"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/752 Esas, 2023/901 Karar
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kemalpaşa 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/470 Esas, 2021/552 Karar
Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın hukuki yarar yokluğu nedeni ile reddine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilmiştir.
Davacı vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 16.01.2024 günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.
Duruşma günü davacı vekili Avukat ... ve davalı idare vekili Avukat ... gelmişlerdir.
Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.
Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacıya ait İzmir ili, Kemalpaşa ilçesi, ... Mahalle, 68 ada 7 parsel sayılı taşınmazın, davalı idare tarafından kamulaştırılmasına karar verilmiş ve açılan davada Kemalpaşa 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/701 Esas, 2018/526 Karar sayılı kararı ile taşınmaz için 385.414,04 TL kamulaştırma bedeli belirlendiğini, bedelin ödendiğini; ancak ilk karar ile bozmadan sonra belirlenen bedel arasındaki fark olan 263.512,74 TL bedele 22.07.2013 tarihi ile 01.08.2018 tarihleri arasındaki işleyen faizin, kamulaştırma bedel tespitine ilişkin kararın 01.07.2020 tarihinde kesinleşmiş olmasına rağmen ödenmediğini ve icra takibi başlatılmasına rağmen İzmir 20. İcra Müdürlüğünün 2020/8169 Esas sayılı takip dosyası ile istenen 122.825,47 TL'nin 29.09.2020 tarihinden beri ödenmediğini, bu nedenlerle Yargıtay denetiminden geçip kesinleştiği ve icra takibi de yapılığı halde işlenmiş faizin ödenmemesi nedeni ile usulune uygun bir kamulaştırmadan bahsedilemeyeceğinden fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla, 50.000,00 TL kamulaştırmasız el koyma nedeni ile tazminat davası açmıştır.
II. CEVAP
Davalı taraf cevap dilekçesi sunmamıştır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davası açılmasında hukuki menfaat bulunmadığından 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 114 üncü maddesi gereğince davanın usulden reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi kararını kabul etmediklerini, kesinleşen Mahkeme kararı gereği doğan faiz alacaklarının ödenmemesinin, kamulaştırma bedelinin peşin olarak ödenmesi kuralını ihlal ettiğinden, kamulaştırmanın tamamlanmamış olduğunu gösterdiğini belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
2. Davalı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi kararına davanın reddi açısından bir diyeceklerinin olmadığını; ancak yargılama giderlerinin davacıya yükletilmesi ve müvekkili lehine vekâlet ücreti hükmedilmesi gerektiğini belirterek, İlk Derece Mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazda kamulaştırma işleminin tamamlandığını, usulüne uygun olarak bedelin depo edildiği, kamulaştırma bedelinin tespit ve tesciline ilişkin Mahkeme kararının Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 11.02.2020 tarihli ve 2020/434 Esas, 2020/1961 Karar sayılı kararı ile onanması sonucu kesinleştiği, bu nedenle taşınmaza haksız olarak el atıldığından bahsedilemeyeceğinden ve davacının tahsil edemediğini beyan ettiği alacağın faize ilişkin olup, faize dair alacağın tahsili için icra takibine başlandığı belirtildiğinden, davacının eldeki kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat talepli davayı açmasında korunması gereken bir hukuki yararının bulunmadığı anlaşıldığından, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekilinin istinaf başvuru talebinin esastan reddine, karar tarihi itibarıyla davalı tarafça dosyaya sunulmuş bir vekâletname bulunmadığından davalı lehine vekâlet ücretine hükmedilmemiş olması da yerinde olduğundan davalı idare vekilinin istinaf başvuru talebinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde belirttiği hususları tekrarla Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
2. Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde belirttiği hususları tekrarla Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, kamulaştırmasız el koyma nedeni ile tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”
3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.
4. 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dosyada bulunan bilgi ve belgelere göre eldeki davada, davacıya ait İzmir ili, Kemalpaşa ilçesi, Yukarı Mahalle, 68 ada 7 parsel sayılı taşınmazın, davalı idare tarafından kamulaştırılmasına karar verildiği, Kemalpaşa 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/701 Esas, 2018/526 Karar sayılı kararı ile kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili davası açıldığı, bu kararın Yargıtay denetiminden de geçmek sureti ile kesinleştiği, dava konusu taşınmaz için belirlenen kamulaştırma bedelinin ödendiği, ancak ilk karar ile bozmadan sonra belirlenen bedel arasındaki fark bedele işleyen faizin kesinleşen karara ve başlatılan icra takibine rağmen ödenmediği iddiasıyla eldeki kamulaştırmasız el koyma nedeni ile tazminat davası açıldığı anlaşılmıştır.
3. Davacının tahsil edemediğini beyan ettiği alacak faize ilişkin olup, faiz alacağının ödenmemiş olması durumu, kesinleşmiş kamulaştırma işlemini ortadan kaldırmayacağı gibi faize dair alacağın tahsili için icra takibine de başlandığı anlaşıldığından, davacının eldeki kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat talepli davayı açmasında korunması gereken bir hukuki yararı bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi yerindedir.
4. Yargılama sırasında davalı tarafça dosyaya sunulmuş bir vekâletname bulunmadığından davalı lehine vekâlet ücretine hükmedilmemiş olması doğrudur
5. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, taraf vekilleri tarafından temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davacıdan peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine, davalı idare harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
16.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.