"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2015/717 Esas, 2016/683 Karar
KARAR : Kabul
Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili davasında yapılan yargılama sonucunda Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacı idare ve davalı ... vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Davalı Dürdane Aydoğdu vekili ... tarafından sunulan 25.07.2016 tarihli tavzih dilekçesiyle vekil ile temsil edilen davalılar lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi talep edilmiştir.
Mahkemece; 07.09.2016 tarihli ek karar ile kendisini vekille temsil ettiren davalılar lehine vekâlet ücretine hükmedilmiştir.
Ek karar davacı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 305 inci maddesinde; "Hüküm yeterince açık değilse veya icrasında tereddüt uyandırıyor yahut birbirine aykırı fıkralar içeriyorsa, icrası tamamlanıncaya kadar taraflardan her biri hükmün açıklanmasını veya tereddüt ya da aykırılığın giderilmesini isteyebilir. Hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar, tavzih yolu ile sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez." hükmü düzenlenmiştir.
Mahkemece verilen ek karar, taraflara yüklenen borçların genişletilmesi niteliğinde olduğundan, bu yönde bir talebin tavzih yolu ile değil temyiz yolu ile ileri sürülmesi gerektiğinden tavzih talebinin reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi hatalıdır.
Bu durumda tavzih talebinin kabulüne ilişkin 07.09.2016 tarihli ek kararın ortadan kaldırılması gerekir.
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı davacı idare ve davalı ... vekilleri tarafından temyiz edilmekle, ek kararın kaldırılmasına karar verildikten sonra; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı idare vekili dava dilekçesinde; ... ili, ... ilçesi, İğdeören köyü 184 ada 2 parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar cevap dilekçesi sunmamıştır.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayılı belirtilen kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı idare ve davalı ... vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; ortalama verimin hükme esas alınamayacağını, yerel mahkemede toplu olarak görülen dosyalarda münavebe ürünleri buğday, domates, buğday iken iş bu dosyada yörede yaygın olmayan buğday, fasulye ve patates münavebeye alındığını, buğday tabloda gösterilen ortalama verimin çok üstünde alındığını, fiyatların pazar fiyatlarının da üstünde olduğunu, Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarına göre üretim giderinin brüt gelirinin %40’ı oranında olması gerektiğini, kapitalizasyon faiz oranının %7-8 oranında alınması gerektiğini, üzüm bağı ve meyve bahçesi hesaplamalarının bölge gerçekleriyle bağdaşmayacak düzeyde yüksek olduğunu, henüz 6 yaşında 10 adet kavak ağacı için 510,00 TL değer biçilmesinin fazla olduğunu, enkaz bedeli nedeniyle kararın bozulması gerektiğini, sulu arazi olarak kabul edilmesinin yanlış olduğunu, bu nedenlerle kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; acele kamulaştırma dosyası ile arada çok zaman geçmemesine rağmen arada farklık olup hesaplamanın hatalı olduğunu, keşif esnasında ara ziraat ile ekilen patates, fasulye, lahana gibi ürünlerin ekildiği belirtilmesine ve bilirkişi raporunda kabul edilmediğini, değerlendirmeye alınmadığını, davacı idare lehine vekâlet ücreti takdir edilmemesi gerektiğini, 2014 yılı verimlerinin gerçeği yansıtmadığını düşük olduğunu, ortalama verime uyulmadan hesaplama yapıldığını, kapitalizasyon faiz oranının %3-4 oranında alınması gerektiğini, objektif değer artış unsurunun eklenmesi gerektiğini, enkaz bedellerinin düşülmemesini, faize eksik hükmedildiğini, tarafları lehine vekâlet ücretine hükmedilmediğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, dava konusu taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespitine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.
2. 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası ile 11 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Kapama bağ niteliğindeki ... ili, ... ilçesi, İğdeören Mahallesi 184 da 2 parsel sayılı dava konusu taşınmaza 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca gelir metodu esas alınarak değer biçilmesi, adil ve hakkaniyete uygun olarak tespit edilen bedelin davalı tarafa ödenmesi, dava konusu taşınmazın davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile idare adına tesciline karar verilmesi yerindedir.
3. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı idare vekilinin tüm, davalı ... vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
4.Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 12055/17 numaralı başvuru sonucu verilen 23.10.2018 tarihli kararı ve Anayasa Mahkemesinin 2016/9364 başvuru numaralı, 01.06.2019 tarihli ve 30791 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan kararı da göz önüne alınarak, davanın niteliği gereği davacı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesi gerektiği gibi, kendisini vekille temsil eden davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinin düşünülmemesi bozmayı gerektirir.
V. KARAR
1. Mahkemenin 07.09.2016 tarihli tavzih kararın ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. Davacı idare vekilinin tüm, davalı ... vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,
3. Davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile Mahkeme kararının hüküm fıkrasının 8 inci bendinin hükümden çıkartılmasına, yerine "Davacı idare lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, kendisini vekil ile temsil eden davalılar lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 1.800,00 TL maktu vekalet ücretinin davacı idareden alınarak, kendisini vekil ile temsil eden davalılara verilmesine" cümlesinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Taraflardan peşin alınan temyiz harçlarının istek halinde iadesine,
02.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.