Logo

5. Hukuk Dairesi2023/3693 E. 2023/10410 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mükerrer kadastro gerekçesiyle tapu kaydında meydana gelen değişiklik nedeniyle davacının uğradığı zararın 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 1007. maddesi uyarınca tazmin edilip edilemeyeceği.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının, taşınmazı mükerrer kadastro şerhi varken 5000 m² olarak satmış olması ve satış tarihinde fiili bir zararının bulunmaması nedeniyle, 4721 sayılı Kanun'un 1007. maddesi uyarınca tapu sicilinin tutulmasından kaynaklanan bir zararının olmadığı gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/2845 Esas, 2022/3168 Karar

KARAR : Yeniden esas hakkında verilen karar

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 16. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/34 Esas, 2021/184 Karar

Taraflar arasındaki mükerrer kadastro gerekçesiyle iptal edilen tapu nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu İstanbul ili, ... ilçesi, Paşaköy köyü, 278 parsel sayılı taşınmazın tamamını 05.08.2004 tarihinde herhangi bir kısıtlayıcı şerh olmadan satın aldığını, taşınmazın tamamı müvekkili adına tapuda kayıtlı iken 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 22/a maddesi uyarınca 31.10.2007 tarihinde tapu kaydına mükerrer kadastro şerhi işlendiğini, 2004 yılında 5.000,00 m² olarak satın aldığı taşınmazın 3.570,24 m²lik kısmının iptal edilerek Hazine adına tescil edildiği ve bakiye 1.429,76 m²lik kısmın müvekkili adına tescil edildiğini, iptal edilen kısım ile ilgili olarak müvekkiline bedel ödenmediğinden müvekkilinin uğradığı zararın 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; iddia olunan zararın meydana geldiği tarihten bu yana 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, bu nedenle zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini, ayrıca kadastro tutanakları kesinleştikten itibaren 10 yıl geçtikten sonra kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak dava açılamayacağından hak düşürücü süre yününden de reddi gerekliğini, çok sayıda kişi tarafından Eyüp Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan I954/167 Esas, 1954/144 Karar sayılı ilamı ile çok sayıda şahıs adına tesciline karar verildiğini ve daha sonra tapulamaya tabi tutularak 1156 parselin orman vasfıyla Hazine adına tespitlerin yapıldığını, devam eden hukuki süreçte taşınmazın 11.12.1987 tarihinde tapuda hükmen tescilinin sağlandığını, 278 parseldeki şerhin, satış sırasında taşınmazın değerini düşürdüğü iddia edilmiş ise de dava konusu 278 parselin yüzölçümünün hukuken 1.429,76 m² olduğunu, 3.570,24 m²sinin dava konusu 278 parselde artık hukuki bir karşılığının olmadığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne ve taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca davalı Hazineden tahsiline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; eksik inceleme ve araştırma ile hüküm tesis edilmiş olup, zamanaşımı itirazlarının dikkate alınmadığını, tapu kütüğü aleni olup yapılan bir işlemi ilgilisinin öğrenmediği iddiasının hayatın olağan akışına uygun olmadığını, davada maddi bir zararın tespit edilmediğini, gerçek zararın tespiti bakımından yeterli araştırmanın yapılmadığını, zararın tespiti tam olarak yapılamayan davada zararın meydana geldiği tarihe göre tazminat miktarı tespiti yapılmasının haksız ve mesnetsiz olduğunu, davalı idarenin gerek taşınmazın bedeli gerekse oluşan maddi zarar anlamında bir tazmin sorumluluğu olmadığını, devletin sorumluluğu da sicili düzenleyen işlemler için olmadığından davanın reddi gerekmekte iken kabulüne karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat şartlarının oluşmadığını ileri sürmüştür.