"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1582 Esas, 2023/437 Karar
KARAR : Yeniden esas hakkında verilen karar
İLK DERECE MAHKEMESİ : Gölbaşı (Ankara) 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/36 Esas, 2021/369 Karar
Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili ve ecrimisil istemine ilişkin asıl ve 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun ( 2942 sayılı Kanun ) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili istemine ilişkin karşı davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince kamulaştırmasız el atma davası ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına, ecrimisil talebinin ve karşı davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince asıl davanın kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat talebi yönünden karar verilmesine yer olmadığına, ecrimisil talebinin kısmen kabulüne, karşı davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurularının kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle asıl dava da kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat talebi yönünden karar verilmesine yer olmadığına, ecrimisil talebinin kısmen kabulüne, karşı davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usûl eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonunda,
Miktar veya her paydaş için değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın her paydaş için değeri kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.
Ecrimisil bedeli olarak hüküm altına alınan ve temyize konu edilen miktar Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 238.730,00 TL’nin altında kalmaktadır.
Bu nedenle; taraf vekillerinin ecrimisile ilişkin temyiz isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
Taraf vekillerinin ecrimisil davası dışındaki davalar yönünden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verilmiştir.
Davalı-karşı davacı idare vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 09.01.2024 günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.
Duruşma günü davacı vekili Avukat ... gelmiş, davalı idare vekili duruşmaya katılmamıştır.
Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.
Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-karşı davalı vekili dava dilekçesinde özetle; Ankara ili, Gölbaşı ilçesi, ... Mahallesi, eski 833 yeni 1760 ve 1762 parsellere Ankara-Konya Devlet Yolu Yapımı nedeniyle 02.06.2015 tarihinde el atıldığını, davalının müvekkilini pazarlık görüşmelerine çağırdığını; ancak anlaşma sağlanamadığını, başkada bir işlem yapılmadığını belirterek taşınmazların bedelinin ve hesaplanacak ecrimisilin davalı idareden tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-karşı davacı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; 15.04.2015 tarihli ve 2015/36 Karar sayılı kamulaştırma işlemine başlama kararına istinaden taşınmazın kamulaştırıldığını, taşınmazın bedeli tespit edilerek idare adına tesciline ve yol olarak terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kamulaştırmasız el atma davası ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına, ecrimisil talebinin ve karşı davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı-karşı davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; tespit edilen bedelin çok düşük olduğunu, taşınmazın arta kalan bölümünde yazılı gerekçelere göre değer azalışının az olduğunu, dava konusu taşınmaza 02.06.2015 tarihinde el atıldığından ecrimisil bedelinin bu tarihe göre hesaplanması gerektiğini, belirlenen bedelin çok az olduğunu ve aylık kiranın 15.000 TL olduğunun dikkate alınması gerektiğini, davanın tazminat davası olarak görülüp nispi vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
2. Davalı-karşı davacı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; taşınmaz için belirlenen bedelin çok yüksek olduğunu, aynı bölgede yapılan kamulaştırmalar nedeniyle tespit edilen bedellerin çok üzerinde bedel tespit edildiğini, kaldırma kararı esaslarına uygun rapor alınmadığını, ecrimisil bedelinin soyut ifadelerle belirlendiğini Yargıtay İçtihatlarına uygun emsal kira incelemesi yapılmadığını, ağaç bedellerinin maktuen hesaplanmasının hatalı olduğunu ileri sürmüştür.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile arsa niteliğindeki dava konusu taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak zeminine, üzerinde bulunan yapılara ve ağaçlara ise cins ve miktarlarına göre maktuen değer biçilerek kamulaştırma bedelinin, 14.12.2015 tarihi esas alınmak suretiyle ecrimisil bedelinin tespit edilmesinde bir isabetsizlik görülmediği; kısmi kamulaştırılma nedeniyle arta kalan 10812.62 m² yüzölçümlü 1762 parsel yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kaldırma kararı öncesi alınan bilirkişi raporunda % 3 oranında değer azalışı verildiği, kaldırma kararı sonrası yapılan keşif sonucu alınan bilirkişi kurulu raporunda ise sadece taşınmazın 330 m²lik Konya yoluna cephesini kaybettiği gerekçesi ile % 20 oranında değer azalışı olduğunun kabulü ile bedel belirlendiği, her iki raporda değer azalışı oranları arasında büyük çelişki oluştuğu ve kaldırma kararı sonrası hükme esas alınan bilirkişi raporundaki değer azalışına ilişkin gerekçenin tek başına yeterli olmayacağı, taşınmazın kalan bölümünün Konya yoluna ilk parsel konumunda oluşu, Konya yoluna direk açılan tali yola cephesinin bulunması, yüzölçümü ve geometrik şekli dikkate alındığında değer azalışı oranının %10'u geçemeyeceği dikkate alınarak belirtilen hususta bilirkişi kurulundan ek rapor alındığı belirtilerek kısmi kamulaştırma sonucu taşınmazın arta kalan bölümde değer azalışı oranı % 10 alınmak suretiyle bedelinin 216.252,40 TL, toplam kamulaştırma bedelinin ise 4.746.178,40 TL bedel üzerinden davanın kabulü gerektiği; Bölge Adliye Mahkemesi kaldırma kararı öncesinde tespit edilen ve ilk kararla birlikte ödenmesine karar verilen bedele ilk karar tarihine kadar faiz işletilmesine karar verilmesi gerektiği; kamulaştırmasız el atma tazminat davasının açılmasına davalı-karşı davacı idarenin sebebiyet verdiği, tespit edilen bedelin ıslah edilmediği de dikkate alındığında maktu vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiği anlaşıldığından İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak esas hakkında yeninden hüküm kurulmuştur.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı-karşı davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesini tekrar ederek kararın bozulmasını ve kamu alacalarına uygulanacak en yüksek faiz oranının uygulanmasını, iki ayrı dava açtıklarını ayrı ayrı vekâlet ücretine hükmedilmesini, faizin kamulaştırmasız el atma tazminat tarihine göre belirlenmesini talep etmiştir.
