"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1936 Esas, 2022/1931 Karar
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Küçükçekmece 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/81 Esas, 2021/441 Karar
Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin asıl ve birleştirilen davalarda yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleştirilen davaların kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı idare vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı idare vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;
Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.
Birleştirilen dava yönünden ödenmesine karar verilen tazminat bedelinin Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibarıyla kesinlik sınırı olan 107.090,00 TL'nin altında kaldığı anlaşılmakla, birleştirilen dosya davacılarına ödenmesine karar verilen tazminat bedeli yönünden davalı idare vekillerinin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Asıl dava yönünden ödenmesine karar verilen kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat bedeli yönünden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan davalı idare vekilinin temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Asıl ve birleştirilen davacı vekili dava dilekçelerinde özetle; İstanbul ili, Küçükçekmece ilçesi, İkitelli Mahallesi 4029 parsel sayılı taşınmaza kamulaştırma yapılmaksızın yol yapılmak suretiyle fiilen el atıldığını belirterek kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin davalı idareden tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; kamulaştırma sebebiyle mülkiyet idareye intikal ettiğinden davacının artık malik sıfatının kalmadığını, davanın süresi içinde açılmadığını, müvekkili idarenin dava konusu yere kamulaştırmasız el atmadığını, dava konusu taşınmazın usulüne uygun olarak kamulaştırıldığını, kamulaştırma bedelinin bankaya yatırıldığını, davanın hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığını, dava konusu taşınmazın arazi vasfında olduğunu, dava konusu yerin üzerinde fiilen tarım yapıldığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl ve birleştirilen davaların kabulüne ve fen bilirkişi krokisinde (D) harfi ile işaretli alanın dışında kalan 7.034,85 m² alanında kamulaştırmasız el atmadan kaynaklanan tazminatın davalı idareden alınıp davacılara dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine, krokide (A), (B) ve (C) harfleri ile gösterilen kısımların tapu kaydının asıl ve birleştirilen davacılar payı oranında iptali ile yol olarak terkinine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın husumet yokluğu nedeniyle reddinin gerektiğini, taşınmazın usulüne uygun şekilde davalı idare tarafından kamulaştırıldığını, taşınmaza müvekkili idare tarafından el atma olmadığını, dava konusu taşınmazın arsa olarak değerlendirilmesinin hatalı olduğunu ve bedelin fahiş belirlendiğini, bilirkişi raporunun eksik ve yetersiz düzenlendiğini ve rapora itirazların değerlendirilmediğini, emsal seçimi ve değerlendirmesinin hatalı yapıldığını, düzenleme ortaklık payı kesilmesi gerektiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kamulaştırmasız el atılan arsa niteliğindeki taşınmaza mahallinde yapılan keşif sonucu emsal karşılaştırması yapılarak değer biçen, usul ve kanuna uygun olarak düzenlenen bilirkişi raporuna göre el atma bedelinin davalı idareden tahsiline karar verilmesi doğru olduğu gibi, dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere göre dava konusu taşınmazın davalı idarenin yetki ve sorumluluk alanında kaldığı ve husumetin doğru yöneltildiği, taşınmazın bilirkişi raporunda belirlenen niteliğine göre bedelinin uygun olduğu, böylece mahkeme kararında usul ve esas yönünden hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, davalı idare vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Kanun’un (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) numaralı alt bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, temel olarak davacı tapu malikleri ile davalı idare arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ile bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”
3.Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.
4. 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun (2942 sayılı Kanun) 11 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Davacının maliki olduğu arsa niteliğindeki taşınmaza 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsal karşılaştırması yapılarak dava konusu taşınmazın diğer paydaşları tarafından açılan kamulaştırmasız el atma bedelinin tahsiline ilişkin davalarda belirlenen metrekare birim fiyatı ile uyumlu olarak (Yargıtay 5. Hukuk Dairesi, 19.01.2023 tarihli ve 2022/10916 Esas, 2023/521 Karar sayılı kararı) değer biçilmesinde ve fiilen yol ile refüj ve yeşil alan olarak el atılan kısımlarının bedelinin fiilen kullanan davalı idareden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
3.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukukî nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre, davalı idare vekilinin aşağıdaki paragraf kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
4. Dava konusu taşınmazın tapu kaydında yer alan haciz şerhinin hükmedilen bedele yansıtılması gerektiğinin düşünülmemesi bozmayı gerektirir.
Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca kararın düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
A. Davalı İdare Vekilinin Birleştirilen Davaya İlişkin Temyizi Yönünden
Davalı idare vekilinin temyiz dilekçesinin miktar yönünden REDDİNE,
B. Davalı İdare Vekilinin Asıl Davaya İlişkin Temyizi Yönünden
1. Davalı idare vekilinin diğer temyiz itirazlarının REDDİNE,
2. Davalı idare vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
3. İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının; (A) bendinin (1) numaralı alt bendinde yer alan “verilmesine” kelimesinden sonra gelmek üzere “dava konusu taşınmazın tapu kaydında davacılar hissesi üzerinde yer alan hacizlerin hükmedilen bedele yansıtılmasına,” cümlesi eklenmek suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 14.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.