Logo

5. Hukuk Dairesi2023/6142 E. 2024/546 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu kaydının iptali nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi uyarınca Hazineden tahsili istemine ilişkindir.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı dayanağı tapu kaydının iptali ile gerçek kişiler adına tescil edilen taşınmazlar ile birlikte çok sayıda taşınmaza revizyon görmüş olması ve davacı tarafın tapu kaydına dayalı aynî hak ileri süremeyeceği gözetilerek, mahkemenin davanın reddine ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/483 Esas, 2023/76 Karar

KARAR : Ret

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesine dayanan tazminat istemli davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar vermiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu Ordu ili, Kabadüz ilçesi, ... köyü, 2248,06 m² yüzölçümlü 122 ada 16 parsel ile 8085,07 m² yüzölçümlü 122 ada 22 parsel sayılı tarla vasıflı taşınmazların 08.10.1962 tarihli ve 113 sıra nolu, tapu kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak davacı adına tespit edildiği, Orman Genel Müdürlüğü tarafından açılan kadastro tespitine itiraz davası sonucunda Ordu Kadastro Mahkemesinin 2005/262 Esas, 2007/144 Karar sayılı kararı ile taşınmazın kadastro tespitinin iptali ile orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verildiği, kararın temyiz incelemesinden geçerek 20.07.2009 tarihinde kesinleştiği, dava konusu Ordu ili, Kabadüz ilçesi, Akgüney 9960,37 m² yüzölçümlü 102 ada 43 parsel sayılı taşınmazın da 02.03.1943 tarihli ve 4 sıra, 23.12.1952 tarihli ve 27 no, 23.12.1958 tarihli ve 28 nolu tapu kayıtlarına dayanılarak davacı adına tespit edildiği ve Orman Genel Müdürlüğünün tespite itirazı sonucu Ordu Kadastro Mahkemesinin 2009/298 Esas, 2011/121 Karar sayılı kararı ile orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verildiğinden tapularının iptali nedeniyle uğradığı zararın davalı Hazineden tahsiline karar verilmesini dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya dayanak dava dosyasının incelendiğinde davacının dayandığı tapunun gayri sabit hudutlu olduğunu, hududunda eylemli olarak orman bulunduğunu, dolayısıyla tazminat talep edilen kısmı kapsadığının ileri sürülemeyeceğini, bu hususun ancak davacının dayandığı tapunun hak sahiplerinin tapu kayıt miktarından az yer almış olması halinde mümkün olacağını, dosyada böyle bir durumun olmadığının anlaşıldığını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesi 28.12.2021 tarihli ve 2021/60 Esas, 20217477 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 25.03.2022 tarihli ve 2022/840 Esas, 2022 /929 Karar sayılı kararı ile Mahkeme kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 22.004.2022 tarihli ek karar ile temyiz dilekçesinin miktar itibarıyla reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda esas ve karar sayısı belirtilen kararına süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; temyiz ettiği bedel miktarı itibarıyla kesinlik sınırının üzerinde olduğu anlaşılmakla verildikten sonra, Bölge Adliye Mahkemesinin esastan ret kararı kaldırılarak İlk Derece Mahkemesinin kararının incelenmesinde; davacı dayanağı 22.975 m² yüzölçümlü tapu kaydı davacının mülkiyetini kaybettiğini iddia ettiği 122 ada 16, 22 ve 102 ada 43 parsel sayılı taşınmazlar ile birlikte çok sayıda taşınmaza revizyon görmüş olup, Kadastro Mahkemesi kararları ile gayri sabit hudutlu olan davacı dayanağı tapu kaydının 102 ada 43 ile 122 ada 16 ve 22 parsel sayılı taşınmazlara uymadığı gerekçesi ile açılan davalar kabul edildiği gibi davacı dayanağı tapu kaydı uygulanarak tapu kaydı yüzölçümünden çok daha fazla miktardaki taşınmaz gerçek kişiler adına tespit ve tescil edilmiş olup davacı taraf tapu kaydına dayalı aynî hak ileri süremeyeceği halde tazminat da talep edemeyeceğinden davanın reddine karar verilmesi gerektiğinden bahisle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın reddine karar vermiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; Mahkemenin bozma öncesi verdiği kararın kesin olduğunu, dava konusu taşınmazlar yönünden ayrı ayrı değerlendirme yapılması gerektiğinden Bölge Adliye Mahkemesinin temyiz dilekçesinin reddine dair ek kararın doğru olduğunu, kaldı ki Yargıtay 5.Hukuk Dairesinin benzer konuda verilen kararları onamasına rağmen iş bu davanın gerekçesiz bir şekilde reddine karar verilmesinin haksızlık teşkil ettiğini, Devletçe tapu sicili hatalı tutulduğundan 4721 sayılı Kanun'nun 1007 inci maddesi kapsamında kusursuz sorumluluğu bulunduğundan davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca zararın tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun’un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

“Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.”

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı, temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmediğinden usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA,

Peşin alınan temyiz harçlarının Hazineye irat kaydedilmesine,

16.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.