"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/813 Esas, 2023/529 Karar
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Akçakoca Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/384 Esas, 2022/107 Karar ( Akçakoca A.H.M 2021/462 Esas, 2020/438 Esas, sayılı dosyalar)
Taraflar arasındaki tapu kaydının mahkeme kararı ile iptalinden kaynaklanan 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleştirilen davaların kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Asıl ve birleştirilen davalarda davacılar vekilleri dava dilekçelerinde özetle; Düzce ili, Akçakoca ilçesi, ... Mahallesi, 312 ada 5 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının, Akçakoca Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/30 Esas, 2013/223 Karar sayılı ilamı ile iptal edildiğini ve Hazine adına tecil edildiğini, yerel mahkeme kararının 21.03.2014 tarihinde kesinleştiğini, dava konusu taşınmazın 1957 tarihinde kesinleşen arazi kadastrosu sonucunda fındık bahçesi niteliği ile davacıların murisleri adına tespit gördüğünü, akabinde davacı müvekkillerine intikal ettiğini, taşınmazın bedelsiz olarak ellerinden alındığını ve zarara uğradıklarını belirterek davacıların fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile belirlenecek tazminatın işleyecek faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsiline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle davaların zamanaşımı, hak düşürücü süre ve husumet nedeniyle reddi gerektiğini, bu tür davaların 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi kapsamında değerlendirilirse 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12 nci maddesi ve diğer ilgili maddelerindeki mevcut düzenlemeler ile çelişeceğini, Devletin yasal dayanağı olsa dahi yapmış olduğu her işlem ile ilgili tazminat sorumluluğu altında bırakılacağını, davalı idarenin herhangi bir kusurunun olmadığını, ormanların zilyetlikle veya satış yoluyla iktisap edilmesi, toprak bitki örtüsü değişse bile özel mülkiyete konu olması mümkün olmadığını beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl ve birleştirilen davaların kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Asıl dava davacıları vekili istinaf dilekçesinde özetle; davaya konu taşınmazın gerçek değerine hükmedilmediğini, dava konusu taşınmazın kuzey cephesinden denize bitişik olduğunu, önü kapanmayan bir deniz ve doğa manzarasına sahip olduğunu, emsal alınan taşınmazın benzer özelliklere sahip olmadığını, dava konusu taşınmazın bulunduğu lokasyonun, ulaşım bakımından avantajlar içerdiğini, davaya konu taşınmazın emsal taşınmazdan bir çok yönden üstün vasıflara sahip olduğunu, davaya konu taşınmazın bulunduğu bölgede yer alan emlak m² birim fiyatlarının bilirkişi heyetince tespit edilen m² birim fiyatlarından daha yüksek olduğunu, mahkemece yapılan yargılama sonucunda davaya konu taşınmazın gerçek bedelinden daha düşük bir bedele hükmedilmesinin hatalı olduğunu, bunun sonucu olarak davacılarının mülklerinin gerçek değerini elde etme haklarının zedelendiğini beyan ederek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
2.Birleştirilen dava davacısı ... vekili istinaf dilekçesinde özetle; davaya konu taşınmazın m² değerinin mahkeme tarafından düşük tespit edildiğini, dava konusu taşınmazın kuzey cephesinden denize bitişik olduğunu, önü kapanmayan bir deniz ve doğa manzarasına sahip olduğunu, emsal alınan taşınmazın benzer özelliklere sahip olmadığını, dava konusu taşınmazın bulunduğu lokasyonun, ulaşım bakımından avantajlar içerdiğini, davaya konu taşınmazın emsal taşınmazdan bir çok yönden üstün vasıflara sahip olduğunu, emsal taşınmaza nazaran yüzde 10 oranından çok daha fazla değerli olduğundan bu oranın artırılması gerektiğini, davaya konu taşınmazın bulunduğu bölgede yer alan emlak m² birim fiyatlarının bilirkişi heyetince tespit edilen m² birim fiyatlarından daha yüksek olduğunu beyan ederek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
