Logo

5. Hukuk Dairesi2023/651 E. 2023/9686 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kamulaştırmasız el atılan taşınmazın bedelinin tespiti, tahsili ve ecrimisil istemi.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi'nin taşınmazın değerini emsal araştırması yöntemiyle tespit etmesinde ve el atma tazminatına ilişkin hesaplamalarında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı gözetilerek, davalı idarenin temyiz itirazlarının reddine ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/668 Esas, 2022/2266 Karar

KARAR : Esastan ret/Düzeltilerek yeniden esas hakkında verilen karar

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/93 Esas, 2021/326 Karar(Birleştirilen 2016/514 Esas sayılı dosya)

Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili ve ecrimisil istemine ilişkin asıl ve birleştirilen davalarda yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleştirilen davaların kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince ecrimisil talebi yönünden hüküm tarihi itibarıyla İlk Derece Mahkemesi kararları için kesinlik sınırı 5.880,00 TL'den az olduğundan hükmedilen ecrimisil miktarları yönünden, taraf vekillerinin istinaf itirazların usulden reddine, tazminat talebi yönünden ise davalı idare vekilinin başvurusunun reddine, davacılar vekilinin başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Asıl ve birleştirilen dosya davacıları vekili dava dilekçesinde özetle; Antalya ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 222 ada 1 parsel sayılı taşınmazıın fiilen mezarlık olarak kullanılmak suretiyle el atıldığını ileri sürerek taşınmaz bedeli ve ecrimisilin davalı idareden tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu alanda belediye tarafından herhangi bir işlem yapılmadığını, dava konusu parsele belediyece el atma söz konusu olmadığını, davacılar tarafından dava konusu alanın uzun yıllardır mezarlık alanı olarak kullanıldığı belirtilmekteyse de iş bu davanın fiili el atma nedeni ile tazminat istemli dava olması sebebi ile davanın belediyeye yöneltilmesinin hukukî mesnetten yoksun olduğunu, dava konusu alana belediye tarafından bir müdahale bulunmadığını, belediye müdahalesi bulunmayan söz konusu yere ilişkin davacı tarafça açılan davanın kabulünün mümkün olmadığını, dava konusu taşınmazın kamulaştırılması için imar planı kapsamına alınması, kamulaştırma tarihindeki taşınmazın arazi olarak da hiçbir gelir getirici özelliğinin bulunmadığının göz önünde bulundurulmasını, davacının talep ettiği bedelin hakkaniyete sığmayacak derecede fahiş ve plan sebebi ile oluşan değer artışları da eklenmek suretiyle hesaplandığının açık olduğunu, davacının davasının yasal dayanağının olmadığını, davanın reddine karar verilmesini, yargılama gideri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl ve birleştirilen davaların kabulüne, asıl ve birleştirilen dosya davacılarının payına düşen taşınmaz bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı idareden alınarak davacılara verilmesine, asıl ve birleştirilen davacıların payına düşen alanların tapu kaydının iptaliyle davalı idare adına tesciline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmaza el atma tarihinin 1983 yılı sonrası olduğunu, müvekkillerinin 1997 yılında imar uygulaması ile dava konusu taşınmaza hisselendirildiğinin sabit olduğunu, el atma tarihinin 1997 yılı olması nedeniyle nispi vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, asıl ve birleştirilen davalar için ayrı ayrı tazminat ve ecrimisil alacaklarına ilişkin vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, taşınmazın değerlendirmesinin hatalı yapıldığını, emsal araştırması ve mukayesesinin hakkaniyete aykırı olduğunu, taşınmazın değerli ve önemli bir konumda bulunduğunu, ecrimisil yönünden yapılan hesaplamanın düşük olduğunu, ecrimisil hesabında birleştirilen davanın açılış tarihi yerine asıl davanın açılış tarihi dikkate alındığında hesaplamanın hatalı olduğunu, taşınmazın m² birim bedelinin düşük hesaplandığını ileri sürmüştür.