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile her ne kadar mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş ise de verilen kararın usul ve kanuna aykırı olduğunu, dava konusu taşınmazın mükerrer kadastro sebebiyle küçülmesi ve taşınmazın 1.429,76 m² üzerinden satılması sebebiyle zararının oluştuğunu belirterek tazminat talebinde bulunmuş ise de davacı tarafından taşınmazın ... Gıda Maddeleri Limited Şirketine satıldığı, 19.04.2017 tarihinde taşınmazın yüz ölçümü 5.000,00 m² olup bu miktar üzerinden satış gerçekleşmiş olup resmi satış akit tablosunda da bu durum açıkça belirtildiği, taşınmazın mükerrer kadastro şerhi ile birlikte alıcı tarafından 5.000,00 m² üzerinden satın alındığı, taşınmazın yüzölçümünün ise mahkeme kararının kesinleşmesinden sonra 08.06.2018 tarihinde 1429,76 m² olarak düzeltildiği, dolayısıyla satış tarihinde taşınmazın yüzölçümünde herhangi bir küçülme bulunmadığı, davacı mükerrer kadastro şerhi nedeniyle taşınmazın değerinin düştüğü gerekçesiyle değil, bizzat taşınmazın yüzölçümünün 1429,76 m² üzerinden satılması sebebiyle tazminat talebinde bulunmuş olup, satış tarihinde taşınmazın yüz ölçümünde herhangi bir değişiklik olmadığından ve davacının satış tarihi itibarı ile oluşan bir zararından bahsedilemeyeceğinden davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmeyerek davalı Hazine vekilinin istinaf itirazlarının kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın tapu kaydı üzerinde müvekkili tarafından satın alınma tarihinde mevcut olmayan ve satın alma tarihinden sonra tesis edilen şerh nedeniyle tapu sicilinin tutulmasında bir hata oluştuğunu, müvekkilinin 5.000,00 m²nin bedelini ödeyerek satın aldığı halde şerh nedeniyle gerçek değerinden daha düşük bedelle satmak zorunda kaldığını, davacıya kusur izafe edilemeyeceğinden davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, temel olarak 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dosyada bulunan bilgi ve belgelere, kararın dayandığı gerekçelere göre; dava konusu İstanbul ili, ... ilçesi, Paşaköy köyü, 278 parsel sayılı 5000 m² yüzölçümü taşınmazın 05.08.2004 tarihinde davacı tarafından satın alma yoluyla iktisap edildiği, taşınmazın beyanlar hanesine 31.10.2007 tarihinde mükerrer kadastro şerhinin işlendiği, mükerrer kadastro işleminin iptali için davacı tarafından açılan dava sonucu İstanbul Anadolu 25. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/1354 Esas ve 2015/20 Karar sayılı ilamı ile dava dışı 1156 parsel sayılı taşınmazın kadastrosunun 09.06.1959 tarihinde, davacıya ait Paşaköy köyü 278 sayılı parselin kadastrosunun ise 29.06.1967 tarihinde yapıldığı, dolayısı ile 1156 parsel sayılı taşınmazın kadastrosunun davacıya ait 278 sayılı parselin kadastrosundan evvelce yapıldığı, tespit tarihleri dikkate alındığında 278 parsel sayılı taşınmazın tespitine ilişkin kadastro işleminin iptalinin gerektiği gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, hükmün temyiz incelemesinden geçerek 05.04.2018 tarihinde kesinleştiği, bu ilama dayanarak 08.06.2018 tarihinde taşınmazın yüzölçümünün 1429,76 m² olarak düzeltilerek tescil edildiği, ancak davacı tarafından yüzölçüm değişikliğinden önce dava konusu taşınmazın mükerrer kadastro şerhi ile birlikte 5.000 m² yüzölçümlü olarak 19.04.2017 tarihinde ... Gıda Maddeleri Servis Hizmetleri Otomotiv İnşaat ve Sanayi Limited Şirketine satış yoluyla devredildiği, eldeki davanın 30.01.2020 tarihinde 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açıldığı anlaşılmaktadır.

3. Dava konusu taşınmazı 5000 m² olarak satın alıp 19.04.2017 tarihli ve 3785 yevmiye numaralı resmi senede göre 5.000 m² olarak dava dışı ... Gıda Maddeleri Servis Hizmetleri Otomotiv İnşaat ve Sanayi Limited Şirketine satan davacının 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tapu sicilinin tutulmasından kaynaklanan bir zararının oluşmadığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davacı idareden peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

06.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.