"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2015/814 Esas, 2016/398 Karar
KARAR : Kabul
Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili davasında yapılan yargılama sonucunda Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı kayyımı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece 22.11.2022 tarihli ek kararla temyiz dilekçesinin miktardan reddine karar verilmiştir.
Ek karar davalı kayyım vekilince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
Dosya içeriğine göre Mahkemece dava miktarı dikkate alınarak temyiz dilekçesinin miktardan reddine karar verilmiş ise de 15.04.2022 tarihli ve 31810 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 24.02.2022 tarihli ve 2021/34 Esas, 2022/21 Karar sayılı kararı ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 341 inci maddesinin ikinci fıkrasının birinci cümlesinin “kamulaştırma bedelinin tespitine ilişkin davalar” yönünden Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verildiği gözetildiğinde; temyiz yoluna başvurulabilen kararları düzenleyen 6100 sayılı Kanun'un 362 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi için de aynı hususun uygulanması gerektiğinden temyiz incelemesine konu edilen kararın miktar itibarıyla kesinlik sınırına bakılmaksızın temyizinin olanaklı bulunduğu kabul edilmelidir.
Bu durumda, temyiz dilekçesinin miktardan reddine ilişkin Mahkemenin 22.11.2022 tarihli ek kararının hatalı olduğu anlaşılmakla, kaldırılmasına karar verilmesi gerekir.
Mahkeme kararı davalı kayyımı vekili tarafından temyiz edilmekle; ek kararın kaldırılmasına karar verildikten sonra, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle; Konya ili, Hadim ilçesi, ... Mahallesi 195 ada 96 parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespitini ve kamulaştırılan taşınmazın idareleri adına tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı tarafça davaya cevap verilmediği görülmüştür.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne, kamulaştırma bedelinin tespiti ile davalı tarafa ödenmesine, dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı idare adına tesciline karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kayyımı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı kayyımı vekili temyiz dilekçesinde özetle; taraf teşkili sağlanmadan karar verildiğini, davacı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, kayyım vekili yararına vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini ileri sürmüş ve ek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, temel olarak davacı idare ile tapu maliki arasındaki kamulaştırma bedelinin tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.
2. 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası ile 11 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Arazi niteliğindeki taşınmaza gelir metodu esas alınarak zeminine değer biçilmesinde ve tespit edilen bedelin bloke ettirilerek hükmün kesinleşmesi beklenmeden davalı tarafa ödenmesine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
3. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı kayyımı vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
4. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 12055/17 numaralı başvuru sonucu verilen 23.10.2018 tarihli kararı ve Anayasa Mahkemesinin 2016/9364 başvuru numaralı 01.06.2019 tarihli ve 30791 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan kararı da göz önüne alındığında davanın niteliği gereği davacı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi ve davalı kayyımı kendisini vekil ile temsil ettirdiği hâlde, lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesi bozmayı gerektirir.
Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden Mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.
V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Mahkemece verilen 22.11.2022 tarihli ek kararın ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. Davalı kayyımı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,
3. Davalı kayyımı vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile Mahkeme kararının hüküm fıkrasının 8 numaralı bendinin hükümden çıkartılmasına, yerine "Davalı kayyımı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 1.800,00 TL maktu vekâlet ücretinin davacı idareden alınarak davalı kayyıma verilmesine," cümlesinin yazılmasına, hükmün böylece DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Davalı kayyımından peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
10.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.