"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/532 Esas, 2023/374 Karar
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Diyarbakır 7. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/346 Esas, 2021/493 Karar
Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yeniden yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekilince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle; Diyarbakır ili, Sur ilçesi, ... Mahallesi 305 ada 11 parsel (ifrazla 305 ada 16 parsel) sayılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ile kamulaştırılan taşınmazın müvekkili idare adına tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkiline ait taşınmaz hakkında davacı idarece kamulaştırma kararı verildiğini, davacı idarenin yapmış olduğu tespitin üstünkörü olduğunu, kamulaştırılan taşınmaza dahi gidilmediğini, aynı günde bir çok tespit yapıldığını, yapılan tespite itiraz ettiklerini, taşınmazın yıkılma ihtimaline karşı Diyarbakır 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/13 D.İş sayılı dosyası ile tespit yaptırdıklarını, kamulaştırılmak istenen taşınmazın müstakil ev olarak kullanılmakta olduğunu, dava konusu taşınmazın resmî kurumlara yakın konumda olduğunu, 8 yıllık yapı olduğunu, kamulaştırılmak istenen taşınmazın bulunduğu yerde keşif icra edilerek ve taşınmazın konumu ve niteliği de dikkate alınarak hakkaniyete uygun kamulaştırma bedelinin tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne ve kamulaştırma bedelinin tespiti ile davalıya ödenmesine, dava konusu taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tesciline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk kararla müvekkili idare lehine vekâlet ücretine hükmedildiği halde son kararda vekâlet ücretine hükmedilmemesinin usulî kazanılmış hakkın ihlali niteliğinde olduğunu, dava konusu taşınmaz için belirlenen bedelin aynı bölgedeki kamulaştırmaya dahil diğer taşınmazlara göre yüksek olduğunu, emsal alınan taşınmazın uygun niteliğe sahip olmadığını, emsal karşılaştırmasının kanunun aradığı şartlara uygun olarak yapılmadığını, ilk kararla tespit edilen bedelden acele el koyma kararı ile tespit edilen bedelin mahsubu sonrası kalan fark bedele ilk karar tarihine kadar, bozma sonrası tespit edilen fark bedele ise ikinci karar tarihine kadar yasal faiz işletmesi gerektiğini, delil tespit dosyası raporu kendilerine tebliğ edilmediğinden ve tartışılmadan bu raporun mahkemece doğru kabul edilmesinin hatalı olduğunu ileri sürmüştür.
2. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın emsal taşınmazdan daha değerli olduğunu, hükme esas alının rapordaki emsal karşılaştırmasının hatalı yapıldığını, dava konusu taşınmazın zemin m² birim fiyatının düşük olarak belirlendiğini, yapı alanının ve yaşının hatalı hesaplandığını, buna bağlı olarak yapı bedelinin düşük belirlendiğini ileri sürmüştür.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmaz arsa niteliğinde olup 2942 sayılı Kanun'un kıymet takdir esaslarını belirten 11 inci maddesinin birinci fıkrasının arsalara ilişkin (g) bendi uyarınca emsal karşılaştırması yapılarak ve üzerinde bulunan yapılara aynı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (h) bendi uyarınca değer biçilmesinde yöntem itibarıyla ve sonuç bedel olarak bir isabetsizlik görülmediği, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 12055/17 numaralı başvuru sonucu verilen 23.10.2018 tarihli kararı ve Anayasa Mahkemesinin 2016/9364 başvuru numaralı, 01.06.2019 tarihli ve 30791 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan kararı da göz önüne alınarak davacı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesinin doğru olduğu, Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 2012/18818 Esas, 2012/25694 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere delil tespiti masrafının yargılama gideri olarak davacı idareye yükletilmesinde isabetsizlik görülmediğini İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna uygun olduğu kanaati ile taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan yapının 8 yıl önce inşa edilmiş olmasına rağmen 31-40 yaş aralığında kabul edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, dava konusu taşınmazın bulunduğu konum itibarıyla emsal taşınmazdan çok daha değerli olduğunu, dava konusu taşınmazın m² birim fiyatının bilirkişilerce tespit edilen değerden daha yüksek olduğunu, depo edilen kamulaştırma bedelinin hemen çekilemediğini ve nemalandırılmasına karar verilen bedelin enflasyon karşısında eridiğini, bu sebeple müvekkiline hükmedilen kamulaştırma bedelinin mülkiyet hakkına aykırılık teşkil etmesi nedeniyle bireysel başvuruya sebebiyet verebileceğini ileri sürerek kararı temyiz etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, dava konusu taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespitine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası ile 11 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Arsa niteliğindeki Diyarbakır ili, Sur ilçesi, ... Mahallesi, 305 ada 11 parsel (ifrazla 305 ada 16 parsel) sayılı taşınmazın zeminine 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsalin üstün ve eksik yönleri belirlenip kıyaslaması yapılarak, üzerindeki yapıya aynı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (h) bendi uyarınca resmi birim fiyatları esas alınıp yıpranma payı düşülerek değer biçilmesinde ve tespit edilen bedelin davalı tarafa ödenmesine karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.
3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davalıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irad kaydedilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
08.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.