"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/195 Esas, 2023/160 Karar
KARAR : Kısmen kabul
Taraflar arasındaki taşınmazın tapu kaydının mahkeme kararı ile iptalinden kaynaklanan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin asıl ve birleştirilen davalarda verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl ve birleştirilen davaların kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Asıl ve birleştirilen davalarda davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu Samsun ili, Tekkeköy ilçesi, ... Mahallesi 127 ada 44 parsel (eski ... köyü 850 parsel) sayılı taşınmazın orman olduğu gerekçesiyle tapu kaydının mahkeme kararı ile iptali nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımına uğradığını, davalı müvekkilinin kusursuz sorumluluğunun bulunmadığını, Hazinenin iptal işleminde illiyet bağının bulunmadığını, davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, husumet nedeniyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 14.04.2016 tarihli ve 2015/210 Esas, 2016/221 Karar sayılı kararı ile asıl ve birleştirilen davaların kabulüne karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin 14.04.2016 tarihli ve 2015/210 Esas, 2016/221 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 20.Hukuk Dairesince yapılan temyiz incelemesi sonucunda Mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.
3. Yargıtay (Kapatılan) 20.Hukuk Dairesinin kararına karşı davalı Hazine vekili karar düzeltme talebinde bulunmuştur.
4. Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucunda; davanın niteliğine göre tazminat miktarı belirlenirken, öncelikli konu, gayrimenkulün niteliğinin ve değerinin hesaplanması olup, arazi niteliğindeki taşınmazlarda, başka deyişle tarım alanlarında net gelir esas alınarak, arsa niteliğindeki taşınmazlar için ise emsal karşılaştırması yapılarak değer belirlenmelidir. Değerlendirme tarihi itibarıyla taşınmazların niteliği arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir. Mahkemece hükme dayanak yapılan bilirkişi raporunda değerlendirme tarihi doğru şekilde tapunun iptal edilerek tescil işlemlerinin yapıldığı tarih olarak alınmış ve arsa niteliğinde olan taşınmaz için emsal satışlara göre değer belirlenmişse de, emsal olarak değerlendirilen 6 taşınmazdan sadece 6 No.lu taşınmaz olarak gösterilen Tekkeköy ilçesi 1939 sayılı taşınmaz emsal olarak kabul edilerek değerlendirmeye tabi tutulmuş, raporda 6550,35 m² yüzölçümlü Tekkeköy ilçesi 1939 sayılı taşınmazın 23.11.1993 tarihinde 18.575,50 TL'ye satıldığı, emsalin dava konusu taşınmaza göre 30 kat daha değerli olduğu belirtilmiştir. Dosya arasında yer alan satış akit tablosundan ise emsal taşınmazın raporda belirtildiği gibi 6550,35 m² değil 36550,35 m² yüzölçümlü olduğu görülmektedir. Mahkemece emsal taşınmazın raporda belirtilen tarihteki satışına ilişkin, satış akit tablosu getirtilmiş ise de bilirkişi raporu denetlenmemiş, komşu taşınmazlara 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesine dayanılarak açılmış tazminat davası olup olmadığının hukuk mahkemeleri yazı işleri müdürlüğünden sorulmak sureti ile tespiti yoluna gidilmemiştir. UYAP üzerinden yapılan kontrolde aynı ada 41, 42 ve 43 parsel sayılı taşınmazlara 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesine dayanılarak açılmış tazminat davalarının Daire incelemesinden geçtiği, eldeki dosya kapsamında mahkemece yapılan keşif ve yargılama esnasında ise bu taşınmazlar hakkında benzer nitelikteki dava dosyalarının nazara alınmadığı anlaşılmıştır. Bu hâli ile eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır. Bu durumda somut olayda davaya konu taşınmazın değerinin yöntemine uygun şekilde tespit edildiği söylenemez. Bu nedenle, mahkemece arsa niteliğinde bulunan dava konusu taşınmaza yönelik olarak, emsal satışların değerlendirme tarihindeki karşılıklarının fiyat artış endekslerinin uygulanması suretiyle tespiti, bundan sonra emsal ile dava konusu taşınmazın eksik ve üstün yönlerinin neler olduğu ve oranları açıklanmak, taşınmazdan düzenleme ortaklık payının düşülmesinin gerekip gerekmediği belirtilmek, taşınmaz üzerinde var ise muhdesatın bayındırlık resmi birim fiyatları esas alınarak yıpranma payı düşülmek suretiyle gerçek zararın belirlenmesi gerektiğinden, taraflara, dava konusu taşınmaz ile aynı bölgeden bulunamaması halinde yakın bölgelerden ve değerlendirme (18.03.2008) tarihinden önce ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer nitelikli ve yüzölçümlü satışları bildirmeleri için olanak tanınması, gerekli görülürse re'sen emsal getirtme yoluna gidilmesi ve bu emsallere göre değer biçilmesi için