Logo

5. Hukuk Dairesi2023/4241 E. 2023/11944 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı ile davalı idare arasında, kamulaştırmasız el atılan okul alanındaki taşınmazın bedelinin tespiti uyuşmazlığı bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Emsal karşılaştırması yöntemiyle arsa niteliğindeki taşınmazın bedelinin belirlenmesinde ve davalı idarenin fiilen el atması nedeniyle bedelin tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/328 Esas, 2023/244 Karar

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 4. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/126 Esas, 2021/509 Karar

Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Antalya ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 2615 ada 1 ve 2 parsel sayılı taşınmazlara kamulaştırma yapılmaksızın okul yapılmak suretiyle fiilen el atıldığını belirterek kamulaştırmasız el atılan taşınmazlar bedelinin davalı idareden tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının dava konusu taşınmazları 24.07.2019 tarihinde üzerinde okul olduğunu bilerek edindiğini, yakınmasının haksız olduğunu, uzlaşma için ilgili idareye başvuru dava şartının yerine getirilmediğini, dava konusu taşınmazın ... Belediye Başkanlığının kararı ile imar planında eğitim alanı olarak tahsis edildiğini, sorumlu olan ilgili yer Belediyesi olup, belediyelerce okul alanı olarak belirlenen alanlarda, imar planının hayata geçirilmemesi ve herhangi bir kamulaştırma işleminin yapılmamasından belediyenin sorumlu olduğunu, davalı olarak müvekkilinin gösterilmesinin hukuka aykırı olduğunu, 3194 sayılı İmar Kanunu'nun (3194 Sayılı Kanun) 10 uncu maddesinin amir hükmü uyarınca imar planının yürürlüğe girmesinden itibaren 3 ay içerisinde planı tatbik etmek üzere 5 yıllık imar planının hazırlanması gerektiğinden, bu programın hazırlanıp hazırlanmadığı ve lehine tahsis yapılan idarenin görüşünün alınıp alınmadığının tespiti gerektiğinden dava konusu alana ilişkin olarak yapılan imar uygulaması hakkında idarenin görüşü alınmadığını, idareye bu konuda bilgi de verilmediğini, bakanlığın bu tahsis işleminden haberinin olmadığını, dolayısı ile iş bu davada husumetin müvekkiline yöneltilemeyeceğini, uzlaşma usulünün dava şartı olduğunu, davacıların tapuda malik olarak görünüp görünmediğini intikal işleminin yapılıp yapılmadığının araştırılması gerektiğini, taşınmazın çok sayıda hissedarı olduğundan değerinin düşük olacağını, el atma tarihindeki niteliklerine göre değer tespiti gerektiğini, tazminat ve faiz taleplerini kabul etmediklerini belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne ve el atma tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı idareden tahsil edilerek davacıya ödenmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı vekili istinafa cevap ve katılma yolu ile istinaf dilekçesinde özetle; davalı idarenin istinaf sebeplerinin soyut ifadelere dayandığını, bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazlara belirlenen tazminatın çok düşük olduğunu, emsal olarak uygulanan Saray Mahallesi, 45 ada 5 parsel sayılı taşınmazın kadastro parseli olduğunu, dava konusu taşınmazların ise 1/1000 ölçekli imar planında "Eğitim Tesis Alanında" ve "Anaokulu Kreş" alanında kalan düzenleme ortaklık payı ve kamu ortaklık payı kesintisi uygulanmış imar parselleri olduklarını, dava konusu taşınmazlar ile somut emsal taşınmazın kurum ve kuruluşlara mesafeleri gözetildiğinde dava konusu taşınmazların somut emsal taşınmaza göre şehir merkezine, kurum ve kuruluşlara, denize daha yakın konumda olup gayrimenkul rantının yüksek olduğunu, dava konusu taşınmazların somut emsalden daha değerli olduğunu, belirlenen m² bedeli çok düşük olduğundan kabul etmediklerini, belirterek davalı idarenin istinaf sebeplerinin reddi ile kararının ortadan kaldırılmasına ve talepleri doğrultusunda karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazda hisse hatası şerhi bulunduğunu hisseler belirsiz olup değişme ihtimali bulunduğunu, şerhin düzeltilmesi aksi halde davanın reddi gerektiğini, davacı tarafından dava konusu taşınmazların 24.07.2019 tarihinde satış yoluyla edinildiğini, davacının taşınmazları okul alanı olduğunu bilerek edindiğini, davanın ise 07.08.2019 tarihinde açıldığını, hal böyle olunca taşınmazda kısıtlamalar bulunduğundan davacının yakınmasının haksız olduğunu, dava konusu taşınmazın ... Belediye Başkanlığının kararı ile imar planında okul alanı olarak tahsis edildiğini, sorumluluğun ilgili yer Belediyesine ait olduğunu, dava konusu alana ilişkin olarak yapılan imar uygulaması hakkında müvekkilinin görüşünün alınmadığını, bilgi de verilmediğini, bakanlığın bu tahsis işleminden haberinin olmasının da düşünülemeyeceğini, husumetin müvekkiline yöneltilemeyeceğini, 10.07.2019 tarihinde Resmî Gazete'de yayımlanan 7181 sayılı Tapu Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile 3194 sayılı Kanun'un 18 inci maddesindeki yasal düzenlemenin dikkate alınması gerektiğini, taşınmazın dava tarihindeki niteliklerinin değil, el atıldığı tarihteki niteliklerinin dikkate alınması gerektiğini, bilirkişi