Logo

5. Hukuk Dairesi2023/4994 E. 2023/11845 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro yenileme çalışmaları sonucu tapu kaydındaki yüzölçümün azalması nedeniyle Hazine'ye karşı açılan tazminat davasının kabul edilip edilmeyeceğine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Kadastro yenileme çalışmaları sonucu yüzölçümündeki azalmanın ilk tesis kadastrosundaki ölçüm hatalarından kaynaklanması ve tapu kaydının iptali değil düzeltilmesi niteliğinde olması nedeniyle oluşan zararın 4721 sayılı TMK’nın 1007. maddesi kapsamında Hazine'nin sorumluluğunu gerektirdiği gözetilerek yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/612 Esas, 2023/212 Karar

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2018/127 Esas, 2021/142 Karar

Taraflar arasındaki 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun(3402 sayılı Kanun) 22/A maddesi gereği tapu kaydındaki yüzölçümün mahkeme kararı ile azalması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Ankara ili,... ilçesi,... Mahallesi 103 ada 15 parsel sayılı taşınmazın 1/2 hisseyle maliki olduğunu, taşınmazın 1950 li yıllarda yapılan kadastro uygulamasıyla 57.700,00 m² yüzölçümüyle tapuya tescil edildiğini, ... Tapu Müdürlüğünün 19.10.2009 tarihli ve 9389 yev. no. ile müvekkili tarafından sicile güvenle satın alındığını, müvekkilinin malik olduğu taşınmaz için, 3402 sayılı Kanun'un 22-A maddesi uyarınca bölgede kadastro yenileme çalışmaları başlatıldığını, 22/A uygulaması adı verilen bu çalışmalar sonucunda dava konusu ... Mahallesi eski 48 parsel sayılı taşınmazın yeni 103 ada 15 parsel numarasıyla, 39.074,66 m² yeni yüzölçümüyle tespit ve ilan edildiğini, taşınmazın yüzölçümünün toplamda 18.625,34 m², müvekkilinin hissesi itibariyle 9.312,67 m² azaldığını, yapılan kadastro uygulamasına süresinde itiraz edildiğini, ... Kadastro Mahkemesinin 2014/23 Esas, 2016/20 Kararı sayılı kararı ile davanın reddedilerek 22/A çalışması sonucu yenileme tespitinde olduğu gibi 39.074,66 m² yüzölçümüyle tapuya kayıt ve tesciline karar verildiğini, kararın gerekçesinde taşınmazın yüzölçümündeki sayısal azalmanın ilk tesis kadastrosundaki ölçü tekniği ve yetersizliklerinden kaynaklandığını, tersimat hatası yapıldığının ifade edildiğini, kararın 03.05.2017 tarihinde kesinleştiğini, azalan yüzölçümü nedeniyle 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereği ... Kadastro Mahkemesi 2014/23 Esas, 2016/20 Kararı sayılı dosyanın kesinleştiği 03.05.2017 tarihi itibarıyla oluşan zararın tespiti ilebu tarihten itibaren işleyecek yasal faiziyle davalı Hazineden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu olayda davacının herhangi bir hak kaybının bulunmadığını, taşınmazın ilk tesis kadastrosu ile 22/A kapsamında gerçekleştirilen çalışmalar sonucunda belirlenen parsel alanı arasındaki farkın parselin sınırlarının değiştirilmesinden değil ilk tesis kadastrosu sırasındaki ölçü tekniği ve teknolojisi ile alan hesaplama yönteminin yetersiz olmasından kaynaklandığını, yenileme çalışmaları sonucunda parselin yüz ölçümünde değişme meydana gelmiş olmasının tek başına tazminat nedeni olamayacağını, parselin zeminde mevcut bulunan sınırların kadastro tapulama evrakları ve bilirkişi beyanlarına göre değişmediğinin belirlenen çekişmesiz sabit sınır ile teknik belgelerden oluşturulan geçerli sınır niteliğinde olduğunun tespit edildiğini, bu sınırların korunarak günümüz ölçü tekniklerine ve mevzuata uygun ölçüm teknikleriyle yeniden hesaplama yapılarak parselin yüz ölçümünün 39.074,66 m² olarak bulunduğunu, taşınmazın ilk tesis kadastrosu sonucundaki sınırlarına riayet edilerek fiili durumuN tamamen korunduğunu, bu nedenlerle usul ve esasa aykırı olan davanın reddine karar verilmesinin talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne ve tespit edilen bedelin yasal faizi ile birlikte davalı ... Hazinesinden tahsiline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; uygulama kadastrosundan kaynaklı Hazineden tazminat istenemeyeceğini, taşınmazın zemindeki sınırlarında değişiklik olmadığını, davacının davasını sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca satın aldığı kişilere yöneltmesi gerektiğini, kararın usul ve esastan isabetli olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile 1951 yılında yapılan kadastro çalışmalarında tespit ve tescile tabi tutulan taşınmazın, sonradan yüzölçümünün 3402 sayılı Kanun’un 22/2-a maddesi uyarınca yapılan uygulama ile azalması nedeniyle oluşan zararın 4721 sayılı Kanun'nun 1007 nci maddesi uyarınca tazmin gerektiğinin kabulü ile arazi niteliğindeki dava konusu taşınmaza net geliri esas alınarak ve objektif değer artışı uygulanmak suretiyle tespit edilen bedelin ile davalı Hazinden tahsiline ilişkin mahkemece verilen karar usul ve kanuna uygun olup delillerin takdirinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşıldığından, davalı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz itirazında bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı Hazine vekil temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri

