Logo

5. Hukuk Dairesi2023/3754 E. 2023/4720 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Apartman çatısının yapımı için yönetim ile sözleşme imzalayan yüklenicinin, kat maliklerinden birine karşı açtığı alacak davasında görevli ve yetkili mahkemenin belirlenmesi.

Gerekçe ve Sonuç: Kat maliklerini temsilen yönetici ile yapılan sözleşmeden kaynaklanan alacağın, kat maliklerinden birine karşı 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu'nun 38. maddesi uyarınca sulh hukuk mahkemesinde açılabileceği ve Yargıtay'ın kanun yararına bozma incelemesinin maddi vakıalar ve delil değerlendirmesine ilişkin olmadığı gözetilerek, Adalet Bakanlığı'nın kanun yararına bozma isteminin reddine karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında, İlk Derece Mahkemesinde görülen itirazın iptali davasında davanın reddine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince kesin olarak verilen kararın kanun yararına temyizen incelenmesi Adalet Bakanlığı tarafından istenilmiş olmakla; Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının, apartman yönetimi ile imzaladıkları çatı yapımına ilişkin sözleşme uyarınca çatı yapım işini bitirdiğini, davalının hissesine düşen bedeli ödemediğini, bu sebeple hakkında başlatılan icra takibine davalıca yapılan itirazın iptalini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı cevap dilekçesi sunmamıştır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. KANUN YARARINA TEMYİZ

A. Kanun Yararına Temyiz Yoluna Başvuran

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararının kanun yararına temyizen incelenmesi Adalet Bakanlığı tarafından istenilmiştir.

B. Temyiz Sebepleri

Mahkemece, sözleşmelerin nisbiliği ilkesi kapsamında davacı ile bina yönetimi arasında yapılan sözleşme hükümleri uyarınca talebin ancak site yönetimine karşı ileri sürülebileceği, eldeki davadaki talebin ise 634 saylı Kat Mülkiyeti Kanunu (634 sayılı Kanun) kapsamında olmadığı ve dolayısıyla uyuşmazlığın çözümünde sulh hukuk mahkemelerinin görevli olmadığı, taşınmazda davalı yararına bir iş yapılmışsa bundan doğan bedelin ancak anılan hükümler çerçevesinde asliye hukuk mahkemelerinde açılacak bir davada istenebileceği değerlendirilerek görev yönünden davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde işin esasına girilerek karar verilmesi usul ve yasaya aykırı bulunduğundan hükmü kanun yararına temyiz ettiklerini belirtmişlerdir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, yönetim ile imzalanan ortak alan bakım onarım sözleşmesine göre talep edilen alacak yönünden 634 sayılı Kanun'un uygulanıp uygulanamayacağı ve görev hususuna ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 363 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca ilk derece mahkemelerinin kesin olarak verdikleri kararlar ile istinaf incelemesinden geçmeden kesinleşmiş bulunan kararlarına karşı, yürürlükteki hukuka aykırı bulunduğu ileri sürülerek Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına temyiz yoluna başvurulur.

2. Temyiz talebi Yargıtayca yerinde görüldüğü takdirde, 6100 sayılı Kanun’un 363 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca karar kanun yararına bozulur ve bu bozma, kararın hukuki sonuçlarını ortadan kaldırmaz.

3. Değerlendirme

1. 6100 sayılı Kanun'un 363 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca ilk derece mahkemelerinin kesin olarak verdikleri kararlar ile istinaf incelemesinden geçmeden kesinleşmiş bulunan kararlarına karşı, yürürlükteki hukuka aykırı bulunduğu ileri sürülerek Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına temyiz yoluna başvurulur. 6100 sayılı Kanun'un 363 üncü maddesinin gerekçesinde de karar verilirken yürürlükteki hukukun yanlış uygulanmasının her an için söz konusu olabileceği, kanun yararına temyizin, yanlışlık tespit edilip daha sonra benzer işlemlerden kaçınmak için kabul edilen bir sistem olduğu, Yargıtayın yaptığı incelemede uygulamanın yanlış olduğu sonucuna ulaşırsa kararı kanun yararına bozacağı ifade edilmiştir.

