"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/221 Esas, 2023/61 Karar
KARAR : Yeniden esas hakkında verilen karar
İLK DERECE MAHKEMESİ : Gebze 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2013/15 Esas, 2021/15 Karar
Taraflar arasındaki taşınmazın tapuda sahte vekaletname ile işlem yapılması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin, Kocaeli ili, Çayırova ilçesi, ... Mahallesi 572 ada 2 parsel, 572 ada 3 parsel 573 ada 1 parsel, 573 ada 2 parsel, 573 ada 3 parsel, 573 ada 4 parsel, 573 ada 5 parsel, 573 ada 7 parsel, 588 ada 17 parsel sayılı taşınmazların satışı ve devri için taşınmazlar maliki ... tarafından vekil tayin edilen ... ile anlaştığını ve söz konusu taşınmazların davacı adına tapuda tescil edildiğini, ancak devraldığı ...'ın kendi adına sahte kimlik belgesi ile sahte vekaletname düzenlendiği ve satış işlemlerini bu şekilde gerçekleştiği iddiası ile Gebze 2. Asliye Hukuk Mahkemesine açmış olduğu 2003/927 Esas sayılı davada verilen 2010/702 Karar sayılı karar ile tapu kayıtlarının iptali ile önceki malik ... adına tesciline hükmedildiğini ve hükmün kesinleştiğini, tapu kayıtlarının yanlış tutulması sebebiyle mülkiyet hakkını kaybettiklerini ve zarara uğradıklarını beyan ederek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 50.000,00 TL'nin zarar tarihi olan 09.10.2012 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka mevduat faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş; yargılama sırasında talebini 3.344.842,00 TL'ye artırmıştır.
II. CEVAP
1. Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; oluşan zararda davalının kusuru ve ihmalinin bulunmadığını, vekaletnamelerin aslına uygun olduğunu ve sahte olmadıklarını tespit ettikten sonra satış işlemlerinin gerçekleştiğini, ... adına vekaletname düzenlerken gerekli dikkat ve özeni göstermeyen İstanbul 38. Noterliği ile sahte vekaletname ile iş gören ...'in kusurlu olduğunu beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
2. İhbar olunan ... vekili dilekçesinde, dava konusu olaya ilişkin ceza mahkemesi kararı ile tespit edilen şahısların haksız ve hukuka aykırı eylemleri nedeniyle kusursuz sorumlu sayılan noter yönünden illiyet/nedensellik bağı tam olarak kesildiği için notere sorumluluk yüklenmesinin fiilen ve hukuken mümkün olmadığını, ihbar olunanın noterlik mesleğinin gerektiği dikkat ve özen yükümlülüğünü yerine getirdiğini beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde;verilen kararda Hazinenin sorumluluğunun 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi bağlamında kusursuz sorumluluk olduğu ve kusurun varlığı ya da yokluğunun yalnızca iç ilişkide memura rücu edilmesi halinde önem kazanacağının ifade edildiğini, 4721 sayılı Kanun'un 1007 maddesinde hüküm altına alınan özel sorumluluk halinin somut davada uygulanamayacağını, davacının zararının sicildeki yolsuzluğun yarattığı bir görünüşe güvenilmesi sonucu değil, sahte vekâletnameye güvenerek geçersiz bir satış sözleşmesi yapılmış olması ve taşınmazı satın alan davacının kendisinin yeterli ihtimamı göstermemesinden kaynaklandığını, Hazinenin sorumluluğu gündeme gelse dahi, kusursuz sorumlulukta hukuka aykırı eylem ile zararlandırıcı sonuç arasında uygun illiyet bağının bulunması gerekmekle hukuka aykırı olan eylem ile zarar arasındaki uygun illiyet bağının, zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusuru, veyahut da beklenmeyen bir nedenden dolayı kesilmiş olmaması gerektiğini, bu şartın somut davada gerçekleşmediğini, satış işleminin iptal edilmesine neden olan sahte vekaletnamenin, noter ... tarafından düzenlendiği ve sahte vekaletname düzenlenmesi fiilinin Gebze Ağır Ceza Mahkemesinin 2004/130 Esas sayılı dosyasına konu olduğu ilgili dosyada sabit olduğu üzere satış işlemini gerçekleştiren dava dışı ...'in de aralarında bulunduğu bazı sanıkların cürum işlemek için teşekkül oluşturmak-resmi evrakta sahtecilik-dolandırıcılık gibi suçlardan mahkumiyetlerine karar verildiğini, davacı ...'