilişkin tüm işlemler geçerli olduğunu, yargılamanın iadesi istenen davadaki taleple bağlı olarak karar verilmesi gerektiğini, Marmaris 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 30.01.2006 tarihli ve 2005/124 Esas, 2006/12 Karar sayılı kararında, davacı tarafın dava dilekçesinde 10.000,00 TL tazminat talep etmiş olduğunu, zamanaşımına uğramış olsa da cevap süresi içinde zamanaşımı itirazında bulunulmadığını, ancak davacının davasını ıslah etmasi üzerine bu kez zamanaşımı itirazında bulunulduğundan zamanaşımına uğramış olması nedeniyle ıslah edilen kısım ve sonrasında talep edilen faiz talebinin reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasının talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca açılan tazminat davasının yargılamanın yenilenmesi istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

6. 6100 sayılı Kanun'un 375 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin tüm, davalı Hazine vekilinin aşağıdaki paragraflar kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde değildir.

3. Dosya içindeki bilgi ve belgelerden; 26.593,18 metrekare yüzölçümlü olarak 1991 yılında kesinleşen genel kadastro çalışmaları sırasında dava dışı şahıslar adına tespit gördüğü, davacının üzerinde herhangi bir şerh olmaksızın 1995 yılında satın alarak taşınmazda malik olduğu, Maliye Hazinesi tarafından açılan dava sonucu Marmaris Asliye Hukuk Mahkemesinin 1996/1006 Esas, 1998/752 Karar sayılı kararı ile tapusunun iptali ile Hazine adına tesciline karar verildiği, kararın temyiz incelemesinden geçerek 04.10.2000 tarihinde kesinleştiği, asıl davanın 08.03.2005 tarihinde açıldığı ve asıl davada dava konusu taşınmazı kesinleşen orman kadastrosu içinde kaldığından bahisle tapusunun iptali nedeniyle mülkiyet hakkı ihlal edildiğinden bahisle 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesine dayanılarak tazminat isteminde bulunduğu anlaşılmıştır.

4. 6100 sayılı Kanun'nun 375 inci maddesinin birinci fıkrasının (i) bendine dayanılarak açılan eldeki yargılamanın iadesi davası 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 10 uncu ve 6100 sayılı Kanun'un 449 uncu maddesi ile 381 inci maddesinin birinci fıkrasında maddelerinde açıkça düzenlendiği üzere bağımsız bir dava ise de asıl davanın devamı niteliğindedir. Taraflar asıl dava sırasında bildirilen iddia ve savunmaları ile bağlıdırlar.

5. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesinden kaynaklanan tazminat davalarında, mülkiyet kaybının kesinleştiği tarihten itibaren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanun'nun 146 ncı maddesine (eski 125 inci madde) göre 10 yıllık genel zamanaşımı süresi içinde dava açılması gerekmektedir. Ne var ki Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararı ile kadastro çalışma faaliyetleri sırasında yapılan hatalı işlemler de tapu sicilinin tutulmasında doğan zarar kapsamında kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi ile düzenlenen tazminat için hukuk yolu etkili hâle gelmiş olup 08.03.2005 tarihinde açılan eldeki dava yönünden zamanaşımı süresi dolmadığı gibi 21.11.2005 tarihli ıslah dilekçesi yönünden de zamanaşımının dolduğundan bahsedilemez.

6. Bu itibarla; asıl dava olan Marmaris 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/124 Esas devamında 2007/430 Esas sayılı dosyasının dava tarihi olan 08.03.2005 tarihinin değerlendirme tarihi olarak kabulü ile dosya içindeki bilgi ve belgelere göre kısmen arazi kısmen de kuru tarım arazisi niteliğinde kabulü ile taşınmaza net geliri esas alınarak değer biçilmesi gerekir.

7. Bu nedenle, zeytin ile kuru tarım arazi niteliğindeki kısmında ekilebilir ürünlerin 2005 yılı dekar başına ortalama verim miktarları ile hasat dönemindeki ortalama kilogram satış fiyatları ve üretim masrafları İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğünden getirtilip denetlenerek ve bilirkişi raporunda yazılı özelliklerine göre objektif artırıcı unsur da eklenmek suretiyle değer biçilerek ve davacının 21.11.2005 tarihli ıslah dilekçesi de gözetilerek belirlenecek tazminat bedelinin değerlendirme tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmak suretiyle karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davacı vekilinin tüm, davalı Hazine vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,

2. Davalı Hazine vekilinin temyiz isteminin kısmen kabulü ile temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

3. İlk Derece Mahkemesinin kararının BOZULMASINA,

Davalı Hazine kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, 21.09.2023 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince belirlenen 17.100,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı Hazineye ödenmesine,

Davacıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

28.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.