Logo

5. Hukuk Dairesi2023/6361 E. 2024/292 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Hatalı kadastro işlemleri sonucu tapu kaydı iptal edilen davacıya 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi uyarınca ödenen tazminatın miktarının doğru hesaplanıp hesaplanmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Yerel mahkemenin, taşınmazın değerini belirlerken emsal satışları ve değerleme tarihini dikkate alarak gerçek zararı tespit etmesi ve bu hususta bozma kararına uygun hüküm kurması gözetilerek, direnme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/444 Esas, 2022/475 Karar

KARAR : Kısmen kabul

Taraflar arasındaki uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesince Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda; gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi, 143 ada 23 parsel sayılı taşınmazın maliki iken, taşınmaza fiilen el konulması nedeniyle ... Belediye Başkanlığı ve ... Büyükşehir Belediye Başkanlığı aleyhine kamulaştırmasız el koyma edeniyle tazminat davası açtıklarını, yargılama aşamasında ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesince (2013/198 Esas, 2014/ 422 Karar) dava konusu taşınmaza keşif ve bilirkişi incelemesi yapıldığını, dava konusu taşınmazın arsa vasfında olması nedeniyle emsal karşılaştırılması yapılmak suretiyle değerinin 46.125,00 TL olduğu tespit edildiğini, ancak dava konusu taşınmazın kıyı kenar çizgisinde bulunması nedeniyle ... Belediye Başkanlığınca davacı aleyhine ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde 2014/81 Esas sayısı ile tapu iptal ve tescil davası açıldığını, yargılama aşamasında söz konusu davanın ... Mal Müdürlüğüne ihbar edildiğini ve Mahkemenin 26.06.2014 tarihli kararı ile müvekkil adına olan tapu kaydının iptali ile kıyı olarak terkinine karar verdiğini, davacı adına olan tapu kaydının iptali ile davacının zarara uğradığını belirterek, ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/198 Esas sayılı dosyasında bilirkişilerce tespit edilen 46.125,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine cevap dilekçesinde özetle; davada 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesine göre Hazineye yöneltilebilecek bir kusur ya da sorumluluk bulunmadığını, davacının talebinin haklı olduğu düşünülse bile talep edilen tazminat bedelinin fahiş olduğunu, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 05.05.2016 tarihli ve 2015/78 Esas, 2016/235 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucunda, davacının zararı, ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/81 Esas, 2014/281 Karar sayılı kararının kesinleştiği 09.09.2014 tarihinde oluşmuş olup, bu tarih itibarıyla taşınmazın niteliğinin ve değerinin belirlenmesi gerektiği, dosyada pek çok bilirkişi raporu bulunmakta ise de somut olayda davaya konu taşınmazın değerinin yöntemine uygun şekilde tespit edildiği söylenemeyeceği; mahkemece emsal araştırması yapılmadan ve emsal kayıtları getirtilmeden yapılan keşif sonrasında düzenlenen 13.07.2015 tarihli bilirkişi heyeti raporunda resen dört emsal belirlenmiş, bunlardan 1 numaralı taşınmaz olarak gösterilen 306 ada 3 parsel somut emsal olarak kabul edilmiş ise de 3 ve 4 numaralı taşınmaz olarak gösterilen ... Mahallesi 180 ada 2 ve 172 ada 12 parsel sayılı taşınmazlar hem konum hem de satış tarihi olarak değerlendirme tarihine daha yakın iken bilirkişi heyetince sebep bildirmeksizin taşınmaza 500 metre uzaklıktaki denizden daha içeride olan 306 ada 3 parsel sayılı taşınmazın somut emsal olarak kabul edilmesi yerinde olmadığı, ayrıca bilirkişiler tarafından dava ve emsal taşınmazlar şehir haritası üzerinde taşınmazların birbirlerine olan mesafeleri ve bu taşınmazların ilin merkezine uzaklıkları (adliye, valilik binası, ticari nitelikte olan yerlere olan uzaklıkları) gösterilmediğinden rapor uygun görülmemiş; arsa niteliğinde bulunan dava konusu taşınmaza yönelik olarak, emsal satışların değerlendirme tarihindeki karşılıklarının fiyat artış endekslerinin uygulanması suretiyle tespiti, bundan sonra emsal ile dava konusu taşınmazların eksik ve üstün yönlerinin neler olduğu ve oranları açıklanmak, taşınmazlardan Düzenleme Ortaklık Payının düşülmesinin gerekip gerekmediği belirtilmek suretiyle gerçek zararın belirlenmesi gerektiğinden, taraflara, dava konusu taşınmaz ile aynı bölgeden bulunamaması halinde yakın bölgelerden ve değerlendirme tarihinden önce ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer nitelikli ve yüzölçümlü satışları bildirmeleri için olanak tanınması, gerekli görülürse resen emsal getirtme yoluna gidilmesi ve bu emsallere göre değer biçilmesi için konunun uzmanı bilirkişilerden oluşturulacak bilirkişi kurulu vasıtasıyla keşif yapılarak, denetlemeye olanak veren bilimsel verileri içeren rapor alınması, emsal alınan taşınmazlara ilişkin resmi satış akit tablolarının tapu müdürlüğünden getirtilmesi, emsal taşınmazlar ile çekişmeli taşınmazın değerlendirme (09.09.2014) tarihi itibarıyla Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından belirlenen emlak vergisine esas olan m² değerleri, ilgili Belediye Başkanlığı Emlak Vergi Dairesinden istenip, dava konusu taşınmazın, emsal taşınmazlara göre üstünlük oranı yönünden bilirkişi kurulu raporunun da denetlenmesi, dava konusu taşınmazın ve emsal alınan taşınmaz/taşınmazların değerlendirme (09.09.2014) tarihi itibarıyla imar düzenlemesi sonucu oluşmuş imar parselleri olup olmadıkları, imar parseli iseler düzenleme ortaklık payının düşülüp düşülmediğinin, düşülmüş ise oranının belediye başkanlığı imar ve tapu müdürlüklerinden sorulup, emsalin 3194 sayılı İmar Kanunu uyarınca imar parseli, dava konusu taşınmazın ise kadastral arsa parseli olduklarının belirlenmesi halinde çekişmeli taşınmazın emsalle karşılaştırma sonucu bulunan değerinden düzenleme ortaklık payına karşılık gelecek oranda indirim yapılması gerektiği gözetilerek tapu sahibinin oluşan gerçek zararı saptanmalı, oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiğinden açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmediğinden kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Son Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili katılma yolu ile temyiz dilekçesinde özetle; davaya konu taşınmazın bedelinin düşük belirlendiğini, tazminat bedelinin enflasyon nedeni ile eridiğini ve mağduriyetlere sebebiyet verdiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olmadığını ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın hukuken değerlendirildiğinde kadastro işlemlerinde hatalı kadastro neticesinde şahıs adına tapuya kayıt ve tescil edilmemesi gereken taşınmaz olduğunu, yapılan kadastro işlemi hukuken mutlak butlan olduğunu, davaya konu taşınmazın bedelinin belirleme yönteminin hatalı olduğunu, emsalin uygun emsal olmadığını, ileri sürerek kararı temyiz etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.

2. 4721 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen ve bozma ilamına uyularak verilen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun kararının ONANMASINA,

Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, davacıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,

11.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.