2.Davalı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararının usul ve kanuna aykırı olduğunu, itirazlarının yerel mahkemece dikkate alınmadığını, ... Belediyesi tarafından yapılan davaya konu taşınmazı da kapsayan bölgedeki imar uygulamasının o tarihteki mezarlıklara dair mer'i mevzuata aykırı olduğunu, parselin olduğu bölgede parselasyon işleminin iptaline yönelik mahkeme kararının olup olmadığının ... Belediyesinden sorulması gerektiğini, davacı ...'in kayıtlı hissesinin tespit edilemediğini, taşınmazın uzun süredir mezarlık olarak kullanıldığını, taşınmazın 1956 yılından önce de mezarlık olarak kullanıldığını, kamu hizmetine tahsis edilen taşınmaz hakkında daha önceden dava açılmadığını, taşınmaz fiyatlarında büyük yükselmeler sonucu mirasçılar tarafından aleyhe davaların açıldığını, davacı tarafların fiili el atma nedeniyle tazminat taleplerinde haksız olduklarını, mezarlıkların imar uygulaması sonucu arsa vasfıyla tescil edilmelerinin mümkün olmadığını, ilgili yer belediyesince kamulaştırma yapılmaksızın şuyulandırma yapılmasının müvekkili idare sorumluluğunda olmadığını, tespit edilen bedelin fahiş olduğunu, taşınmazın el atma tarihindeki niteliklerine göre değerinin hesaplanması gerektiğini, taşınmaz için uygulanan değer artışının kabulünün mümkün olmadığını ileri sürmüştür.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taşınmazın arsa vasfında kabul edilerek, emsal araştırma yöntemi ile taşınmaz değerinin tespitinde yöntem olarak isabetsizlik bulunmadığı, hükme esas alınan 02.07.2021 tarihli bilirkişi kurulu raporunda, taşınmazın vasfının arsa olarak değerlendirilip 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsal kıyaslaması suretiyle değer biçilmesinde, kıyaslamaya esas alınan emsal ile dava konusu taşınmazın aynı nitelik ve özelliklere sahip olduğu, emsal alınan satışın dava öncesinde ve tapuda yapıldığı, buna ilişkin evrakların dosyaya celp edildiği, bu satışın emsal kıyaslamasına esas alınabileceği, dava konusu taşınmazla, emsal taşınmazın özelliklerinin puanlanması suretiyle bulunan değer üzerinden taşınmazın değerinin tespitlendiği, hükme esas teşkil eden 02.07.2021 tarihli bilirkişi kurulu raporunda, kamulaştırmasız el atma tazminatı yönünden yapılan hesaplamalar, denetime açık, ayrıntılı, hüküm kurmak için yeterli olduğu anlaşıldığından, davalı ve davacılar vekilinin kamulaştırmasız el atma tazminatına yönelik istinaf itirazlarının yerinde olmadığı; ancak davacıların bir kısmının payları imar uygulaması sonucu 1997 yılında tescil edildiği, yine bir kısmının ise 1983 sonrası intikal ile taşınmazda hissedar olmaları ve taşınmazın günümüzde de mezarlık olarak halen defin işlemleri yapıldığından, davacılar açısından el atma tarihinin 04.11.1983 sonrası kabul edilerek kamulaştırmasız el atma tazminatı yönünden nispi harç ve vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğinden bu hususa ilişkin davacılar vekilinin istinaf istemlerinde kısmen haklı olduğundan, dava konusu taşınmaz tek olup asıl dava ile birleştirilen dava tek bir hukukî nedene dayalı olarak açıldığından, kendini vekille temsil ettirmiş bulunan davacılar lehine tek vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğinden bahisle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin iki numaralı alt bendi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmuştur.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı tapu malikleri ile davalı idare arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ve bedelinin davalı idareden tahsili ile ecrimisil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “...Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”

3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.

4. 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı idare vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davalı idareden aşağıda yazılı kalan harcın alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

25.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.