raporlarında taşınmaza ait hesaplanan m² değerinin yüksek olduğunu, emsalin uygun emsal olmadığını, emsal mukayesesinde eksik ve üstün yönler yeterince tartışılmadan soyut ve kişisel görüşle değer bulunduğunu, ayrıca taşınmaza çok fazla sayıda kişi malik olup, taşınmaz hisseleri içerisinde küçük ve tasarrufa çok uygun olmayan miktarlar bulunduğunu, bu derece parçalı ve bol malikli bir taşınmaza tek parça bir taşınmaz gibi değer takdirinin yerinde olmadığını, okul alanı olan başka bir taşınmaza karşı açılan davada aynı taşınmazın emsal olarak kullanıldığını, emsal taşınmazın kadastro parseli olduğu gözetilerek yapılan hesaplamada düzenleme ortaklık payı oranının iş bu davadaki gibi eklenmeyerek düşüldüğünü, anılan kararın istinaf ve temyiz incelemesinden geçerek kesinleştiğini, anılan davadaki gibi hesaplama yapıldığında ise dava konusu taşınmaz için birim bedelinin 2.333,07 TL olması gerektiğini, taşınmazın m² birim fiyatının yüksek hesaplandığını, ayrıca toplam bedele dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin de yerinde olmadığını ilk dava değerine dava tarihinden itibaren, ıslah edilen miktara ıslah talep edilen tarih itibari ile faize hükmedilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazlar üzerinde ... Ortaokulu ve anaokulu bulunduğu taşınmazlara okul yapmak suretiyle davalı idare tarafından fiilen el atıldığından davalı vekilinin husumete yönelik itirazların yerinde olmadığı, davaya konu taşınmazların arsa vasfında olduğu kabul edilerek emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesinde yöntem olarak bir isabetsizlik bulunmadığı, kıyaslamaya esas alınan emsal ile (kıyasi emsal Antalya ili, ... ilçesi, Saray Mahallesi 45 ada, 5 parsel sayılı taşınmazın 16.10.2015 tarihli satışı) dava konusu taşınmazla benzer özelliklere sahip olduğu, emsal alınan satışın dava öncesinde tapuda yapıldığı, buna ilişkin evrakların dosyaya celp edildiği, bu satışın emsal kıyaslamasına esas alınabileceği, yapılan mukayese sonucunda emsalin dava konusu taşınmazlardan daha değerli olduğu kabul edilerek dava tarihine güncellenen m² birim fiyatı üzerinden değerlilik katsayısı uygulanarak dava tarihi itibarıyla taşınmazın m² birim fiyatının 2.658,77 TL/m² tespit edildiği, davacının hissesi nispetinde kamulaştırmasız el atma tazminatının hesaplandığı, bulunan m² değerinin ve hesaplanan tazminat miktarının taşınmazların bulunduğu konum itibari ile uyumlu olduğu, dosya arasında mevcut ... Belediyesi Mali Hizmetler Müdürlüğünün 08.10.2019 tarihli cevabi yazısında bildirilen emsale ilişkin 2019 yılı emlak vergi değerine ilişkin bilgiler de gözetildiğinde bilirkişi raporunda yapılan değerlendirmenin emlak vergi değerleri açısından da çelişki oluşturmadığı, davacının dava konusu taşınmazların emsalden daha değerli olduğu iddiasının emlak vergi değerleri ile çelişkili olduğu, taşınmaz maliki olan davacının payına ilişkin olarak eldeki davayı açmasında bir usulsüzlük bulunmadığı, davacının payını edindiği tarih gözetildiğinde davalı idarenin istinaf sebebi olarak ileri sürdüğü diğer hususların da yerinde olmadığı, dava konusu taşınmazlar imar parseli emsal ise kadastro parseli olduğundan dava konusu parsellerden imar uygulaması sırasında kesilen düzenleme ortaklık payı oranının ilavesi suretiyle yapılan hesaplamada usulsüzlük bulunmadığı nitekim aynı taşınmazlar ve aynı emsal kullanılarak ve aynı hesaplama yöntemi uygulanarak tespit edilen m² birim fiyatı üzerinden verilen İlk Derece Mahkemesi kararına karşı davalı idarenin istinaf başvurusu Dairemizce esastan reddedilmiş olup davalı idare tarafından yapılan temyiz başvurusu ise Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 10.03.2022 tarihli ve 2021/15061 Esas, 2022/4118 Karar sayılı ilamı ile reddedilerek başka bir yönden düzeltilerek onanmasına karar verildiği, davalı vekili her ne kadar ıslah tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerektiğini ileri sürmekte ise de dava kamulaştırmasız el atma nedeni ile tazminat istemine ilişkin olup değerlendirme dava tarihi itibarıyla yapıldığından faize de dava tarihinden itibaren hükmedilmesinde bir usulsüzlük bulunmadığından tarafların istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle, istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

2.Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, temel olarak davacı tapu maliki ile davalı idare arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin belirlenmesine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 Sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”

3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.

4. 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Arsa niteliğindeki dava konusu taşınmaza 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesinde ve fiilen okul yapılmak suretiyle olarak el atılan taşınmazın bedelinin davalı idareden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davalı idare harçtan muaf olduğundan harç alınmamasına, davacıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

30.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.