Logo

5. Hukuk Dairesi2023/5220 E. 2023/11891 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Sayısallaştırma çalışmaları sonucu taşınmazın yüzölçümünde meydana gelen azalma nedeniyle Hazine'den tazminat istenmesi.

Gerekçe ve Sonuç: Taşınmazın yüzölçümündeki azalmanın, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun Ek 1. maddesi uyarınca yapılan sayısallaştırma işleminden kaynaklandığı, bu nedenle oluşan zararın 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 1007. maddesi gereğince Hazine tarafından tazmin edilmesi gerektiği gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1848 Esas, 2023/273 Karar

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Polatlı 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/28 Esas, 2022/290 Karar

Taraflar arasındaki 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 sayılı Kanun) Ek 1 inci maddesi gereğince yapılan sayısallaştırma işlemi sonrası taşınmazın yüzölçümünde meydana gelen azalma nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın davalı ... yönünden husumet yokluğu nedeniyle reddine, Maliye Hazinesi yönünden kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu Ankara ili, Polatlı ilçesi, ... Mahallesi 103 ada 42 (eski 114) ve 159 ada 13 (eski 347) parsel sayılı taşınmazların taşınmazları satın aldıktan sonra 3402 sayılı Kanun’un 22/2.a maddesi uyarınca yapılan uygulama kadastrosu sonucu yüzölçümlerinin azaldığını, zararın oluştuğunu ileri sürerek uygulama kadastrosunun iptal edilip eski yüzölçümleriyle tapuya tescillerine aksi takdirde fazlaya ilişkin hakları saklı tutup her bir parsel yönünden 1.000,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı Hazineden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın hukuki ve fiili bir dayanağı olmadığını, dava şartlarının gerçekleşmediğini, davacının her türlü talep ve dava haklarının zamanaşımı ve hak düşürücü süreye uğradığını, devletin kadastro tahdit ve tespitinin hatalı veya eksik yapılmış olmasından sorumlu olmadığını, eski usul ve yöntemlere göre yapılan tespit ve çalışmaların o döneme ait koşullar ve teknoloji içerisinde değerlendirilmesi gerektiğini, dava konusu taşınmazın 1951 yılında ilk tapulama gördüğünü, o dönemdeki araç ve teknolojik koşullar çerçevesinde yapılan çalışmalar ile kadastro yenileme çalışmalarının bir olamayacağını, bu sebeplerle davanın reddine, yargılama gideri ve vekâlet ücretinin davacı tarafa bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın Tapu Müdürlüğü yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalı Hazine yönünden kabulü ile dava konusu taşınmazların sayısallaştırma çalışmaları sonucu eksilen toplam 9007,48 m²lik kısmının bedelinin davalı Hazineden tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; belirsiz alacak davası açılamayacağını, zamanaşımı süresi içinde dava açılmadığını, ıslah yapılmadığını, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesindeki koşulların oluşmadığını, Hazineden tazminat istenemeyeceğini, taşınmazın değerinin çok yüksek tespit edildiğini, kararın usul ve esastan isabetli olmadığını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile fen bilirkişi tarafından çekişmeli taşınmazlara ilişkin sayısallaştırma işlemlerinin doğru yapıldığı, taşınmazların yüzölçümlerindeki eksikliğin komşu parselde kalmadığı belirlenmiştir. Bu durumda 1954 yılında yapılan kadastro çalışmalarında tespit ve tescile tabi tutulan taşınmazın, sonradan yüzölçümünün 3402 sayılı Kanun’un Ek-1 inci maddesi uyarınca yapılan sayısallaştırma işlemiyle azalması nedeniyle oluşan zararın da kadastro işlemlerinden kaynaklandığı, taşınmazların yüzölçümündeki eksilme sebebiyle oluşan zararın 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında tazmininin gerektiğini, dava konusu taşınmazların sulu tarım arazisi oldukları, mahalle merkezine ve Ankara il merkezine yakın bulunmaları karşısında 2021 yılına ilişkin resmi verilerek kullanılarak tarımsal gelir metoduyla tespit edilen tazminata hükmedilmesinde isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davalı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürüdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun'un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesi.

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dava konusu eski 114 parsel sayılı 92.800,00 m² yüzölçümündeki taşınmazın kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle tarla niteliği ile dava dışı gerçek kişi adına tespit ve tescil edildiği, daha sonra 11.07.2001 tarihinde satış yoluyla davacıya geçtiği, 2018 yılında 3402 sayılı Kanun’un Ek-1 inci maddesi uyarınca yapılan sayısallaştırma sırasında 86.609,71 m² yüzölçümüyle 103 ada 42 parsel numarasını aldığı, taşınmazın yüzölçümünde 6.190,29 m² azalma olduğu, eski 347 parsel sayılı 300.900,00 m² yüzölçümündeki taşınmazın kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle tarla niteliği ile dava dışı gerçek kişi adına tespit ve tescil edildiği, daha sonra 20.09.2010 tarihinde satış yoluyla davacıya geçtiği, 2018 yılında 3402 sayılı Kanun’un Ek 1inci maddesi uyarınca yapılan sayısallaştırma sırasında 298.082,81 m² yüzölçümüyle 159 ada 13 parsel numarasını aldığı, taşınmazın yüzölçümünde 2.817,19 m² azalma olduğu, 114 ve 347 parsellere ilişkin resmi senetlerde ve kütüğün beyanlar hanesinde yüzölçümlerinin hatalı olduğuna ilişkin şerhin bulunmadığı, eldeki davanın 22.01.2021 tarihinde dava zamanaşımı süresi içerisinde açıldığı anlaşılmaktadır.

3. Arazi niteliğindeki dava konusu taşınmazlara gelir metodu esas alınarak değer biçilerek davacının yüzölçümü eksilmesi nedeniyle uğradığı zararın 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı Hazine vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

30.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.