ın ise suç işlemediğinin sabit olması sebebiyle değil delil yetersizliğinden beraat etmiş olduğunu, davacı ...'ın dava konusu taşınmazları rayiç bedelinin çok altında aldığı ve satın alma tarihinden çok kısa bir süre sonra sattığı gözetildiğinde iyiniyetli olmadığını, anılan gerekçelerle uygun illiyet bağının kesildiğini, bu davada sahte vekaletnameyi düzenleyen noter ile satış işlemini gerçekleştiren ...'in davalı olarak gösterilmemesi ve ortaya çıkan zarardan tek başına Hazinenin sorumlu tutulmasının kabul edilemeyeceğini, davacının zararının kabul edilmesi halinde ise zarar miktarının satış akit tablosunda belirtilen değer olarak kabul edilmesi gerektiğini, dosyada yer alan bilirkişi raporlarının denetimden uzak, hükme esas alınamayacak nitelikte olduğunu, heyetle keşif yapılıp rapor hazırlanması gerekirken, yalnızca fen ve inşaat bilirkişileri ile inceleme yapılmasının hatalı olduğunu, davacı lehine hükmedilen faizin başlangıç tarihi olarak dava tarihinin alınmasının hatalı olduğunu, ıslah edilen miktar yönünden faiz başlangıç tarihinin ıslah tarihi olması gerektiğini beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dosya kapsamından eldeki davada kesinleşen ceza ve hukuk davalarına göre; İstanbul Aksaray Yalı Mahallesi muhtarından hatır ve para karşılığı tapu maliki ...'a ait nüfus cüzdanı kayıp ve değiştirme belgesini temin eden dava dışı ..., ... ve ...'ın, tapu maliki ... yerine başka bir kadını dublör olarak kullanmak suretiyle Fatih Nüfus Müdürlüğüne başvurdukları, ilgili müdürlükçe 18.11.2003 tarihinde düzenlenen nüfus cüzdanına, tapu malikine ait fotoğrafın yapıştırıldığı, davalıların aynı gün bu nüfus cüzdanı ile tapu maliki yerine yine dublör kadını kullanmak suretiyle ihbar olunan ...'nın görevli olduğu İstanbul 38.Noterliğine müracaat ederek dava konusu taşınmazın satış yetkisini içeren vekaletnamenin düzenlenmesini sağladıkları, daha sonra ihbar olunan ...'in sahteliği Adli Tıp Kurumu raporuyla saptanan bu vekaletnameyi kullanmak suretiyle 12 adet taşınmazı 18.11.2003 tarihinde davacı ...'a satış suretiyle devrettiği; ...'ın da kendisine devredilen taşınmazlardan 1 parsel sayılı olanı 01.12.2003 tarihinde dava dışı ...'e, 4 parsel sayılı olanı 05.12.2003 tarihinde dava dışı Hüseyin Kara'ya ve 6 parsel sayılı olanı da 08.12.2003 tarihinde yarı yarıya dava dışı... ve ...'ya sattığı, asıl malik ...'ın durumu öğrenince suç duyurusunda bulunduğu ve tapu iptali tescil davaları açarak taşınmazlarını geri aldığı, ... yönünden tapu iptal tescil kararının 03.01.2013 tarihinde kesinleştiği anlaşıldığı, mahkemece, Hazinenin kusursuz sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de somut olayda, dava dışı kişilerce taşınmazların maliki ...'ın fotoğrafı ele geçirilip bu fotoğraf ve malike benzeyen dublör bir kadın kullanılmak suretiyle yeni bir nüfus cüzdanı çıkarılmış, aynı dublör kadın vasıtasıyla noterde ihbar olunan ...'e vekaletname verilmiş, tapu dairesine dublör kadın gitmemiş, dava dışı sahte vekil ... ile davacının yetkili vekili tapu dairesinde satış işlemini gerçekleştirdikleri, bu durumda nüfus cüzdanında ve sahte vekaletnamede malikin kendi fotoğrafı yer aldığından, malikin tapu dairesinde bulunan önceki fotoğraflarının kontrol edilmesinin sonuca etkisi olmayacağı tapu dairesindeki işlemlerin dublör olmadan vekiller vasıtasıyla gerçekleştirilmesine, ceza dosyasına göre tapu görevlilerinin noterden vekaletname