Logo

5. Hukuk Dairesi2023/3695 E. 2023/10607 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu sicilindeki alan hatası nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu'nun 1007. maddesi uyarınca Hazine'den tazmini istemine ilişkindir.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunda emsal olarak kullanılan taşınmazın satışının trampa yoluyla ve yakın akrabalar arasında gerçekleştiğinin anlaşılması, emsal taşınmaz ile dava konusu taşınmazın emlak vergi değerlerinin karşılaştırılmaması ve güncel Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'ne göre vekâlet ücretine hükmedilmemesi hatalı görülerek karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/548 Esas, 2023/112 Karar

KARAR : Düzeltilerek yeniden esas hakkında verilen karar

İLK DERECE MAHKEMESİ : Kocaeli 4. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/489 Esas, 2021/507 Karar

Taraflar arasındaki tapu sicilinin hatalı tutulması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı Hazine vekilince istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yeniden yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, davacı vekilince İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen karara karşı istinaf yolunu başvurulmadığı gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesince yeniden kurulan hükümde davacı aleyhine olan hususlara ilişkin olarak temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu Kocaeli ili, İzmit ilçesi, ... köyü 646 parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu, dava konusu taşınmazı 15.02.2016 tarihinde satın aldığını, satın alırken taşınmazın alanının tapu senedinde 6.934,00 m² olarak belirtildiğini, kadastro müdürlüğü nezdinde yapılan çalışma sonucunda taşınmazın alanının 4.900,21 m² olduğunun anlaşıldığını, tapu miktarının 2.033,79 m² azaldığını, bu nedenle müvekkilinin tapu kütüğünün hatalı tutulması nedeniyle uğradığı zararının 4721 sayılı Kanun 1007 nci maddesi uyarınca davalı Hazine tarafından tazminini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın İzmit ilçesi, Yenice köyünün idari sınırlarından ayrıldığını, evveliyatında Yenice köyü 646 parsel sayılı taşınmaz olarak tescil gördüğünü, bu parselin 21.07.1979 tarihli tapulama tutunağında yüzölçümünün 4.934,00 m² yazıldığını, yeni ... köyü askı ilanında da aynı şekilde yazıldığını, ancak tapu kütüğüne aktarılırken 6.934.00 m² olarak tescil edildiğini, yüzölçümü hesap cetveli ve fen klasöründe 646 parsel sayılı taşınmazın alanının 4.934.00 m² olarak yazıldığını, düzeltmeye konu parsele 05.04.2018 tarih ve 12909 yevmiye numarası ile genel alan hatası şerhi konulduğunu, bu tarihten sonra düzeltme işleminin yapıldığını ve İzmit Tapu Müdürlüğüne düzeltme için yazının gönderildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne, taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca davalı Hazineden tahsiline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; tapu sicillerinin düzenli olarak tutulması görevi Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğüne ait olup husumetin bu idareye yöneltilmesi gerektiğini, yasal süre geçtikten sonra dava açıldığından zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmesini, yüzölçümünün kayden küçülmesine sebep olan olayın adi yazım hatası olduğunu, esasında davacının maliki olduğu taşınmazın zeminde aynı yer olduğunu, fiilen davacının mülkiyetinde bir eksilmenin bulunmadığını, dava konusu taşınmazın arsa vasfında değerlendirilmesinin hatalı olduğunu, emsal alınan taşınmazın dava konusu taşınmazdan farklı özelliklere sahip olduğunu, vergi değerleri dosyaya celp edilmediği için kıyaslama yapılamadığını, Hazine aleyhine hükmedilen vekâlet ücretinin fahiş olduğunu ve maktu vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, müvekkili Hazine harçtan muaf olduğu halde, yargılama giderleri arasında aleyhine keşif harcına hükmedildiğini ileri sürmüştür.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Dairenin kaldırma kararına uygun olarak yapılan yargılama neticesinde alınan yeni bilirkişi raporu ile kaldırma nedenlerinin karşılandığı, emsal karşılaştırma metoduna göre bulunan 125 TL/m² birim fiyatının bölge rayiçlerine uygun olduğu, buna göre hesaplanan toplam değerin gerçek zarara uygun ve isabetli olduğu, ancak davalı Hazinenin harçtan muaf olduğu gözetilmeksizin bakiye harçtan sorumlu tutulması ve davacı tarafça yatırılan peşin ve ıslah harcı toplamının yargılama giderlerine dâhil edilerek davalı Hazineden tahsiline karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle davalı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesince yeniden hüküm kurulduğunu, bu nedenle karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, dava konusu taşınmaz için belirlenen bedel düşük olduğu gibi, yargılama sürecinin uzamasından kaynaklı olarak tespit edilen bedelin güncel değerin altında kaldığını ileri sürmüştür.

2. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, temel olarak 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre taraf vekillerinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Dosyada bulunan kanıt ve belgelere, kararın dayandığı gerekçelere göre; dava konusu Kocaeli ili, İzmit ilçesi, ... köyü 646 parsel sayılı taşınmazın davacı tarafından 6.934 m² yüzölçümü ile 15.02.2016 tarihli 3979 yevmiye numaralı işlemle satın alındığı, taşınmazın tapu kaydına 04.05.2018 tarihinde genel alan hatası mevcuttur şerhinin konulduğu, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 41 inci maddesi uyarınca yapılan düzeltme çalışması sonucunda taşınmazın 4.900,21 m² yüzölçümüyle tespit edildiği, tespit işleminin 31.01.2019 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın 22.06.2018 tarihinde 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açıldığı anlaşılmaktadır.

3. Dava konusu taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesi ve taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesi yöntem itibarıyla yerindedir.

4. Buna karşın; hükme esas alınan bilirkişi raporunda emsal kabul edilen taşınmazın satış akit tablosunun incelenmesinden yakın akrabalar arasında gerçekleşen bir trampa işlemi olduğu anlaşılmakta olup, serbest bir satış işlemine dayanmayan ve taşınmazın gerçek değerini yansıtmadığı izlenimini uyandıran bu işlemin emsal alınması doğru olmadığı gibi dava konusu taşınmaz ile emsal alınan taşınmazın değerlendirme tarihi itibarıyla Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından resen belirlenen emlak vergisine esas olan metrekare değerleri ilgili Belediye Başkanlığı Emlak Vergi Dairesinden getirtilip bilirkişi kurulu raporu denetlenmeden eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru değildir.

5. Bu durumda; taraflara, dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkân tanınması, lüzumu hâlinde resen emsal celbi yoluna gidilmesi, taşınmazın, değerlendirme tarihi itibarıyla, emsal alınacak taşınmazın ise satış tarihi itibarıyla imar ya da kadastro parselleri olup olmadığı ilgili Belediye Başkanlığı ve Tapu Müdürlüğünden sorulması, ayrıca dava konusu taşınmazın; imar planındaki konumu, emsallere ve değerini etkileyen merkezi yerlere olan uzaklığını da gösterir krokisi ve dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazların resen belirlenen vergi değerleri ve emsal taşınmazların satış akit tablosu getirtilerek, dava konusu taşınmazın değerlendirmeye esas alınacak emsallere göre ayrı ayrı üstün ve eksik yönleri ve oranları açıklanmak suretiyle yapılacak karşılaştırma sonucu değerinin belirlenmesi bakımından, yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılarak alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurulması gerekmektedir.

6. Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi bozmayı gerektirir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Taraf vekillerinin temyiz itirazları yerinde olduğundan temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Davacıdan peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde iadesine,

Dosyanın 6100 sayılı Kanun'un 373'üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

09.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.