Logo

5. Hukuk Dairesi2023/60 E. 2023/6980 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kamulaştırılan taşınmazın bedelinin tespiti ve davacı idare adına tescili davasında, bedelin doğru hesaplanıp hesaplanmadığı ve kimlere ne kadar ödeneceği hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece, ilk kararı temyiz etmeyen davalılar yönünden oluşan usuli kazanılmış hak gözetilmeden ve Anayasa Mahkemesinin iptal kararı sonrası yürürlükte olan kamulaştırma kanunu hükümlerine uygun faiz hesaplaması yapılmadan tüm davalılar için yeniden bedel tespiti yapılması ve bedelin belirlenen kişilere değil tüm hak sahiplerine dağıtılması gerektiği, ayrıca vekil ücretlerinin hatalı takdir edildiği gerekçesiyle yerel mahkeme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/178 Esas, 2019/787 Karar

KARAR : Kabul

Taraflar arasında 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı idare, davalı ... ve davalılar ... vd. vekillerince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle; Uşak ili, ... ilçesi, ... Mahallesi, 442 ada 9 parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescilini talep etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin hissesinin bulunduğu Uşak ili, ... Mahallesi 315 ada 364 parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma işlemine bir itirazlarının olmadığını, Uşak 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/161 Değişik iş sayılı dosyası ile açılan acele kamulaştırma nedeniyle el koyma davasında mahkemenin taşınmazın değerini tespit ederek müvekkili hesabına yatırılan bedelin tespit sonucu piyasa değerinin çok çok altında olduğunun sabit olduğunu, taşınmazın Ankara ana yolu üzerinde yola cephe konumda olduğunu bildirerek keşif, bilirkişi ve belgeler sonucunda kanıtlanacak hususların Mahkemece değerlendirilmesini talep etmiştir.

2.Davalılar ... vd. vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu taşınmazla ilgili olarak acele kamulaştırma kararı verildiğini, anılan taşınmazın yer itibarıyla Uşak-Ankara asfaltına bitişik ve çok değerli bir yerde olduğunu, hem konut hem de işyeri yapımına uygun olduğunu, mahkemece saptanan değerin yeterli olmadığını, taşınmazın değerini karşılamadığını, mahkemece verilen 2013/161 Değişik iş sayılı dosyadan yapılan değer tespitine süresi içinde itiraz edildiğini bildirerek taşınmazın değerinin usul ve kanuna uygun olarak saptanmasına karar verilmesini talep etmiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 23.02.2016 tarihli ve 2014/174 Esas, 2016/154 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne ve kamulaştırma bedelinin tespiti ile dava konusu taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile davacı idare adına tesciline karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkemenin 23.02.2016 tarihli ve 2014/174 Esas, 2016/154 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davacı idare ve bir kısım davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan temyiz incelemesinde; hükme esas alınan bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazın değerinin tespitinde, şirkete yapılan özel amaçlı satışın emsal olarak alınması doğru olmadığı gibi dava konusu taşınmazın değerlendirme tarihi itibarıyla; hükme esas alınan bilirkişi raporunda kıyasi emsal kabul edilen taşınmazın ise bilirkişilerce değerlendirmeye esas alınan satış tarihi itibarıyla fiili imar uygulaması sonucu oluşan imar parselleri mi, yoksa imar planına dahil olmakla birlikte olduğu gibi bırakılan kadastro parselleri mi oldukları ilgili Belediye İmar Müdürülüğü ile Tapu Müdürlüğünden ayrı ayrı sorulup, 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 15 ve 16 ncı maddeleri uyarınca bir kısmı kamuya terk edilen taşınmazların Dairemizin yerleşik uygulamalarına göre imar parseli olarak değerlendirilmesi gerektiği de gözetilerek alınacak cevaplara göre bilirkişi kurulu raporunun denetlenmesi ve aynı amaçla kamulaştırılan, birbirine komşu olan taşınmazlarla ilgili olarak açılan davalarda aynı değerlendirme tarihi itibarıyla benzer sonuçlara ulaşılması, oluşabilecek farklılıkların da makul gerekçelerle açıklanması gerektiği halde, birbirine komşu taşınmazlar için haklı bir gerekçe gösterilmeden çok farklı metrekare birim fiyatları belirlendiğinden bu raporlara göre karar verilmesi mümkün olmadığından kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 15.10.2019 tarihli ve 2019/178 Esas, 2019/787 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı idare, davalı ... ve davalılar ... vd. vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın değerinin tespitinde emsal alınan taşınmazın izaleyi şuyu davasında yapılan satış olduğundan uygun olmadığını, yüksek bedel belirlendiğini, bozma öncesi ilk kararı temyiz etmeyen davalılar yönünden idare lehine usuli kazanılmış hak ilkesinin gözetilmediğini, idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini ve davalılara ayrı ayrı vekâlet ücreti takdirinin hatalı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

