Logo

5. Hukuk Dairesi2023/3650 E. 2023/11385 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu kaydının iptali nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkin davada, tapu kaydına şerh düşüldükten sonra taşınmazı devralan davacının tazminat talep edip edemeyeceği.

Gerekçe ve Sonuç: Tapu kaydına orman sınırı içinde kaldığına dair şerh düşüldükten sonra taşınmazı devralan davacının, şerhi görerek taşınmazı iktisap ettiği ve bu nedenle 4721 sayılı Kanun'un 2. maddesi anlamında dürüst davranmadığı, zarar ile tapu işlemleri arasında illiyet bağının bulunmadığı gözetilerek, davacının şerh düşüldükten sonra edindiği paylar yönünden tazminat talebinin reddine, şerhten önceki paylar için ise yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/277 Esas, 2023/20 Karar

KARAR : Kısmen kabul

Taraflar arasındaki İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen çekişmeli taşınmazın tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairemizce Bölge Adliye Mahkemesinin kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; süre, kesinlik, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; ... ili, Tekkeköy ilçesi, ... Mahallesi 1608 ada 71 numaralı parselin ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/22 Esas, 2019/273 Karar sayılı kararı ile taşınmazın A1 ve A2 harfleri ile belirtilen toplam 6542,44 m²lik kısmı iptal edilerek orman vasfı ile ... adına tesciline karar verildiğini, kararın 02.10.2019 tarihinde kesinleştiğini belirterek bu sebeple uğradığı zarar sebebiyle belirlenecek tazminatın işleyecek faizi ile birlikte davalı taraftan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; husumet ve zamanaşımı itirazında bulunduğu, tapu sicilinin yanlış tutulmasından kaynaklı bir zararın söz konusu olmadığını belirtmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 04.12.2020 tarihli ve 2019/207 Esas, 2020/207Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 02.03.2021 tarihli ve 2021/329 Esas, 2021/458 Karar sayılı kararı ile davalı idare vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin 02.03.2021 tarihli ve 2021/329 Esas, 2021/458 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; dava konusu taşınmazın tapu kaydının beyanlar hanesine 17.09.2014 tarihinde "taşınmazın 6542,37 m²lik kısmı, orman sınırı içinde kalmaktadır” şerhinin konulduğu, davacılardan ...’in 08.11.2018 tarihinde satın aldığı payları orman olduğunu gösteren şerh ile edindiği anlaşılmıştır. Buna göre Devlet tapu sicil kaydındaki şerhin tesisini sağlayarak kaydın bu hali ile değerlendirilmesi gerektiği hususunu aleniyete intikal ettirmiştir. 4721 sayılı Kanun'un 1020 nci maddesinin "Tapu Sicili herkese açıktır. İlgisini inanılır kılan herkes, tapu kütüğündeki ilgili sayfanın ve belgelerin tapu memuru önünde kendisine gösterilmesini veya bunların örneklerinin verilmesini isteyebilir. Kimse tapu sicilindeki bir kaydı bilmediğini ileri süremez." hükmü nazara alındığında tapunun beyanlar hanesine şerh işlendikten sonra bu şerhi tapuda görmesine rağmen taşınmazı devir alan davacının iyi niyetli olduğundan ve 4721 sayılı Kanun'un 2 nci maddesi uyarınca dürüst davrandığından söz edilemez. Hâl böyle olunca, davacının tapusunun iptali sebebiyle bir zararının oluştuğu kabul edilse bile bu zararın tapu sicil kayıtlarının doğru tutulmamasından kaynaklandığı söylenemeyeceği gibi zarar ile tapu işlemleri arasında nedensellik bağının varlığından da bahsetmek mümkün olmayacağından, davacılardan ...’in 17.09.2014 tarihinden sonra, orman şerhini görerek 08.11.2018 tarihinde satın aldığı paylar yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi hatalı olduğundan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin, kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi hükmünün bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bozmaya uyulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; davanın husumet ve zamanaşımı nedeni ile reddine karar verilmesi gerektiğini, illiyet bağının kesildiğini, Hazinenin sorumlu olmadığını ileri sürerek temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık 4721 sayılı Kanun’un 1007 inci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun’un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

“Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.”

