"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı idare vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; dava konusu ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi, 44749 ada 1 parsel sayılı taşınmaza davalı idarece fiili el atma olgusu gerçekleşecek şekilde kamulaştırmasız el atıldığını, taşınmazın bedelinin davalı idareden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın imar planında “Özel Spor Alanı" olarak ayrıldığını, ... Büyükşehir Belediyesi Meclisinin 16.03.2012 tarihli, 435 sayılı kararında "imar planlarının yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 5 yıl içinde kamulaştırılmayan ve imar planlarında yer alan sosyal tesis, ağaçlandırma alanları, rekreasyon alanları, spor alanları vb. donatı alanlarının maliklerince özel amaçla kullanılabileceği" ifadesinin yer aldığı, iş bu halde müvekkil idarenin herhangi bir el atmasının söz konusu olmadığını, kamu ortaklık payı olarak adlandırılan alanların, 3194 sayılı İmar Kanunu'nun (3194 sayılı Kanun) 18 inci maddesi Uyarınca Yapılacak Arazi ve Arsa Düzenlemesi İle İlgili Esaslar Hakkındaki Yönetmeliğin 12 nci maddesi uyarınca oluşturulduğunu, plan yapılırken imar yönetmeliği gereği herhangi bir kurum talebi aranmaksızın zorunlu olan bu alanın aynı amaçla maliklerince kullanılmasının mümkün olduğunu, ilgili yatırımcı kuruluştan izin ve ilçe belediyesinden ruhsat alınarak planda belirtilen yapılaşma koşullarında spor alanlarında (futbol, basketbol, voleybol, tenis, yüzme havuzu, atletizm, buz pateni) faaliyetlerin yapılmasına olanak sağlayan açık ve kapalı tesisler ile sportif eğitim ve dinlenme tesislerinin yapılabileceğini, bu amaçlarla maliklerince tasarrufta bulunulabileceğini, dava konusu taşınmaza ait tapu kaydının beyanlar hanesine 04.08.1983 tarihli ve 2818 sayılı yevmiye ile konulan “TEK Genel Müdürlüğünce kamulaştırılacaktır” şerhinin ve 07.09.1987 tarihli ve 4236 sayılı yevmiye ile konulmuş “TEK Genel Müdürlüğünce 2942 Sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 7 nci maddesi gereğince kamulaştırılacaktır” şerhlerinin bulunduğu görüldüğünden davanın TEK Genel Müdürlüğüne yönlendirilmesi gerektiği talebinde bulunulduğu, Danıştay 6. Dairesinin 2015/2884 Esas, 2016/1449 Sayılı karannda “...Kamu Ortaklık Payı olarak oluşturulan taşınmaz için belediyenin imar Kanunu gereğince görevini yerine getirmiş olduğu, zira davacının imar haklarının verildiği, uyuşmazlığa konu kamu ortaklık payından oluşan taşınmaza, düzenlemeye giren diğer taşınmaz malikleri ile birlikte eşit koşullarda olduğu ve davacının imar haklarının düzenlendiği anılan parselasyon işlemine karşı dava açmadığı göz önüne alındığında, kamu menfaatlerinin gerekliliği ile kişi yaran arasındaki adil dengeyi bozan ölçüsüz bir yükün davacıya yükletildiğinden söz edilemeyeceğinden ve bu nedenle tazminat verilmesi şartlan oluşmadığından, davanın kabulüne karar veren Mahkeme karannda hukuki isabet görülmemiştir” denilerek hükmün bozulmasına karar verildiğinin görüldüğünü, yine imar planında özel Spor Alanı kullanımında olan bir parselle ilgili olarak ... 4. İdare Mahkemesinin 2015/152 Esas, 2015/1173 Karar sayılı ilamında “davacının hissedar olduğu taşınmaza özel mülkiyete konu olacak şekilde kullanım amacı getirildiğinden, idare açısından kamulaştırma külfetinin doğmadığı ve davacının mülkiyet hakkının hukuka aykın bir şekilde belirsiz bir süre ile kısıtlandığından bahsedilmeyeceğinden, zarann tazmini istemiyle açılan davanın reddi gerektiği sonucuna varıldığı” denilerek davanın reddine karar verildiği ve kararın Danıştay 6. Dairesince onanarak kesinleştiği, ayrıca, 1 Sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin Altıncı Bölümünde yer alan Gençlik ve Spor Bakanlığı Spor Hizmetleri Genel Müdürlüğünün görev ve yetkilerini açıklayan 189 uncu maddesinin (g) bendinde “her türlü spor tesisi ve eğitim merkezlerinin kurulması, işletilmesi ve ad verilmesi ile ilgili iş ve işlemleri yürütmek” denildiğini, bu nedenle davanın belediye yönünden husumet yokluğu nedeniyle reddinin talep edildiğini, açıklanan ve resen dikkate alınacak nedenlerle, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kısmen kabulüne taşınmaz bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine, bedeline hükmedilen taşınmazın tapusunun iptali ve davalı idare adına tesciline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; taşınmazın imar planında spor alanında iken revizyon imar planında özel spor alanı kullanımına ayrıldığını ancak plan revizyonunun İdare Mahkemesince iptal edildiğini, dava konusu taşınmaza fiilen el atılmadığını, husumetin Gençlik ve Spor Bakanlığı Spor Hizmetleri Genel Müdürlüğüne yöneltilmesi gerektiğini ileri sürülmüştür.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazın 1999 onaylı imar planında spor alanı olarak ayrıldığı, 2012 onay tarihli revizyon imar planı ile özel spor alanı olarak olarak ayrıldığı, bilahare 2017 tarihinde onaylanan imar planı ile Bölge Parkı ve Spor Alanına dönüştürüldüğü, ancak revizyon imar planına ilişkin kararın ... 