3.Birleştirilen dava davacıları ... ve arkadaşları vekili istinaf dilekçesinde özetle; davaya konu taşınmazın m² değerinin mahkeme tarafından düşük tespit edildiğini, dava konusu taşınmazın kuzey cephesinden denize bitişik olduğunu, önü kapanmayan bir deniz ve doğa manzarasına sahip olduğunu, emsal alınan taşınmazın benzer özelliklere sahip olmadığını, dava konusu taşınmazın bulunduğu lokasyonun, ulaşım bakımından avantajlar içerdiğini, davaya konu taşınmazın emsal taşınmazdan bir çok yönden üstün vasıflara sahip olduğunu, emsal taşınmaza nazaran yüzde 10 oranından çok daha fazla değerli olduğundan bu oranın artırılması gerektiğini, davaya konu taşınmazın bulunduğu bölgede yer alan emlak m² birim fiyatlarının bilirkişi heyetince tespit edilen m² birim fiyatlarından daha yüksek olduğunu beyan ederek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
4.Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; öncelikle davanın husumet, zamanaşımı ve hak düşürücü süre bakımlarından reddi gerekirken kabulünün hatalı olduğunu, tapu sicilinin tutulmasında sicil görevlisinin hukuka aykırı bir eylem veya işleminin olması, bu eylem veya işlem sonucunda bir zararın doğmuş olması, eylem veya işlem ile zarar arasında uygun illiyet bağının bulunması gerekli ve yeterli olduğunu, davaya konu taşınmazın, daha önceden ilan edilip ve kesinleşen Orman Kadastrosuna göre Orman niteliğinde olduğundan, özel mülkiyete konu olamayacağı veya zamanaşımı ile mülkiyetin kazanılamayacağının Anayasa hükmü olduğunu, bilirkişi raporlarına karşı itirazları karşılanmadan hatalı bilirkişi raporuna itibar edilen eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu, davacının zenginleşmesini sağlayacak şekilde tazminat miktarı belirlenmesinin hatalı olduğunu, kabul anlamına gelmemekle birlikte hükmedilen bedellere tapu iptali davasının kesinleşme tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verilmesinin hatalı olduğunu beyan ederek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile arsa niteliğindeki dava konusu taşınmaza emsal karşılaştırma yöntemine göre değer tespit edilmesi ve yapılan karşılaştırma tablosu sonucu m² birim fiyatının asıl dosyada 2020 yılı Kasım ayı için 292,86 TL, birleştirilen 2020/438 Esas, sayılı dosyada 2020 yılı Aralık ayı için 299,77 TL ve birleştirilen 2021/462 Esas sayılı dosyada 2021 yılı için 391,22 TL olarak tespit edilmesinde de isabetsizlik görülmediği, İlk Derece Mahkemesinin kararı hem maddi olay, hem de hukuka uygunluk yönünden incelenmiş olup, esası etkileyen bir usul hatası bulunmadığı, vakıa tespitlerinin tam ve doğru olarak yapıldığı, delillerin değerlendirilmesinde de usule aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, asıl ve birleştirilen dosyalardaki davacılar vekilleri ile davalı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Asıl dava davacıları vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararı temyiz etmiştir.
2.Birleştirilen dava davacısı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararı temyiz etmiştir.
3.Birleştirilen dava davacıları ... vd. vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararı temyiz etmiştir.
4.Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararı temyiz etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, ... olarak 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan ... duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
3. Değerlendirme
1. Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dava konusu Düzce ili, Akçakoca ilçesi, ... Mahallesi, 312 ada 5 parsel sayılı, 15.323,00 m² yüzölçümlü, fındık bahçesi vasıflı taşınmazın davacıların murislerinden intikal ettiği, Maliye Hazinesi tarafından açılan tapu iptal ve tescil davası sonucunda Akçakoca 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/30 Esas, 2013/223 Karar sayılı kararıyla taşınmazın tamamının tapusunun iptali ile orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verildiği, kararın Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin 30.01.2014 tarihli ve 2013/9978 Esas, 2014/1437Karar sayılı kararıyla onanarak 21.03.2014 tarihinde kesinleştiği, eldeki davaların 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açıldığı anlaşılmaktadır.
3. Tapu kaydı mahkeme kararı ile iptal edilen arsa niteliğindeki taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesinde ve taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmamasına, davacılardan peşin alınan temyiz harçlarının Hazineye irat kaydedilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
25.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.