konunun uzmanı bilirkişilerden oluşturulacak bilirkişi kurulu vasıtasıyla keşif yapılarak, denetlemeye olanak veren bilimsel verileri içeren rapor alınması, emsal alınan taşınmazlara ilişkin resmi satış akit tablolarının Tapu Müdürlüğünden getirtilmesi, emsal taşınmazlar ile çekişmeli taşınmaza ait Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından belirlenen emlak vergisine esas olan m² değerleri, ilgili Belediye Başkanlığı Emlak Vergi Dairesinden istenmesi, tazminat istemine konu taşınmazlar ile emsal alınan taşınmaz/taşınmazların satış tarihleri ve 18.03.2008 tarihi itibarıyla imar düzenlemesi sonucu oluşmuş imar parselleri olup olmadıkları, imar parseli iseler düzenleme ortaklık payının düşülüp düşülmediğinin, düşülmüş ise oranının Belediye Başkanlığı İmar Ve Tapu Müdürlüklerinden sorulması, dava konusu taşınmazların, emsal taşınmazlara göre üstünlük oranı yönünden bilirkişi kurulu raporunun denetlenmesi, 18.03.2008 tarihi itibarıyla davacının gerçek zararının hesaplattırılması, taşınmaz üzerinde kurulu irtifak hakkı da dikkate alınarak tapu sahibinin gerçek zararının saptanması, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı şekilde hüküm kurulması yerinde değildir. Bu itibarla yukarıda açıklandığı gibi Mahkemece verilen karar usul ve kanuna aykırı olup, kararın yukarıda belirtilen nedenler ile bozulması gerekirken, yanılma sonucu yazılı şekilde onandığı anlaşıldığından, davalı vekilinin karar düzeltme itirazının kabulü ile Dairemizin önceki onama kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Birinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 04.07.2019 tarihli ve 2019/122 Esas, 2019/333 Karar sayılı kararı ile asıl ve birleştirilen davaların kısmen kabulüne karar verilmiştir.
C. İkinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin 04.07.2019 tarihli ve 2019/122 Esas, 2019/333 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde birleştirilen dava davacıları ve davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; asıl dava dosyası ile birleştirilen Samsun 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/237 Esas sayılı dava dosyası hakkında olumlu olumsuz hüküm kurulmaması, münavebeye esas alınan ürünlerin değerlendirme tarihi olan 2008 yılındaki dekara verimine, satış fiyatına ve ayrıntılı (tarla kirası, işletme faizi, idari giderler vs) üretim masraflarına ilişkin resmi verilerin Tarım ve Orman İlçe Müdürlüğünden getirtilip bilirkişi raporunun denetlenmemesi ve dava konusu taşınmazın tapu kaydında bulunan eski irtifak hakkı nedeniyle oluşacak değer düşüklüğü konusunda bilirkişi kurulundan ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmeyerek kararın bozulmasına karar verilmiştir.
D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Üçüncü Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl ve birleştirilen davaların kısmen kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde; davanın süresinde açılmadığını, dava konusu alacağın zamanaşımına uğradığını, davaya konu işlemin Orman Genel Müdürlüğü tarafından gerçekleştirildiğini, davanın pasif husumet yokluğundan reddi gerektiğini, tazminat miktarının fahiş olduğunu, ıslahla artırılan kısma ıslah tarihinden faiz işletilmesi gerektiğini, davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, bu hususun dava şartı olarak incelenmesi gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, temel olarak 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Mahukemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Muhakameleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
3. Değerlendirme
1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 26.9.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; tazminat istemine dayanak eski Balcalı köyü 850 parsel sayılı taşınmazın 49.960,00 m² yüzölçümü ile 1972 yılında davacılar murisi Kafiye Akan vd. adına tescil edildiğini, Orman Yönetimi tarafından açılan dava sonucu Tekkeköy Asliye Hukuk Mahkemesinin 1994/436 Esas, 2001/651 Karar sayılı ilamıyla tapu kaydının iptaline, orman niteliği ile Hazine adına tapuya tesciline karar verildiği, hükmün 18.03.2008 tarihinde kesinleştiği, eldeki davaların zamanaşımı süresi içinde açıldığı anlaşılmaktadır.
3. Hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda belirtilen özelliklerine ve dosya kapsamına göre dava konusu taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesi yerindedir.
4. Temyizen incelenen ve bozma ilamına uyularak verilen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı Hazine vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
22.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.