Logo

5. Hukuk Dairesi2023/4224 E. 2023/11961 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı tapu maliki ile davalı idare arasında, kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değeri ve bedelinin davalı idareden tahsil edilip edilemeyeceği konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Emsal karşılaştırma yöntemiyle belirlenen taşınmaz bedelinin hukuka uygun olduğu, davacının el atılan taşınmazın bedelini davalı idareden talep edebileceği gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/204 Esas, 2023/195 Karar

KARAR : Düzeltilerek yeniden esas hakkında verilen karar

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/3 Esas, 2021/265 Karar

Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne verilmiştir.

Kararın davalı idare vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Antalya ili, ... ilçesi, ... Mahallesi, 2671 ada 1 parsel sayılı taşınmaz üzerine okul yapmak suretiyle fiilen el atıldığını belirterek kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin davalı idareden tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının isminin tapu kaydında bulunmadığını davanın husumet yönünden reddi gerektiğini, taşınmazın belediye başkanlığının kararı ile imar planında eğitim alanı olarak tahsis edildiğini, belediyelerce okul alanı olarak belirlenen alanlarda, imar planının hayata geçilmemesi ve herhangi bir kamulaştırma işleminin yapılmamasından belediyenin sorumlu olduğunu, müvekkili idarenin davalı olarak gösterilmesinin hukuka aykırı olduğunu, taşınmazın çok sayıda hissedarı olmasının değerini etkileyeceğini, tapudaki hisseler üzerinde bulunan ve tescil aşamasında sonradan konulabilecek olan kısıtlama ve şerhlerin dikkate alınarak hüküm kurulması gerektiğini, 10.07.2019 tarihli ve 30827 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 7181 sayılı Tapu Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile 3194 sayılı Kanun'da yapılan değişiklikler sonrasında parselasyon planı tescil edilmeyen, yani imar uygulaması yapılmayan alanlarda tevhid ve ifraz işlemi yapılamayacağını, imar uygulaması adı altında yapılan tevhid ve ifraz işlemlerine izin verilmeyeceğini, onaylı parselasyon planı olmayan yerlerde kalan eğitim alanlarının kamulaştırma işlemlerinden, imar planı yapmaya ve uygulamaya yetkili olan, Belediyeler ve Valiliklerin sorumlu olduğunu, davacı tarafın tazminat ve faiz taleplerini kabul etmediklerini belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne ve el atma tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı idareden tahsil edilerek davacıya ödenmesine, taşınmazdaki davacıya ait payın tapu kaydının iptali ile, iptal edilen payın Maliye Hazinesi adına tapuya kayıt ve tesciline, ... adına Eğitim Alanı (okul ve bahçesi) vasfıyla tahsisine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

Mahkmenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararına karşı davalı idare vekili istinaf isteminde bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle:dava konusu taşınmazın ... Belediye Başkanlığının kararı ile imar planında okul alanı olarak tahsis edildiğini, sorumluluğun belediyeye ait olduğunu, 3194 sayılı İmar Kanunu’nun (3194 Sayılı Kanun) 10 uncu maddesinin amir hükmü uyarınca imar planının yürürlüğe girmesinden itibaren 3 ay içerisinde planı tatbik etmek üzere 5 yıllık imar planının hazırlanması gerektiğinden, bu programın hazırlanıp hazırlanmadığı ve lehine tahsis yapılan idarelerinin görüşünün alınıp alınmadığının tespiti gerektiğini, imar uygulaması hakkında müvekkili idarenin görüşünün alınmadığını, bu konuda bilgi de verilmediğini, tahsis işleminden müvekkilinin haberi olmadığını husumetin müvekkiline yöneltilemeyeceğini, davacı tarafça uzlaşma yoluna gitmek üzere ilgili idareye başvuru şartı yerine getirilmeden dava açıldığını davanın usulden reddi gerektiğini, hüküm altına alınan değerin fahiş olduğunu taşınmazın dava tarihindeki niteliklerinin değil, el atıldığı tarihteki niteliklerinin dikkate alınması gerektiğini, emsal mukayesesinde eksik ve üstün yönler yeterince tartışılmadan soyut ve kişisel görüşle değer bulunduğunu, ayrıca taşınmaza çok fazla sayıda kişi malik olup, taşınmaz hisseleri içerisinde küçük ve tasarrufa çok uygun olmayan miktarlar bulunduğunu, bu derece parçalı ve bol malikli bir taşınmaza tek parça bir taşınmaz gibi değer takdirinin yerinde olmadığını, 3194 sayılı Kanun'un 18 inci maddesine göre işlem tesis etmeyen belediyelerin yükümlülüklerini mevzuata uygun şekilde yerine getirmediklerini, 3194 sayılı Kanun’un 10.07.2019 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan değişik 18 inci maddesi gereğince dava konusu parselin imar durumunun yeniden değerlendirilmesi ve düzenlemeye tabi tutulması gerektiğini, bu nedenle de davanın reddi gerekeceğini, bilirkişi raporunda taşınmazın bulunduğu yere ve çevresine yoğun bir talebin olduğu iddia edilse de bu iddiaların dayanaktan yoksun olduğunu, istenen bedelin fahiş olduğunu, arsa m² bedelinin yüksek belirlendiğini, emsal alınan taşınmazların gerçek değeri tespitten uzak olduğunu, bilirkişi raporunun hükme esas teşkil edecek yeterlilikte olmadığını, ayrıca toplam bedele dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin de doğru olmadığını dava tarihi ve ıslah tarihinin gözetilmesi gerektiğini, davacının ıslah ettiği miktara dava tarihinden itibaren faiz işletilemeyeceğini belirterek resen gözetilecek sebeplerle de kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile ... Kaymakamlığı İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünün yazısına göre taşınmaz üzerinde Hasan Çolak Anadolu Lisesi’nin bulunduğu okulun inşaatının 2007 yılında tamamlandığı ve 2007-2008 ders yılından itibaren öğretime başlandığı, el atma tarihine göre uzlaşmanın dava şartı olmadığı, hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda taşınmazın vasfı arsa olarak kabul edilmek suretiyl emsal kıyaslaması yapılarak değer biçilmesinde bir usulsüzlük bulunmadığı, hükme esas alınan bilirkişi raporunda kıyaslamaya esas alınan emsal ile (kıyasi emsal Antalya ili, ... ilçesi, Saray Mahallesi 45 ada 5 parsel sayılı taşınmaz satışı) dava konusu taşınmazla benzer özelliklere sahip olduğu, emsal alınan satışın dava tarihinden önce, tapuda ve gerçek kişiler arasında yapıldığı, özel amaç taşımadığı buna ilişkin evrakların dosyaya celp edildiği, bu satışın emsal kıyaslamasına esas alınabileceği, dava konusu taşınmazla, emsal taşınmazın özelliklerinin karşılaştırılması sonucunda emsalin dava konusu taşınmazdan daha değerli olduğu kabul edilmek suretiyle emsalin satış bedeli dava tarihine güncellenerek değerlilik katsayısı uygulandıktan sonra dava konusu taşınmazın düzenleme ortaklık payı kesilmiş imar parseli, emsal ise kadastro parseli olduğundan tespit edilen m² birim fiyatına düzenleme ortaklık payı oranı da ilave edilmek suretiyle dava tarihi olan 05.01.2021 tarihi itibarıyla taşınmazın m² birim fiyatının 3.196,41 TL m² olarak tespit edildiği, bilirkişi raporunda yapılan mukayese sonucunda tespit edilen değerlilik katsayısının dava konusu ve emsal taşınmazın emlak vergi değerleri açısından ters orantı oluşturmadığı, hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunun denetime açık, ayrıntılı, hüküm kurmak için yeterli olduğu, nitekim aynı taşınmazın bir başka hissedarı tarafından davalı idare aleyhine açılan kamulaştırmasız el atma nedeni ile tazminat davasında aynı emsal mukayese edilmek suretiyle 29.06.2020 tarihi itibarıyla taşınmaza takdir edilen 2.659,49 TL/m² bedelin davalının istinafı üzerine dairemizce uygun bulunduğu ve verilen hükmün Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 02.06.2022 tarihli ve 2022/653 Esas, 2022/10039 Karar sayılı ilamı ile onanmasına karar verildiği eldeki dava tarihi itibarıyla belirlenen m² birim fiyatının ve davacının hissesi nispetinde hesaplanan tazminat miktarının fahiş olmadığı, değerlendirmenin dava tarihi itibarıyla yapılması ve faize de dava tarihinden itibaren hükmedilmiş olmasında da bir usulsüzlüğün bulunmadığı, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu'nun 45 inci maddesi gereğince genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerinin edindiği taşınmazların Maliye Hazinesi adına tescil edilmesi gerektiği mahkemece verilen hükmün de bu yönde olduğu anlaşılmakla davalı vekili tarafından ileri sürülen istinaf sebepleri yerinde görülmemiş ancak; dava konusu taşınmazdaki davacı payının Maliye Hazinesi adına tescili ile yetinilmesi gerekir iken eğitim alanı okul ve bahçesi olarak Milli Eğitim Bakanlığına tahsisine dair yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmediğinden istinaf başvurusunun bu sebeple kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm kaldırılarak düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, temel olarak davacı tapu maliki ile davalı idare arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin belirlenmesine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”

3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.

4. 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Davacının maliki olduğu arsa niteliğindeki taşınmaza 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesinde ve el atılan taşınmaz bedelinin davalı idareden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı idare vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davalı idare harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

30.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.