"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/370 Esas, 2022/699 Karar
KARAR : Kısmen kabul
Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ... ili, ... ilçesi, Cevizli köyü 943,944,945,946,947,948,949,1309,1310 parsel (yeni 266 ada 1,2,3,4,5,6,7 parsel) sayılı taşınmazlara kamulaştırma yapılmaksızın el atıldığını belirterek kamulaştırmasız el atılan taşınmazlar bedelinin davalı idareden tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazların tamamının Karayolları Genel Müdürlüğünün 03.10.1975 tarihli ve 1975/721 sayılı kamu yararı kararına dayanlarak kamulaştırıldığını, kamulaştırılma bedellerinin bankaya bloke edildiğini, söz konusu kamulaştırma işlemlerinin, kamulaştırmanın yapıldığı tarihte yürürlükte olan 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 13 ve 14 üncü maddeleri uyarınca Kartal 1. Noterliğinin 17.05.1976 tarihli ve 020511 sayılı tebligatı ile 02.06.1976 tarihinde malik ...'nın oğlu ...'ya tebliğ edildiğini, 2942 sayılı Kanun'un değişmeden önceki 14 üncü maddesi gereği bu tebligattan sonra 30 günlük dava açma hakkı söz konusu olup bu sürede herhangi bir dava açılmadığından işlemler kesinleşmiş olup davacının dava açma hakkı olmadığını, 948 ve 949 parsel sayılı taşınmazlarda ise her hangi bir kamulaştırma veya kamulaştırmasız el atma mevcut olmadığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 19.03.2015 tarihli ve 2012/98 Esas, 2015/163 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizce yapılan temyiz incelemesi sonucunda; ... Belediye Başkanlığının 10.06.2014 ve 20.07.2016 tarihli yazılarında, dava konusu taşınmazların 1/1000 ve 1/5000 ölçekli imar planları dışında kaldığının belirtildiği anlaşıldığından dava konusu taşınmazın değerinin tespiti için öncelikle niteliğinin belirlenmesi gerekir,dava konusu taşınmazın değerlendirme tarihi olan 10.04.2012 tarihi itibarıyla imar planı içerisinde olup olmadığı, imar planı içerisinde ise tarihi, ölçeği ve türü (1/1000, 1/5000, 1/25000, Uygulama, nazım...) araştırılarak 1/1000 ölçekli imar planı içerisinde olmadığının tespiti durumunda belediye veya mücavir alan sınırları dahilinde bulunup bulunmadığı, belediye hizmetlerinden yararlanıp yararlanmadığı ve etrafının meskun olup olmadığı diğer ölçekli plan dahilinde ise plandaki konumu, plan kapsamında alınma amacı, yerleşim yerine uzaklığı, şehrin gelişme istikametinde olup olmadığı hususları ilgili Belediye Başkanlığından sorulup, arsa vasfında olduğunun anlaşılması halinde emsal karşılaştırması yapılarak, taşınmaz arazi vasfında ise, gelir metoduna göre değer biçilmesi suretiyle, kamulaştırma bedelinin tespit edilmesi gerekirken taşınmazın niteliği net olarak tespit edilmeden, eksik inceleme sonucu yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması, kabule göre de 2942 sayılı Kanun'un kıymet takdir esaslarını belirten 11 inci maddesinin birinci fıkrasının arsalara ilişkin (g) bendi uyarınca, arsaların bedelinin değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması zorunlu olduğundan emsal satışların değerlendirme tarihindeki karşılıklarının fiyat artış endekslerinin uygulanması suretiyle tespiti, bundan sonra emsal ile dava konusu taşınmazın eksik ve üstün yönlerinin neler olduğu ve oranları açıklanmak suretiyle değer biçilmesi gerektiği ve hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda 20.07.2016 tarihli belediye yazı cevabında dava konusu taşınmazın bulunduğu bölgede 2012 yılı arsa m² rayiç değerinin 43,25TL olarak bildirildiği gözetildiğinde taşınmazın m² birim fiyatına 21,72 TL değer biçen bilirkişi kurulu raporu inandırıcı bulunmadığından taraflara, dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde resen emsal celbi yoluna gidilmesi, taşınmazın, değerlendirme tarihi itibarıyla emsal alınacak taşınmazın ise satış tarihi itibarıyla imar ya da kadastro parselleri olup olmadığı ilgili Belediye Başkanlığı ve Tapu Müdürlüğünden sorulması, ayrıca dava konusu taşınmazın; imar planındaki konumu, emsallere ve değerini etkileyen merkezi yerlere olan uzaklığını da gösterir krokisi ve dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazların resen belirlenen vergi değerleri ve emsal taşınmazların satış akit tablosu getirtilerek, dava konusu taşınmazın değerlendirmeye esas alınacak emsallere göre ayrı ayrı üstün ve eksik yönleri ve oranları açıklanmak suretiyle yapılacak karşılaştırma sonucu değerinin belirlenmesi bakımından, yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılarak alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi, dava konusu taşınmaza davalı idare tarafından hangi tarihte el atıldığının tespiti için taraflara el atma tarhinin her türlü delil ile ispatı için süre verilip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde el atma tarihinin 04.11.1983 tarihinden sonra kabul edilerek nispi vekâlet ücretine hükmedilmesi ve davalı idarenin harçtan muaf olduğu gözetilmeden aleyhine harca hükmedilmesi doğru görülmeyerek kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B.Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 01.12.2022 tarihli ve 2018/370 Esas, 2022/699 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazların kamulaştırma ve yol yapım tarihlerindeki maliklerine kamulaştırma işleminin bizzat tebliğ edildiğini ve kamulaştırma bedellerinin bankaya bloke edildiğini, kamulaştırma yapıldığı tarihte yürürlükte olan 2942 sayılı Kanun'un 13 ve 14 üncü maddeleri gereği Kartal 1. Noterliğinin 17.05.1976 tarihli ve 0205111 sayılı tebligatı ile 02.06.1976 tarihinde kamulaştırma tarihindeki malik ...'ya tebliğ edildiğini, 2942 sayılı Kanun’un değişmeden kamulaştırma tarihindeki cari hükümleri gereği bu tebligattan sonra 30 günlük dava açma süresinde herhangi bir dava açılmadığından kamulaştırma işlemleri kesinleştiğini, davacı tarafın kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat talep etme hakkı bulunmadığını ve tespit edilen tazminat bedelinin yüksek olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, temel olarak davacı tapu maliki ile davalı idare arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmazların değerinin biçilmesi ile bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.
2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”
3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.
4. 2942 sayılı Kanun’un 11 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla, ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı idare vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Davalı idare harçtan muaf olduğundan harç alınmamasına,
06.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.