3 . Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dosyada bulunan bilgi ve belgelere, kararın dayandığı gerekçelere göre; dava konusu ... ili, Tekkeköy ilçesi, ... Mahallesi, 1608 ada 71 parsel sayılı, 16998,64 m² yüzölçümlü, tarla vasıflı taşınmazın evveliyatının 1965 yılında yapılan arazi kadastrosu ile davacılar murisi Muharrem Demir adına tapuya tescil edilen 18750 m² yüzölçümlü 203 parsel sayılı taşınmaz olduğu, ifraz ve yenileme ile dava konusu 1608 ada 71 parsel sayılı taşınmazı oluşturduğu, malikin ölümü ile mirasçıları adına intikalen tescil edildiği, taşınmazın tapu kaydının beyanlar hanesine 17.09.2014 tarihinde "taşınmazın 6542,37 m²lik kısmı, orman sınırı içinde kalmaktadır” şerhinin konulduğu, taşınmazda 1/10 oranında paylı malik olan davacılardan ...’in şerhten sonra 08.11.2018 tarihinde 2/10 oranında hisse satın alarak taşınmazın toplamda 3/10 oranında paylı maliki olduğu, ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/22 Esas, 2019/273 Karar sayılı kararıyla ... ili, Tekkeköy ilçesi, ... Mahallesi 1608 ada 71 parsel sayılı taşınmazın 6542,44 m²sinin tapusunun iptali ile orman vasfı ile Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verildiği, bu kararın 02.09.2019 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın 07.10.2019 tarihinde zamanaşımı süresi içinde açıldığı anlaşılmıştır.

3. Arsa niteliğindeki taşınmaza emsal incelemesi yapılarak değer biçilmesinde ve davacının şerhten önce malik olduğu payların gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

4. Dava konusu taşınmazın tapu kaydının beyanlar hanesine 17.09.2014 tarihinde "taşınmazın 6542,37 m²lik kısmı, orman sınırı içinde kalmaktadır” şerhinin konulduğu, davacılardan ...’in 08.11.2018 tarihinde satın aldığı payları orman olduğunu gösteren şerh ile edindiği anlaşılmıştır. Buna göre Devlet tapu sicil kaydındaki şerhin tesisini sağlayarak kaydın bu hali ile değerlendirilmesi gerektiği hususunu aleniyete intikal ettirmiştir. 4721 sayılı Kanun'un 1020 nci maddesinin "Tapu Sicili herkese açıktır. İlgisini inanılır kılan herkes, tapu kütüğündeki ilgili sayfanın ve belgelerin tapu memuru önünde kendisine gösterilmesini veya bunların örneklerinin verilmesini isteyebilir. Kimse tapu sicilindeki bir kaydı bilmediğini ileri süremez." hükmü nazara alındığında tapunun beyanlar hanesine şerh işlendikten sonra bu şerhi tapuda görmesine rağmen taşınmazı devir alan davacının iyi niyetli olduğundan ve 4721 sayılı Kanun 2 nci maddesi uyarınca dürüst davrandığından söz edilemez. Hâl böyle olunca, davacının tapusunun iptali sebebiyle bir zararının oluştuğu kabul edilse bile bu zararın tapu sicil kayıtlarının doğru tutulmamasından kaynaklandığı söylenemeyeceği gibi zarar ile tapu işlemleri arasında nedensellik bağının varlığından da bahsetmek mümkün olmayacağından, davacılardan ...’in 17.09.2014 tarihinden sonra, orman şerhini görerek 08.11.2018 tarihinde satın aldığı paylar yönünden davanın reddine karar verilmesi yerindedir.

5. Temyizen incelenen kararın bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı Hazine vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davacı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,

21.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.