Logo

5. Hukuk Dairesi2023/351 E. 2023/7508 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu kaydının mahkeme kararıyla iptali nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkin davada, tazminat miktarının belirlenmesi ve davalı aleyhine hükmedilen vekalet ücretinin miktarına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Hükme esas alınan bilirkişi raporunda taşınmazın arsa niteliğinde olduğu kabul edilerek emsal kıyaslaması yapılarak ve üzerindeki yapıların resmi birim fiyatları esas alınarak değer tespitinin uygun olduğu, ancak karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 13. maddesinin 3. bendi hükmü gözetilmeden davacı taraf aleyhine vekalet ücreti takdir edildiğinden, 6100 sayılı HMK'nın 370. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1866 Esas, 2022/1606 Karar

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Zonguldak 2. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2015/801 Esas,2021/215 Karar

Taraflar arasındaki tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 inci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usûl eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde, Zonguldak 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2003/205 Esas, 2004/41 Karar sayılı kararı ile davacıların kayden malik oldukları Zonguldak ... Mahallesi 13 pafta 241 ada 33 parselde kayıtlı taşınmazlarının tapu kaydının iptali ile kıyı kenar şeridi olarak tespitine karar verildiğini ve kararın kesinleştiğini, kesinleşen karar ile davacıların tapu kayıtlarının haksız olarak iptal edildiğini beyan ederek belirlenecek bedelin zarar tarihinden itibaren işleyecek en yüksek mevduat faizi ile davalıdan tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde, tapunun iptalini içeren mahkeme kararının yerine getirilmesinden dolayı davalının sorumlu tutulamayacağını beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı davanın kısmen kabulü ile taşınmaz bedelinin tapu iptal kararının kesinleştiği tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde, davacıların parseli hakkında tapu iptaline ilişkin açılmış olan davada verilen kararın kesinleştiğini ve parselin kıyı kenar çizgisi içinde kaldığı tespit edilmiş ise de bu parselin bulunduğu mevkiide kıyı kenar çizgisinin Kanun ve Yönetmeliğe uygun olarak geçirilmediğini, idari bir işlem olan kıyı kenar çizgisinin tespitine dair işlemin davacılara tebliğ edilmediğini, davacıların gerçek zararlarının taşınmaz üzerindeki bina ve ağaçların gerçek değerleri ile ticari alan içindeki taşınmazın işletilememesinden kaynaklı mahrum kaldıkları menfaatleri ve iptal sebebiyle mal varlıklarında azalma ve mahrum kaldıkları kâr olduğunu, hükme esas alınan bilirkişi raporuna karşı itirazlarının dikkate alınmadığını, ancak raporun gerçek zararı tespit etmekten uzak olduğunu, taşınmazın tarla vasfına itibar edilmesinin hatalı olduğunu, taşınmazın imar durumunun hatalı değerlendirildiğini, mahkeme tarafından tanık dinletme taleplerine olumlu ya da olumsuz bir karar verilmediğini, bilirkişi raporunda yeterli emsal incelemesi yapılmadığını, yargılama giderleri ve harçlar bakımından da kararın yanlış olduğunu, davacıların vekâlet ücreti ödemek zorunda bırakılmalarının yerinde olmadığını beyan ederek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

2.Davalı ... Hazinesi vekili istinaf dilekçesinde özetle; zamanaşımı itirazlarını tekrar ettiklerini, kıyı kenar çizgisi içerisinde kalan bölgelerin özel mülkiyete konu edilmesinin mümkün olmadığını, mahkeme tarafından karara esas alınan bilirkişi raporunda davaya konu taşınmaz değeri belirlenirken objektiflikten yoksun, oluşa ve gerçeğe uygun olmayan tespitler ve emsaller üzerinden değer tespiti yoluna gidildiğini, hukukumuzda tazminat davaları sonucunda hükmedilen tutarların zenginleşme aracı olarak kullanılacak tutarlar olmaması gerektiğini beyan ederek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dava konusu taşınmazın arsa niteliğinde olduğu kabul edilerek,emsal kıyaslaması yapılarak üzerinde bulunan yapılara ise resmi birim fiyatları esas alınıp yıpranma payı düşülmek suretiyle bedelinin tespit edilmesinde ve tespit edilen bedelin değerlendirme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsiline karar verilmesinin doğru olduğunu, bu hususta taraf vekillerinin istinaf sebebi olarak ileri sürdüğü hususlar yerinde görülmediğini, böylece mahkeme kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu belirtilerek taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde belirttiği hususları tekrarla Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

2. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde belirttiği hususları tekrarla Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri

2. 4721 sayılı Kanun'un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesi.

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dava konusu, Zonguldak İli, ... ilçesi, ... Mahallesi 241 ada 33 parsel sayılı taşınmaz davacılar adına kayıtlı iken Maliye Hazinesi tarafından açılan tapu iptal ve tescil davası sonucunda Zonguldak 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2003/205 Esas, 2004/41 Karar sayılı ilamı ile taşınmazın tamamının tapu kaydının iptali ile kıyı kenar şeridi olarak tespitine karar verildiği, kararın 30.12.2005 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın ise 28.12.2015 tarihinde 10 yıllık zamanaşımı süresinde açıldığı anlaşılmaktadır.

3. Hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda belirtilen özelliklerine ve dosya kapsamına göre arsa niteliğindeki taşınmaza, emsal kıyaslaması yapılarak üzerinde bulunan yapılara ise resmi birim fiyatları esas alınıp yıpranma payı düşülmek suretiyle değer biçilmesine ve taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesi yerindedir.

4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı idare vekilinin tüm, davacılar vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

5. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13 ncü maddesinin 3 ncü bendinde belirtilen “maddi tazminat istemli davanın kısmen reddi durumunda, karşı taraf vekili yararına bu Tarifenin üçüncü kısmına göre hükmedilecek ücret, davacı vekili lehine belirlenen ücreti geçemez” hükmü gözetilmeden davacı taraf aleyhine vekâlet ücreti takdiri bozmayı gerektirir.

Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davalı idare vekilinin tüm, davacılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,

2. Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının; 6 numaralı bendinden “103.183.82” sayısının çıkartılmasına, yerine “57.719.95” sayısı yazılmak suretiyle hükmün 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,

Davacılardan peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,11.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.