hususunda teyit almalarına ve sahte nüfus cüzdanının iğfal kabiliyeti bulunmasına göre, tapu sicilinin tutulmasında kusursuz sorumluluk yönünden illiyet bağının noter aşamasında, ihbar olunan üçüncü kişiler İstanbul 38.Noteri ... ve ...'in eylemleri ile kesildiğinin kabulü ile davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın kabulüne karar verildiğinden Hazinenin istinaf başvurusunun kabulü ile davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; müvekkilinin Hazinenin sorumluluğu yönünden illiyet bağını kesecek kusurlu ya da kasıtlı herhangi bir eylemi belirlenmediğini aksine iyi niyetli alıcı olduğu gerek hukuk gerek ceza yargılamasında ortaya konulduğunu dosyaya yansıyan belgelerden davalı gerçek kişilerin noterlik ve tapu sicil müdürlüklerinde yaptıkları benzer işlem ve yöntemlerle birçok sahtecilik-dolandırıcılık eylemini gerçekleştirdiklerini Tapu Sicil Müdürlüğünün uygulaması gereken hukuki esasların ihlali halinde hukuka aykırılığın bulunduğunun kabulü gerektiğini somut olayda, ... ve yıllar sonra ... olarak yapılan tapu satış işlemleri esnasında aynı resmin kullanılıyor olması, aradan zaman geçmesine rağmen aynı resim olmasından şüphelenilmesi evlenme sebebiyle soyadı değişen ... ile ...’ın T.C.Kimlik no,nüfus yenileme tarih ve nosu ile diğer tüm bilgilerin denetlenmesi gerektiğini, tapu malikinin boşanma ile birlikte sadece soyadı değişmemiş cilt, aile sıra no ve sayfa no'ların tamamının değiştiğini, dolayısıyla tapu kaydındaki tüm kimlik bilgileri ile yeni kimlik bilgilerin karşılaştırılması ve noter vekaletnamesi ile noter vekaletnamesinin yeniden zayinden düzenlenilmesi ile ilgili tüm bilgi ve belgelerin ayrıntılı şekilde incelenmesi ve denetlenmesi gerektiğini, tapu müdür ya da memurunun, dosya kapsamı ile anlaşılacak olan bu ve benzeri hukuka aykırı davranışla zarar arasında illiyet bağının varlığı belirgin olup; devletin bundan doğan zarardan kusursuz sorumlu olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun’un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.”
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dosyada bulunan bilgi ve belgelere, kararın dayandığı gerekçelere göre; tapu maliki ...'a ait nüfus cüzdanı kayıp ve değiştirme belgesini temin eden dava dışı ..., ... ve ...'ın, tapu maliki ... yerine başka bir kadını dublör olarak kullanmak suretiyle Fatih Nüfus Müdürlüğüne başvurdukları, ilgili müdürlükçe 18.11.2003 tarihinde düzenlenen nüfus cüzdanına, tapu malikine ait fotoğrafın yapıştırıldığı, davalıların aynı gün bu nüfus cüzdanı ile tapu maliki yerine yine dublör kadını kullanmak suretiyle ihbar olunan ...'nın görevli olduğu İstanbul 38.Noterliğine müracaat ederek dava konusu taşınmazın satış yetkisini içeren vekaletnamenin düzenlenmesini sağladıkları, ihbar olunan ...'in sahte vekaletnameyi kullanmak suretiyle 12 adet taşınmazı 18.11.2003 tarihinde davacı ...'a satış suretiyle devrettiği, asıl tapu maliki ...'ın durumu öğrenince tapu iptali tescil davaları açarak taşınmazlarını geri aldığı, ... yönünden tapu iptal tescil kararının 03.01.2013 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
3. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesine göre tapu sicilinin tutulmasından doğan zararlardan Devlet sorumlu ise de somut olayda 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesinde belirtilen koşullar oluşmadığından, sahte nüfus cüzdanı ile alınan sahte vekaletname ve 3 kişilerin eylemi ile illiyet bağının kesildiğinin kabulü ile davanın reddine karar verilmesi yerindedir.
3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davacıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
30.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.