"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/220 Esas, 2022/179 Karar
KARAR : Kısmen kabul
Taraflar arasındaki uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesince Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı Hazine vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda; gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkiline ait ... Mahallesi 591 ada 194 parsel sayılı taşınmazdaki 4 nolu mesken cinsli bağımsız bölümün bilgisi ve rızası dışında sahte nüfus cüzdanı kullanılarak düzenlenen sahte vekaletnameyle ... tarafından 29.03.2006 tarihinde ... isimli kişiye, ondan da 20.06.2006 tarihinde ...'e satış yoluyla devredildiğini, açtıkları tapu iptali ve tescil davasının Gemlik Asliye Hukuk Mahkemesinin 30.12.2010 tarihli ve 2007/690 Esas, 2010/903 Karar sayılı kararıyla tapu malikinin iyiniyetli 3. kişi olduğu gerekçesiyle reddedilerek, 05.04.2011 tarihinde kesinleştiğini, Bursa 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2009/292 Esas, 2010/307 Karar sayılı kararıyla ... ve arkadaşlarının sahtecilik suçundan cezalandırıldıklarını, tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devletin sorumlu olduğunu ileri sürerek 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince fazlaya ilişkin haklarını saklı tutup, dava tarihindeki gerçek değeri olarak şimdilik 10.000TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte, aksi takdirde satış tarihindeki gerçek değeri olarak 63.500TL maddi tazminatın faiziyle birlikte, ayrıca Gemlik Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen tapu iptali ve tescil davası nedeniyle davalıya ödenen 8.966,54TL vekâlet ücreti, yapılan 380TL yargılama gideri ile 25.000TL manevi tazminata, yine Ağır Ceza Mahkemesinde, Gemlik Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen davalar sebebiyle hükmedilen 26.260TL akdi vekâlet ücretine hükmedilmesi istemiyle dava açmıştır. Davacı vekili 01.08.2013 tarihli ıslah dilekçesi ile dava tarihindeki gerçek değer olarak 68.952TL maddi tazminat isteminde bulunmuştur.
II. CEVAP
Davalı Hazine cevap dilekçesinde özetle; öncelikle davaya karşı husumet itirazlarının olduğunu, davanın Hazineye karşı açılamayacağını, Tapu Müdürlüğü aleyhine açılması gerektiğini ve davanın husumet nedeni ile reddine karar verilerek yargılama giderlerinin davacı üzerine bırakılmasını talep etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 26.12.2013 tarihli ve 2011/426 Esas, 2013/1250 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin 26.12.2013 tarihli ve 2011/426 Esas, 2013/1250 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucunda, davacının zararı, Gemlik Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/690 Esas, 2010/903 Karar sayılı kararının kesinleştiği 04.05.2011 tarihinde oluşmuş olup, mahkemece bu tarihin değerlendirme tarihi olarak esas alınması gerekirken satış (20.06.2006) tarihinin esas alınarak yazılı şekilde hüküm kurulması, davacıya ait tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi, manevi tazminatın koşullarını düzenleyen 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 58 inci (mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 49 uncu ) maddesi uyarınca eşya zararı niteliğinde olması ve eşya zararının da kişinin sosyal, fiziki ve kişilik değerlerine saldırı oluşturacak bir eylem olmaması nedeniyle manevi tazminat talebinin, koşulları oluşmadığından reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulduğundan kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar İkinci karar
Mahkemenin 20.09.2017 tarihli ve 2017/40 Esas, 2017/426 Karar sayılı kararı ile takipsiz bırakılan davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
C. İkinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin 20.09.2017 tarihli ve 2017/40 Esas, 2017/426 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2.Dairemizce yapılan inleme sonucunda; davacı vekilinin 25.08.2016 tarihi ile 13.12.2017 tarihi arasında cezaevinde olduğu, bu nedenle 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine uygun duruşma günü tebliğ edilmediği gözetildiğinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 150 nci maddesindeki şartlar oluşmadığından, taraflara usulüne uygun davetiye çıkartılarak, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verildiği gerekçesi ile kararın bozulmasına karar verilmiştir.
D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Son Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Hazine temsilcisi temyiz dilekçesinde özetle; davaya konu taşınmazın bedelinin belirleme yönteminin hatalı olduğunu, emsalin uygun emsal olmadığını, hükmedilen tazminat bedelinin çok yüksek olduğunu ileri sürerek kararı temyiz etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık 4721 sayılı Kanun’un 1007 inci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
3. Değerlendirme
1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 26.9.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen ve bozma ilamına uyularak verilen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Davalı Hazine temsilcisinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun kararının ONANMASINA,
Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
19.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.