2. Temyiz yolu ise olağan kanun yollarından birisidir. Bozma sebepleri, 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde sayılmıştır. Bunlar; hukukun veya taraflar arasındaki sözleşmenin yanlış uygulanmış olması, dava şartlarına aykırılık bulunması, taraflardan birinin davasını ispat için dayandığı delillerin kanuni bir sebep olmaksızın kabul edilmemesi ve karara etki eden yargılama hatası veya eksiklikler bulunmasıdır. Temyiz yolunda, hüküm mahkemesinin kararı sadece hukuka uygunluk bakımından inceleme konusu yapılır. Madde gerekçesinde bu husus "Temyiz incelemesini, istinaf incelemesinden ayıran temel özellik, temyiz incelemesinin usûl hukuku veya maddî hukuk yönünden incelemeyi gerektirmesi, maddî vakıaların denetimi ile delil değerlendirmesine girmemesidir. Maddede bu hukukî denetimin hangi sebeplerle yapılacağı açıklığa kavuşturulmuştur. Bugüne kadar istinaf yolunun olmamasından dolayı zaman zaman Yargıtay maddî vakıalara ve delil değerlendirmesine de girmek zorunda kalabilmekteydi, istinafla birlikte artık bu ihtiyaç ortadan kalkmış ve Yargıtay tamamen bir hukukî denetim ve içtihat mercii olmuştur." şeklinde vurgulanmıştır.

3. Belirtilen bu yasal düzenlemeler ve 6100 sayılı Kanun döneminde temyiz yolu ile ilgili özellikler dikkate alındığında, kanun yararına temyiz ile temyiz yolu arasında bir ayrım yapılması gerekmektedir. Kanun yararına temyiz başvurusunda, başvuru konusu kararın sadece "yürürlükteki hukuka aykırı olup olmadığı" denetlenir. Bu denetim ise, temyiz incelemesinin aksine, kanun yararına temyizde görece sınırlı bir inceleme yapılmasını gerektirir. Kanun yararına temyize ilişkin madde gerekçesinde de belirtildiği gibi yürürlükteki hukukun yanlış uygulanması söz konusu olduğunda, kararın kanun yararına bozulması gerekir.

4. Her ne kadar Adalet Bakanlığınca taraflar arasındaki uyuşmazlığın genel hükümler çerçevesinde değerlendirilerek Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiğinden kanun yararına bozma talep edilmiş ise de taraflar arasındaki hukuki uyuşmazlığın nitelendirilmesi hakimin görevidir. Ayrıca yöneticinin yöneticilik görevinin gereği olarak onunla sözleşme yapanlar, gerek yöneticiye gerekse işin asıl sahibi olan kat maliklerine karşı dava açabilir. Davanın kat maliklerine karşı açılması durumunda Borçlar Hukukunun genel bir kuralı olan nispilik ilkesi burada uygulanmaz. Diğer bir anlatımla, yüklenicinin kat malikleri ile doğrudan doğruya sözleşme akdetmediği ileri sürülerek yapılacak husumet itirazı dinlenmez. 634 sayılı Kanun'un 38 inci maddesindeki özel düzenleme gereği kat maliklerini temsilen yönetici veya yönetim kurulunun taraf ehliyeti vardır. Nitekim aynı husus Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07.07.1993 tarihli ve 1993/401 Esas, 1993/510 Karar, 27.09.2018 tarihli ve 2017/15-423 Esas, 2018/1364 Karar sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.

5. Kanun yararına bozma isteğine konu husus, Mahkemenin maddi vakıalar ile davanın ispatına yönelik değerlendirmelerine ilişkindir. Kanun koyucunun temyiz yolunda dahi Yargıtayca "maddi vakıaların denetimi ile delil değerlendirmesine girilmemesi gerektiği" yönündeki madde gerekçesi dikkate alındığında; kanun yararına temyizde bu tür bir değerlendirmenin yapılmaması gerekir. Bu bakımdan kanun yararına temyize konu kararın yürürlükteki hukuka aykırı olması, bir diğer ifade ile yürürlükteki hukukun yanlış uygulanması noktasında bir sonuca varılması mümkün değildir. Belirtilen sebeple, Adalet Bakanlığının kanun yararına bozma isteğinin reddi gerekmiştir.

V. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Adalet Bakanlığının hükmün kanun yararına bozulması talebinin REDDİNE,

Dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına gönderilmesine,

11.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.