"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/119 Esas, 2022/210 Karar (Birleştirilen ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/435 Esas sayılı dosyası)
KARAR : Kabul/Ret
Taraflar arasındaki tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 inci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin asıl dava ile ilk davada saklı tutulan bölümün bedelinin tahsili istemine ilişkin birleştirilen davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairemizce Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda, asıl davanın kabulüne, birleştirilen davanın ise reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilmiştir.
Davalı ... vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 17.10.2023 günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.
Duruşma günü davalı ... vekili Avukat ... ile davacılar vekili Avukat ... gelmişlerdir.
Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.
Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Davacılar vekili asıl dosyaya ilişkin dava dilekçesinde özetle; Kocaeli ili, ... ilçesi, ... köyü 1335 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/144 Esas, 2007/274 Karar sayılı kararı ile iptal edildiği ve Hazine adına tecil edildiğini, davacıların bu taşınmazı tapu siciline güvenerek satın aldıklarını, taşınmazın bedelsiz olarak ellerinden alındığını ve zarara uğradıklarını belirterek davacıların fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile belirlenecek tazminatın işleyecek faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
2. Davacılar vekili birleştirilen dosyaya ilişkin dava dilekçesinde özetle; ilk davada saklı tutulan bölümün işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili asıl dosyada cevap dilekçesinde özetle; zamanaşımı itirazları olduğunu, kesinleşmiş orman sınırları içerisinde kalan tapu kaydının iptal edilmesiyle davacı tarafın herhangi bir zarara uğramadığını beyan etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 04.11.2014 tarihli ve 2013/120 Esas, 2014/749 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne, belirlenen tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden alınarak davacılara hisseleri nispetinde ödenmesine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucunda; tapu kaydının iptaline ilişkin Mahkeme kararının kesinleşme tarihi itibarıyla taşınmazın niteliği tespit edilip arsa ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değeri belirlenmeli, arazi ise net gelir metoduna göre değer belirlenip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak verilen karar usul ve kanuna aykırı olduğundan ve ıslah harcı yatırılmadan, artırılan kısım yönünden de tazminata hükmedilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğundan bahisle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen İkinci Karar
... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 27.11.2018 tarihli ve 2016/384 Esas, 2018/71 Karar sayılı kararı ile asıl ve birleştirilen davaların kabulü ile belirlenen tazminatın işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
C. İkinci Bozma Kararı
1. ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda, bozma ilâmı öncesi Mahkemece, dava konusu taşınmaza m²si 81,34 TL’den her bir davacı için 328.071,61 TL değer biçen bilirkişi kurulu raporu esas alınarak hüküm kurulmuş, bu karar davalı ... vekilinin temyizi üzerine bozulmuştur. Bozmadan sonra alınan bilirkişi raporunda taşınmaz değerinin daha yüksek çıkması üzerine davacılar vekili artan kısım için birleştirilen davayı açmıştır. Bu durumda; Mahkemece, bozma öncesi hükme esas alınan raporda tespit edilen her bir davacı için 328.071,61 TL’nin davalı ... lehine usulî kazanılmış hak teşkil ettiği gözetilmeden, birleştirilen davanın kabulü ile bozma sonrası alınan ve dava konusu taşınmaza m²si 90,00 TL’den her bir davacı için 363.000,00 TL değer biçen bilirkişi kurulu raporu hükme esas alınarak fazla tazminata hükmedilmesi hatalı olduğundan kararın bozulmasına karar verilmiştir.
D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Son Karar
... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 13.10.2022 tarihli ve 2022/119 Esas, 2022/210 Karar sayılı kararı ile asıl davanın kabulüne, birleştirilen davanın ise reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; belirlenen bedelin düşük olduğunu, dava tarihi itibarıyla bedel belirlenmesi gerektiğini, davalı idare lehine vekâlet ücreti takdirinin hatalı olduğunu ileri sürerek kararı temyiz etmiştir.
2. Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; belirlenen bedelin yüksek olduğunu, emsal karşılaştırılmasının hatalı olduğunu, harcın eksik yatırıldığını, faiz başlangıç tarihinin hatalı olduğunu ileri sürerek kararı temyiz etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık 4721 sayılı Kanun’un 1007 inci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) Geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun’un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.”
3 . Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
5. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
6. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 146 ncı maddesi. (eski 125 inci md.)
3. Değerlendirme
1. Mahkemelerin nihaî kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un Geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dosyanın incelenmesinden, Kocaeli ili, ... ilçesi, ... köyü 1335 parsel sayılı, 12.100 m² yüzölçümlü, tarla vasıflı taşınmazın toprak dağıtımı sebebiyle 14.09.1968 tarihinde davacıların miras bırakanı ... adına tescil edildiği, ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/144 Esas, 2007/274 Karar sayılı dosyasında Hazine tarafından karşı dava olarak açılan tapu iptal ve tescil davası sonucunda taşınmazın tapu kaydının iptali ile orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verildiği, kararın temyiz incelemesinden geçerek 02.06.2008 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın 25.02.2013 tarihinde, birleştirilen davanın 20.10.2017 tarihinde 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açıldığı anlaşılmaktadır.
3. Hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda belirtilen özelliklerine ve dosya kapsamına göre arsa niteliğindeki taşınmaza alınan bilirkişi raporu uyarınca değer biçilmesinde ve dava konusu taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesi yerindedir.
4. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakta olup taraf vekillerinin ise aşağıdaki paragraflar kapsamı dışındaki temyiz itirazları kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
5. Dava konusu taşınmaza değerlendirme tarihi itibarıyla değer biçildiği gözetildiğinde hükmedilen bedele dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi yerine yazılı şekilde faize hükmedilmesi hatalıdır.
6. Kabule göre de; karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 13 ncü maddesinin dördüncü fıkrasında belirtilen; “maddi tazminat istemli davaların tamamının reddi durumunda avukatlık ücreti, bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre hükmolunur.” hükmü gözetilmeden birleştirilen dosyada davacı taraf aleyhine fazla vekâlet ücreti takdiri bozmayı gerektirir.
Ne var ki bu hataların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca Mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının reddine,
2. ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 13.10.2022 tarihli ve 2022/119 Esas, 2022/210 Karar sayılı kararının;
a) Asıl dosyaya ilişkin bölümün 1 numaralı bendinden “02/06/2008” tarihinin çıkartılmasına, yerine “25.02.2013” tarihinin yazılmasına,
b) Birleştirilen dosyaya ilişkin bölümün 4 numaralı bendinden "16.717,78-TL nisbi" ibaresinin çıkartılmasına, yerine “9.200.00 TL maktu” ibaresinin yazılması” suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Taraflar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden 21.09.2023 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 17.100,00 TL vekâlet ücretinin davalı Hazineden alınarak davacılara 17.100,00 TL vekâlet ücretinin de davacılardan alınarak davalı Hazineye verilmesine,
Davacılardan peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde iadesine,
17.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.