Logo

5. Hukuk Dairesi2023/475 E. 2023/6006 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kamulaştırılan bir taşınmazın bedelinin tespiti davasında, davalı tarafından belirlenen bedelin düşük olduğu iddiası.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi’nin, kamulaştırma bedeli tespitinde usul ve yasaya uygun davrandığı, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı değerlendirilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararı onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın tescili davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince 14.11.2022 tarihli ek karar ile davalı vekilinin temyiz dilekçesinin miktardan reddine karar verilmiştir.

Ek karar davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

Dosya içeriğine göre Bölge Adliye Mahkemesince dava miktarı dikkate alınarak temyiz dilekçesinin miktardan reddine karar verilmiş ise de 15.04.2022 tarihli ve 31810 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 24.02.2022 tarihli ve 2021/34 Esas, 2022/21 Karar sayılı kararı ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 341 inci maddesinin ikinci fıkrasının birinci cümlesinin “kamulaştırma bedelinin tespitine ilişkin davalar” yönünden Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verildiği gözetildiğinde; temyiz yoluna başvurulabilen kararları düzenleyen 6100 sayılı Kanun'un 362 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi için de aynı hususun uygulanması gerektiğinden 6100 sayılı Kanun'un 362 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen miktar itibarıyla kesinlik sınırına bakılmaksızın temyizinin olanaklı bulunduğu kabul edilmelidir.

Bu durumda temyiz dilekçesinin miktardan reddine ilişkin ek kararın hatalı olduğu anlaşılmakla; 14.11.2022 tarihli ek kararın ortadan kaldırılması gerekir.

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle, ek kararların kaldırılmasına karar verildikten sonra; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı idare vekili dava dilekçesinde; ... ili, ... ilçesi, .../... Mahallesi 262 ada 276 parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; kamulaştırma bedelinin hakkaniyete uygun tespit edilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne, kamulaştırılan taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı idare adına tesciline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; meyve bahçelerinde kıymet takdiri değerlemesi yapılırken tek yıllık tarımsal ürünlerde (münavebe bitkileri) kullanılan hesaplama yönteminin kullanıldığını, dolayısıyla meyve bahçesi hesabı yapılırken periyodik gelirlerin kapitalizasyonu kriteri yöntemi kullanılarak meyve bahçesi bilanço hesabının yapılması gerektiğini ancak bilirkişi raporlarında bu yöntemin uygulanmadığını, hatalı hesaplama yapıldığını, raporda tarımsal kıymet takdir kriterlerine uyulmadığını, ürün net gelirinin hesabında üretime ilişkin sabit giderlerin dikkate alınmamasının da hatalı olduğunu, raporda ürün net gelirinden tüm masrafların çıkarılmadan hesaplama yapıldığını, bunun da net gelirin olması gerekenden daha yüksek çıkmasına neden olduğunu, standartları Türkiye ortalamalarına göre düşük ve ulaşımı zor olan bu yörede sulu tarlada kapitalizasyon oranının % 5'ten % 4'e, kuru tarlada % 6'dan % 5'e indirilmesinin yanlış olduğunu, buradaki taşınmazların, kent merkezlerinde bulunmadığını ayrıca sulu tarla bedellerinin idarenin belirlediği fiyatlara göre üç kat yüksek hesaplandığını, bu durumun parsel sahibinin sebepsiz zenginleşmesine sebep olacağını ileri sürmüştür.

2.Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının usule, Kanuna, Yargıtay içtihatlarına, Anayasaya, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine, adalet ve hakkaniyete aykırı olduğunu, bilirkişi kurulunun taşınmazı tarım arazisi olarak değerlendirirken Yargıtay içtihatlarına aykırı olarak münavebede buğdayı 2 kez kullanmasının hatalı olduğunu ileri sürmüştür.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, 1/1000 ölçekli uygulama imar planı içerisinde bulunan arsa niteliğindeki dava konusu taşınmaza, 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca kamulaştırma gününden önceki özel amacı olmayan emsalin satış değeri alınarak, emsalin ve dava konusu taşınmazın birbirlerine üstünlük oranları tartışılıp, değerlendirme tarihi itibarıyla dava konusu taşınmazın ve satışı tarihi itibarıyla somut emsalin imar planı içerisinde kadastro parseli olup, düzenleme ortaklık payı düşülmemiş olması değerlendirilerek kamulaştırma bedelinin tespiti ile kamulaştırılan taşınmazın tapusunun iptali, davacı adına tesciline dair verilen kararda ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden Kanuna aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B.Temyiz Sebepleri

Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; bedelinin düşük belirlendiğini, faize hükmederken kamu alacakları için öngörülen en yüksek oranda faize hükmedilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.

C.Gerekçe

1.Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, temel olarak davacı ... İşleri Genel Müdürlüğü ile davalı arasındaki kamulaştırma bedelinin tespiti istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2.2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası ile 11 inci ve 12 nci maddeleri

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Bölge Adliye Mahkemesince verilen 14.11.2022 tarihli ek kararın ORTADAN KALDIRILMASINA,

2.Davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde olmadığından usul ve yasaya uygun olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davalıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

08.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.