Logo

5. Hukuk Dairesi2023/3638 E. 2023/10018 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kamulaştırmasız el atılan taşınmazın bedelinin tespiti ve davalı idareden tahsili istemine ilişkindir.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı idarenin taşınmaza fiilen el attığının tespit edilmesi, emsal değerlendirmelerinde isabetsizlik bulunmaması ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'na eklenen Ek 4. maddenin eldeki davaya uygulanamayacağından nispi harca hükmedilmesi gerektiği gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının harç hükmü düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/524 Esas, 2023/129 Karar

KARAR : Düzeltilerek yeniden esas hakkında verilen karar

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 2. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/72 Esas, 2021/548 Karar

Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı idare vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak, düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; dava konusu Ankara ili, Çankaya ilçesi, .., Mahallesi, 26149 ada 3 (eski 2) parsel sayılı taşınmaza ağaçlandırma yapılmak ve tel örgü ile çevrilmek suretiyle davalı idarece fiilen el atıldığından bahisle kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; davacılardan ..., ..., ... ve ... tarafından Ankara 20. Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açıldığını ve dava sonucunda görevli yargı yerinin Ankara İdari Yargı Mahkemesi olduğuna karar verilip kararın kesinleştiğini, bu sebeple bu kişiler bakımından davanın reddine karar verilmesini, idari yargının görevli olduğunu, fiilen el atılma durumunun söz konusu olmadığını, kamu hizmetine tahsis edilmiş bir alan olmadığını, taşınmazın özel sağlık tesisi alanında bulunduğunu beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne taşınmaz bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bedeline hükmedilen taşınmazın tapusunun iptali ve davalı idare adına tesciline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; fiilen el atmanın olmadığını, mülk sahiplerinin imar planındaki kullanım alanı özelliğine göre taşınmazı kullanabileceklerini, idari yargının görevli olduğunu, daha önce açılan davanın yargı yolu nedeniyle reddine karar verildiğini, bu nedenle kesin hüküm nedeniyle davanın reddi gerektiğini, Orman Genel Müdürlüğü ile ihtilaflı olan taşınmazın etrafının tel örgü ile çevrilerek ağaçlandırılmasından idarelerinin sorumlu olmadığını, m² bedelinin fahiş belirlendiğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taşınmaz paydaşlarınca açılan davanın kabul edildiğini ve Yargıtay 5. Hukuk Dairesince ilgili kararın onandığını, önceki imar planında “Sağlık Tesis Alanı” olarak ayrılan taşınmazın idare tarafından tel örgü ile çevrilerek ağaçlandırma yapılması suretiyle el atıldığını, açılan davaların seyrine göre el atma olgusunun 2011 yılından sonra gerçekleştiğini, “Özel Sağlık Tesisi” alanı olarak ayrılmasının mevcut el atmayı ortadan kaldırmadığını, tasarruf imkanının tamamen ortadan kaldırıldığını, arsa niteliğindeki taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesinde de Kanuna aykırılık bulunmadığı ne var ki dava konusu taşınmazdaki davacıların kendi payı ile bir kısım davacının murisinden gelen payın iptali ile idare adına tesciline karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmediği gibi, maktu karar ve ilam harcına hükmedilerek istinaf karar harcının mahsubu ile yatırılan harçların yatırana iadesine dair karar verilmesi gerektiğinden bahisle davalı idare vekilinin istinaf başvurusunun bu yönden kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesini tekrar etmiş, ayrıca idare aleyhine hükmedilen vekâlet ücretinin kabulünün mümkün olmadığını ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ve bedelinin idareden tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlâk muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”

3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usûlü dairesinde istimlâk muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.

4.2942 sayılı Kamulaştırma Kanun'nun (2942 sayılı Kanun) 11 inci maddesi

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Arsa niteliğindeki dava konusu taşınmaza 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsalin üstün ve eksik yönleri belirlenip kıyaslaması yapılarak değer biçilmesinde, aynı bölgeden Dairemize intikal eden dosyalar dikkate alındığında bir isabetsizlik görülmemiştir.

3. Dosya içerisinde yer alan fen bilirkişi raporuna göre, dava konusu 26149 ada 2 parsel sayılı taşınmaza ağaçlandırma yapılmak ve etrafı tel örgü ile çevrilmek suretiyle fiilen el atıldığı, imar planında ''özel sağlık alanı'' olarak ayrıldığı, dosyaya sunulan ek raporda da yapılan imar uygulaması ile 26149 ada 2 parsel sayılı taşınmazın, aynı yerde 3 ve 4 No.lu iki ayrı parsele ayrılmış olduğu, 9.132,00 metrekare yüzölçümlü olarak ''özel sağlık alanı'' kullanımında olan 26149 ada 3 parsele şuyulandırıldığının belirtildiği ve 3 parsel sayılı taşınmaza yönelik olarak açılan ve Dairemiz denetiminden geçen paydaş dosyalarında davalı idarece el atıldığının kabul edildiği ve davalı idarenin dava konusu taşınmaza paydaş olduğu hususu da dikkate alındığında, kamulaştırmasız el atma olgusunun gerçekleştiğinin kabulü ile alınan rapora göre taşınmaz bedelinin davalı idareden tahsiline karar verilmesi doğrudur.

4.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukukî nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı idare vekilinin aşağıda belirtilen husus haricindeki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

5.7421 sayılı Kanun ile 2942 sayılı Kanun'a eklenen Ek madde 4 ün üçüncü fıkrası; “Bu Kanun kapsamında açılan davalarda verilen bedel ve tazminat kararlarına ilişkin mahkeme ve icra harçları, davalı idare tarafından ödenmek üzere maktu olarak belirlenir.” şeklinde düzenlenmiştir. Eldeki dava 04.11.1983 tarihinden sonra el atılan taşınmazın bedelinin tahsili istemine ilişkin olup 04.11.1983 tarihinden sonra kamulaştırma yapılmaksızın el konulan taşınmazlar hakkında açılan davalara ilişkin 2942 sayılı Kanun’da yasal düzenleme bulunmadığı, bu davaların kaynağını Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar ile 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararlarından aldığı nazara alındığında, Ek madde 4 ün eldeki davaya uygulanamayacağından nispi harca hükmedilmesi gerektiği ve bu hususun resen gözetilmesi gerektiğinden kararın bozulması gerekir.

Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Davalı idare vekilinin temyiz itirazlarının reddine,

2.Temyiz olunan Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 14.Hukuk Dairesinin 2022/361Esas, 2022/322Karar sayılı kararının hüküm fıkrasının (A) bendinin harca ilişkin (5) nolu alt bendinin tümü ile hükümden çıkarılmasına, yerine "Alınması gereken 186.818,32 TL karar ve ilam harcının 44,40 TL peşin harç ile 46.535,00 TL ıslah harcından mahsubu ile bakiye 140.238,92 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına'', (6) nolu bendinin tümü ile çıkarılmasına, yerine ''Davacılar tarafından yatırılan 44,40 TL peşin harç ve 46.535,00 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 46.579,40 TL harcın davalıdan alınarak davacılara verilmesine'' ibarelerinin yazılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Davalı idareden peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine,

31.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.