2.Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın malikinin ... olduğunu, diğer davalılar taşınmazda hisselerinin olmadığını, tespit edilen bedelin düşük olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

3. Davalılar ... vd. vekili temyiz dilekçesinde özetle; taşınmaz bedelinin gerçek bedelinin altında belirlendiğini, müvekkillerinin murisine ait fabrika binasının ruhsatı olmadığından değerlendirmeye alınmamasının hatalı olduğunu, müvekillerinden ...’ün davalı ...’ün mirasçısı olduğu halde kararda kendisine herhangi bir pay verilmediğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, dava konusu taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespitine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.

2. 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası ile 11 ... maddesi.

3. Değerlendirme

1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 ... maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Arsa niteliğindeki Uşak ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 442 ada 9 parsel sayılı taşınmaz ile emsalin üstün ve eksik yönleri belirlenip kıyaslaması yapılarak değer biçilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

3. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı idare, davalı ... ve davalılar ... vd. vekillerinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

4. Mahkemece verilen ilk karar davacı idare ve davalılardan ... vd. ile ... vekillerince temyiz edilmiş olup, ilk kararda tespit edilen kamulaştırma bedeli, kararı temyiz etmeyen davalılar yönünden kesinleşmiştir. Bu durumda ilk kararı temyiz etmeyen davalılar yönünden ilk kararda tespit edilen bedel davacı idare lehine usuli kazanılmış hak oluşturduğundan bozmadan sonra sadece ilk kararı temyiz eden davalıların payı hesaplanarak bu miktarın bloke ettirilip adı geçenlere ödenmesine ve ilk kararı temyiz etmeyen davalılar yönünden bozmadan önceki miktara göre hüküm kurulması gerektiği düşünülmeden bozmadan sonra tespit edilen bedel üzerinden tüm davalıların payını kapsar şekilde karar verilmesi hatalıdır.

5.Kararda belirlenen kamulaştırma bedelinin tüm davalılara payları oranında ödenmesine karar verilmesi gerekirken ..., ..., ..., ..., ... adına ödenmesine karar verilmesi doğru görülmemiştir.

6.Dava aynı hukuki sebepten kaynaklandığından kendilerini vekil ile temsil ettiren davalılar lehine tek vekâlet ücretine karar verilmesi gerekirken vekille temsil edilen davalılara ayrı ayrı vekâlet ücreti takdir edilmesi yerinde değildir.

7. Anayasa Mahkemesinin 27.11.2020 tarihli ve 31317 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 16.07.2020 tarihli ve 2018/104 Esas, 2020/39 Karar sayılı kararı ile 7139 sayılı Kanun'la Değişik 2942 sayılı Kanun’un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrasının dördüncü cümlesinin; “idarenin kıymet takdir komisyonunca tespit edilen bedelden az olması durumunda hâkim tarafından tespit edilen bedel, fazla olması durumunda idarenin kıymet takdir komisyonunca tespit ettiği bedel, peşin ve nakit olarak hak sahibi adına, kalanı ise bedele ilişkin kararın kesinleşmesine kadar üçer aylık vadeli hesapta nemalandırılmak ve kesinleşen karara göre hak sahibine verilmek üzere” bölümü ile yedinci cümlesinde yer alan “idarenin kıymet takdir komisyonunca tespit ettiği bedelden fazla olması halinde fazla olan tutarın bloke edildiğine” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğu ve iptal edildiği nazara alınarak, kamulaştırma bedeline Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 2017/3-990 Esas, 2017/954 Karar sayılı kararında ve Yargıtay İçtihadı Birleştirime Kurulu'nun 28.11.1956 tarihli ve 15/15/ sayılı kararında "Her dava açıldığı tarihteki fiilî ve hukukî duruma göre karara bağlanır." şeklinde belirtildiğinden dava tarihinde yürürlükte bulunan 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası gereği dava tarihinden 4 ay sonrasından başlayarak Dairemiz karar tarihine kadar yasal faiz işletilmesi ve derhal ödenmesi gerektiğinden kararın bozulması gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı idare, davalı ... ve davalılar ... vd. vekillerinin temyiz itirazları yerinde olduğundan temyiz olunan Mahkeme kararının BOZULMASINA,

Taraflardan peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde iadesine,

11.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.