2. 4721 sayılı Kanun’un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

“Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.”

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dosya içindeki bilgi ve belgelerden; dava konusutaşınmazın evveliyatında 1951 yılında yapılan tapulama çalışmaları sırasında 57.700 metrekare alanlı olarak dava dışı Niyazi Demirhan adına tapuya tescil edildiği, 19.10.2009 tarihinde 1/2 payını üzerinde kısıtlayıcı herhangi bir şerh olmaksızın satış yoluyla davacıya geçtiği, 10.10.2014 tarihinde yapılan 3402 sayılı Kanun'un 22 nci maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uygulamasıyla kadastrosu sırasında 39.074,66 m² yüzölçümüyle 103 ada 15 parsel numarasını aldığı, uygulama kadastrosunun 29.05.2014-27.06.2014 tarihleri arasında ilan edildiği, davacının askı ilan süresi içinde açtığı davanın ... Kadastro Mahkemesinin 2014/23 Esas, 2016/20 Karar sayılı ilamıyla, tesis kadastrosu sırasında zemindeki kullanım durumuna aykırı hatalı pafta tersimatı yapıldığı, uygulama kadastrosunun doğru olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, kanun yollarına başvurulmaksızın 03.05.2017 tarihinde kesinleştiği, davacının düzeltilmiş 39.074,66 m² yüzölçümü ile payını dava dışı Hamide Karabacak'a 13.05.2020 tarinde satış suretiyle devrettiği, dava konusu taşınmazın yüzölçümünde 18625,34 m² azalma meydana geldiği, mahkemece yapılan inceleme ve keşif sonrası düzenlenen fen bilirkişi raporunda; eski 48 parselin 3402 sayılı Kanun'un 22 inci maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uygulamasıyla oluşturulan sınırların zemindeki sınırlar ile uyumlu olduğu, parsel alanının hesaplanması sırasında ölçü ve hesaplama hatası yapıldığı,yapılan bu hatanın giderilerek yüzölçümünün düzeltildiğinin bildirildiği ve eldeki davanın 13.03.2018tarihinde 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açıldığı anlaşılmaktadır.

3. Arazi niteliğindeki dava konusu taşınmaza net geliri esas alınarak değer biçilmesinde ve dosya kapsamına göre dava konusu taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesi yerindedir.

4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı Hazine vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

28.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.