2. Davalı-karşı davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesini tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili ve ecrimisil ile dava konusu taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespitine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası, 11 inci maddesinin birinci ve ikinci fıkraları.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Arsa niteliğindeki taşınmazın zeminine 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsallerin üstün ve eksik yönleri belirlenip kıyaslaması yapılarak değer biçilmesinde, aynı bölgeden Dairemize intikal eden ve denetimden geçen dosyalar dikkate alındığında bir isabetsizlik görülmediği gibi, taşınmaz üzerindeki yapılara ve ağaçlara ise yaş, cinslerine göre maktuen değer biçilmesi yerindedir.
3. 01.08.2023 tarihli ve 32266 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı kararı ile 04.11.1983 tarihli ve 2942 sayılı Kanun’un 24.04.2001 tarihli ve 4650 sayılı Kanun’un 5 inci maddesiyle değiştirilen 10 uncu maddesine 11.04.2013 tarihli 6459 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesiyle eklenen dokuzuncu fıkrası iptal edilmiştir. Dava 01.08.2023 tarihinden önce açılmıştır. Anayasa’nın 153 üncü maddesinin beşinci fıkrasında yer alan; “İptal kararları geriye yürümez.” hükmü ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun; “Her davada açıldığı tarihte tespit edilen vaziyet hükme ittihaz olunması iktiza eylemesine…” gerekçesini içeren 28.11.1956 tarihli ve 15/15 sayılı kararı ile; “Her dava açıldığı tarihteki fiili ve hukukî duruma göre karara bağlanır.” genel hukukî prensibini hâvi Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.05.2017 tarihli ve 2017/3-990 Esas, 2017/954 Karar sayılı kararları nazara alındığında fark kamulaştırma bedeline 2942 sayılı Kanun’un 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası gereğince davanın açıldığı tarihten 4 ay sonrasından başlamak üzere yasal faiz uygulanması yerindedir.
4. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı-karşı davacı idare vekilinin tüm; davacı-karşı davalı vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
5. Bölge Adliye Mahkemesince İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulduğundan Bölge Adliye Mahkemesi karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği davacı-karşı davalı şirket lehine 9200,00 TL maktu vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekirken İlk Derece Mahkemesi karar tarihindeki tarife üzerinden vekâlet ücreti takdiri bozmayı gerektirir.
Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca kararın düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
A. Taraf Vekillerinin Ecrimisil Bedeline İlişkin Temyizi Yönünden;
Davalı idare vekilinin temyiz dilekçesinin miktar yönünden REDDİNE,
B.Taraf Vekillerinin Ecrimisil Bedeli Dışındaki Taleplerine İlişkin Temyizleri Yönünden;
1.Davalı-karşı davacı idare vekilinin tüm, davacı-karşı davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,
2. Davacı-karşı davalı vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının; (8) numaralı bendinde bulunan "4.080,00" sayısının çıkartılmasına yerine “9.200,00” sayısının yazılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Davacı-karşı davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, 21.09.2023 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince belirlenen 17.100,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davalı idareden alınarak davacıya ödenmesine, davalı-karşı davacı idare harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, davacı-karşı davalıdan peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
09.01.2024 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
K A R Ş I O Y
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.01.2004 tarihli ve 2004/10-44 Esas, 2004/19 Karar sayılı kararı ile müstakar kararlarında da açıkça ifade edildiği üzere Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının kesin hüküm halini almamış derdest davalar yönünden uygulanmaları gerekir. Zira Anayasa Mahkemesinin iptal kararları usulî kazanılmış hakkın ve aleyhe bozma yasağının istisnasını teşkil ederler.
Bu nedenle somut olayda; davalı tarafın Anayasanın 46 ncı maddesinin son fıkrası uyarınca kamu alacaklarına uygulanacak en yüksek faizin uygulanmasına yönelik Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 26 ncı maddesinin birinci fıkrası kapsamında değerlendirilecek bir temyiz talebinin (davacı-karşı davalı vekilinin 05.04.2023 tarihli temyiz dilekçesindeki; “kamu alacaklarına uygulanacak en yüksek faizin uygulanmasına” ilişkin talebi) de dosya münderecatında bulunması karşısında, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası hükmünün iptali yönünde Anayasa Mahkemesi tarafından verilen ve 01.08.2023 tarihli ve 32266 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 04.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı iptal kararı doğrultusunda karar verilmeli ve “dava tarihinden itibaren mahkeme karar tarihine kadar Anayasa’nın 46 ncı maddesinin son fıkrası hükmü nazara alınarak” faize hükmedilmesinin bahse konu kararın gereğinin ifası amacına daha uygun olacağı kanaatindeyim.
Hâl böyle iken, eldeki derdest davada Anayasa Mahkemesi iptal kararının uygulanmadığı Sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum. 09.01.2024