9. İdare Mahkemesinin 2011/3459-2018/1447 sayılı kararı ile iptaline karar verildiği, dava konusu taşınmazın keşif tarihi itibariyle parsel üzerinde davalı idare tarafından yapılan fiili bir el atmanın olmadığı üzerinden enerji nakil hatlarının geçtiğianlaşılmış olup davalı idare tarafından fiilen el atılmamış ise de taşınmazın 2017 onay tarihli revizyon imar planı ile bölge parkı ve özel spor alanı olarak ayrılmasına ilişkin kararın İdare Mahkemesinin kararı ile iptal edildiği, bu durumda 1999 onay tarihli uygulama imar planına geri dönülmüş olduğu ve bu plana göre taşınmazın spor alanında kaldığı, mahallinde yapılan keşif sonucu alınan bilirkişi raporuna göre dava konusu taşınmaza fiilen el atılmamış ise de; Anayasa Mahkemesinin 05.04.2019 tarihinde Resmî Gazete'de yayımlanan 20.12.2018 tarihli 2016/181 Esas, 2018/111 Karar sayılı ilamı ile Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 16.05.1956 tarihli ve 1/6 sayılı kararı ile Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 15.12.2010 tarihli ve 2010/5-662/651 sayılı kararı da gözetildiğinde, uzun yıllar programa alınmayan imar planının hayata geçirilmemesi nedeniyle kamulaştırma ya da takas cihetine gitmeyen davalı idarece, pasif ve suskun kalınmak ve işlem tesis edilmemek suretiyle taşınmaza müdahale edildiği; bu haliyle idarenin, mülkiyet hakkının özüne dokunan ve onu ortadan kaldıran bu eylemi ile kamulaştırmasız el koyma olgusunun gerçekleştiğinin kabulü ile arsa niteliğindeki taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak bedel tespit edilmesinde ve bedelin davalı idareden tahsiline karar verilmesinde, mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşıldığından davalı idarenin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; davanın reddedilen kısmı yönünden lehlerine vekâlet ücreti hükmedilmediğini, idari yargının görevli olduğunu, dava konusu alanda enerji nakil hatlarından kaynaklanan fiili el atmanın sorumluluğunun TEİAŞ'a ait olup kendilerine husumet yönetilemeyeceğini, dava konusu taşınmaza fiilen el atılmadığı gibi taşınmaza yönelik imar planlarının iptal edildiğini ve taşınmazın plansız alanda kaldığından artık imar planında belirlenen kullanımından dolayı kamulaştırmayı gerektirir bir kısıtlılığın söz konusu olmadığını ve tazminat verilmesi koşullarının oluşmadığından davanın reddi gerektiğini ileri sürerek temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ve bedelinin idareden tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanun’un (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlâk muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”
3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usûlü dairesinde istimlâk muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.
4. 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun( 2942 sayılı Kanun) Ek Madde-1 inci maddesi ile 26.11.2022 tarihli ve 32025 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 7421 sayılı Kanun'un 2 nci maddesi ile Ek Madde-1 inci maddesinin birinci fıkrasına eklenen cümlesi
5. 2942 sayılı Kamulaştırma Kanun'nun (2942 sayılı Kanun) 11 inci maddesi
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Arsa niteliğindeki dava konusu taşınmaza 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsalin üstün ve eksik yönleri belirlenip kıyaslaması yapılarak değer biçilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
3. Dosya kapsamında yer alan fen bilirkişi raporunda, keşif tarihi itibarıyla dava konusu taşınmaza imar planında ayrılma amacına uygun fiilen el atılmadığı anlaşılmakla birlikte, 1999 onay tarihli 1/1000 ölçekli imar planı kapsamında "Spor Alanı" kullanımında iken, 2012 yılında yapılan imar planı değişikliği ile taşınmazın imar planında kullanım amacının ''Özel Spor Alanı'' olarak değiştirildiği, 2017 onay tarihli revizyon imar planı ile'' Bölge Parkı ve Özel Spor Alanı'' olarak ayrılmasına ilişkin kararın İdare Mahkemesinin kararı ile iptal edildiği ve dava konusu taşınmazın en son imar planda ''Özel Spor Alanı'' kullanımda kaldığı dikkate alındığında sorumluluğun davalı idarede bulunduğunun kabulü ile taşınmaz bedelinin davalı idareden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
4. Davalı idare tarafından davanın reddedilen kısmı yönünden lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi hususunda istinaf yoluna başvurulmadığından bu hususa ilişkin yaptığı temyiz itirazı 6100 sayılı Kanun'nun 369 uncu maddesinde belirtilen kanunun açık hükmüne aykırılık hali olarak da değerlendirilemeyeceğinden bu husus bozma nedeni yapılmamıştır.
5. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı idare vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmediğinden usul ve kanuna uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davalı idareden peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
25.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.