"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/348 Esas, 2023/302 Karar
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Erdemli 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2017/795 Esas, 2019/733 Karar
Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tapuya tescili davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın davalı ... yönünden pasif husumet yokluğundan reddine, diğer davalılar yönünden kabulüne kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacı idare vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle; Mersin ili, Erdemli ilçesi, ... Mahallesi,109 ada 17 parsel sayılı taşınmazın 3.570,31 m²lik kısmının kamulaştırma bedelinin tespiti ile kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar, usulüne uygun tebligata rağmen cevap dilekçesi sunmamıştır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davanın davalı ... yönünden pasif husumet yokluğundan reddi ile diğer davalılar yönünden kabulüne ve kamulaştırma bedelinin tespiti ile işbu bedele davanın dört ay içinde sonuçlandırılmadığı gözetilerek 22.04.2018 tarihinden karar tarihine kadar yasal faiz işletilmesine, kıymet takdir komisyonunca tespit edilen bedelin kararın kesinleşmesi beklenmeksizin tapu kaydı ve veraset ilamlarındaki hisseleri oranında davalılara derhal ödenmesine, tespit edilen fark kamulaştırma bedelinin ise 3'er aylık vadeli hesaba aktarılmasına, kamulaştırılan taşınmazın davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile davacı idare adına tesciline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı idare vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı idarenin harçtan muaf olduğu gözetilmeksizin hüküm tesis edildiğini, kamulaştırma nedeniyle taşınmazın kamulaştırmadan arta kalan kısmının sulama imkanına kavuşacağını, bu nedenle bu kısımda meydana gelen değer artışının hesaplanarak tespit edilen kamulaştırma bedelinden mahsup edilmesi gerektiğini, objektif değer artışı uygulamasının yerinde olmadığını, davacı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmemiş olmasının hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; kuru tarım arazisi niteliğindeki taşınmaza net geliri esas alınarak % 5 oranında kapitalizasyon faiz oranı ile % 50 oranında objektif değer artışı uygulanması suretiyle resmi verilere göre değer biçilmesinde bir isabetsizlik görülmediği, Anayasa Mahkemesinin 27.11.2020 tarihli ve 31317 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 16.07.2020 tarihli ve 2018/104 Esas, 2020/39 Karar sayılı kararı ile 7139 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrasının dördüncü cümlesinin; “idarenin kıymet takdir komisyonunca tespit edilen bedelden az olması durumunda hâkim tarafından tespit edilen bedel, fazla olması durumunda idarenin kıymet takdir komisyonunca tespit ettiği bedel, peşin ve nakit olarak hak sahibi adına, kalanı ise bedele ilişkin kararın kesinleşmesine kadar üçer aylık vadeli hesapta nemalandırılmak ve kesinleşen karara göre hak sahibine verilmek üzere” bölümü ile yedinci cümlesinde yer alan “idarenin kıymet takdir komisyonunca tespit ettiği bedelden fazla olması halinde fazla olan tutarın bloke edildiğine” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğu ve iptal edildiği nazara alınarak kamulaştırma bedelinin tamamının kararın kesinleşmesi beklenmeksizin davalı hak sahiplerine derhal ödenmesi gerekirken, fark bedelin vadeli hesapta depo edilmesinin isabetsiz olduğu, ancak ara karar ile davalı hak sahiplerine ödenmesine karar verildiği, istinaf edenin sıfatına göre bu hususun kaldırma sebebi yapılmadığı, davanın niteliği gereği davacı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmemiş olmasının yerinde olduğu, hüküm tesis edilirken davacı idarenin harçtan muaf tutulduğu, taşınmazın şuan itibarıyla DSİ sulama tesislerinden sulanmadığı, bu nedenle kamulaştırmadan arta kalan kısmın sulu tarım arazisi niteliğini kazandığından bahsedilemeyeceği, dolayısıyla değer artışının da söz konusu olmadığı; her ne kadar istinaf aşamasında ... oğlu ... mirasçısı olarak ..., davaya konu taşınmazın tapu malikinin gerçekte ... oğlu ... değil, ... oğlu ... olduğunu, bu nedenle ... oğlu ... mirasçılarının davaya katılımı sağlanıp haklarında hüküm tesis edilmesi gerektiğini ileri sürmüş ise de dava konusu taşınmazın tapu kaydı incelendiğinde, 1/4 oranındaki hisse malikinin ... oğlu ... olarak tescilli olduğu, bu şahsın ölü olması nedeniyle veraset ilamının sunularak mirasçılarının katılımının sağlanmasının ve haklarında hüküm tesis edilmesinin yerinde olduğu, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesiyle, davacı idare vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; tespit edilen kamulaştırma bedelinin yüksek olduğunu, hesaplama yapılırken ürün verim ve satış fiyatının yüksek, masrafların ise düşük alındığını, kapitalizasyon faiz oranının %5 oranında uygulanmasının hatalı olduğunu, objektif değer artışı uygulamasının yerinde olmadığını, taşınmazın kamulaştırmadan arta kalan kısmında meydana gelen değer artışının hesaplanarak tespit edilen kamulaştırma bedelinden mahsup edilmesi gerektiğini, bilirkişi raporunun hükme esas alınamayacağını, faiz başlangıç tarihinin hatalı gösterildiğini, davacı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmemiş olmasının hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, dava konusu taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası ile 11 inci ve 12 nci maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Arazi niteliğindeki dava konusu taşınmaza 2942 sayılı Kanun’un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca net geliri esas alınarak değer biçilmesi yerindedir.
3. Dava konusu taşınmazın hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda belirtilen özelliklerine ve dosya kapsamına göre uygulanan kapitalizasyon faiz oranı ve objektif değer artış oranı uygun görülmüştür.
4. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 12055/17 numaralı başvuru sonucu verilen 23.10.2018 tarihli kararı ile 01.06.2019 tarihli ve 30791 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 2016/9364 başvuru numaralı kararı da göz önüne alınarak davacı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmemiş olması yerindedir.
5. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre, usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı idare vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davacı idare harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
21.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.