"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/3627 Esas, 2023/311 Karar
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : İzmir 13. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/155 Esas, 2022/276 Karar
Taraflar arasındaki taşınmazın tapu kaydının mahkeme kararı ile iptalinden kaynaklanan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazminine ilişkin asıl ve birleştirilen davalarda yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın kısmen kabulüne, birleştirilen davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yeniden yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince asıl davanın kısmen kabulüne, birleştirilen davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Asıl ve birleştirilen davalarda davacılar vekilleri dava dilekçelerinde özetle; müvekkillerinin murislerine ait İzmir ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 137 ada 973 parsel sayılı taşınmazın tamamının tapu kaydının Orman Genel Müdürlüğü tarafından açılan tapu iptal ve tescil davası sonucunda iptal edilerek taşınmazın orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verildiğini, bu durumun müvekkillerinin mülkiyet hakkını ihlâl ettiğini belirterek müvekkillerinin uğradığı zararın tazminini talep etmişlerdir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu işlem Orman Genel Müdürlüğünce gerçekleştirildiğinden husumetin Hazineye yöneltilmesinin hatalı olduğunu, müvekkili Hazine yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, süresinde açılmayan davanın zamanaşımı ve hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesini, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi şartlarının oluşmadığını ileri sürmüştür.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl davanın kısmen kabulüne, birleştirilen davanın kabulüne, taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca davalı Hazineden tahsiline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Asıl davada davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmaz üzerinde 1965 yılından gelen inşaat müsaadesine ilişkin imar şerhi bulunduğunu, 1979 yılında taşınmazın bulunduğu bölgede orman kadastrosu çalışmaları başlatılmasaydı taşınmazın arsa vasfında olacağını, nitelik imarlı arsalara bitişik konumda bulunduğunu, bu nedenle arsa vasfında kabul edilmesi gerektiğini, zeytinlik geliri hesaplamasında %30 değer kaybı olduğu kanaatinin doğru olmadığını, taşınmazın müvekkillerinin elinden alınmasından sonra zeytin ağaçlarının mevcut duruma geldiğini, ... İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğünce dosyaya gönderilen yörede ekilebilen ürünler listesinde kuru ot bulunmadığını, kuru ot geliri yerine listede belirtilen ürünlerden uygun olanlarından oluşturulacak münavebe doğrultusundan hesaplama yapılması gerektiğini, ayrıca çam fıstığı hesaplamasında alan hesabının, ağaç adedinin, elde edilen kozalak sayısı ve gelirinin düşük alındığını, kapitalizasyon faiz oranının kuru arazilerde %5 olarak kabul edilmesi gerektiğini, objektif değer artışı oranının düşük belirlendiğini ileri sürmüştür.
2. Birleştirilen davada davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın nitelikleri itibarıyla arsa vasfında kabul edilmesi gerektiğini, en azından taşınmazın üzerinde yangın yolu olarak açılan 23.100 m²lik yangın şeridindeki kısmın arsa olarak değerlendirilmesini, dosya kapsamında yer alan ... Belediye Başkanlığına ait yazıda taşınmazın dava tarihi olan 2016 yılı itibarıyla arsa metrekare rayiç fiyatının 66,96 TL/m² olarak bildirildiğini, ancak dosyada bu veri olmasına rağmen metrekare rayiç bedelinin daha düşük tespit edilmesinin kabul edilemez olduğunu, kapitalizasyon faiz oranının kuru arazilerde %5 olarak kabul edildiğini, dava konusu taşınmaz için de en az %5 oranında kapitalizasyon faiz oranı uygulanması gerektiğini, zeytinlik geliri hesaplamasında %30 değer kaybı olduğu kanaatinin doğru olmadığını, taşınmazın müvekkillerinin elinden alınmasından sonra zeytin ağaçlarının mevcut duruma geldiğini, ... İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğünce dosyaya gönderilen yörede ekilebilen ürünler listesinde kuru ot bulunmadığını, kuru ot geliri yerine listede belirtilen ürünlerden uygun olanlarından oluşturulacak münavebe doğrultusundan hesaplama yapılması gerektiğini, ayrıca çam fıstığı hesaplamasında alan hesabının, ağaç adedinin, elde edilen kozalak sayısı ve gelirinin düşük alındığını, objektif değer artışı oranının düşük belirlendiğini, müvekkili yönünden ilk yargılama sırasında ıslah talebinde bulunduğunu, Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı sonrasında alınan bilirkişi raporunda taşınmazın değerinin yeniden belirlendiğini, dava değerini artırmaya yönelik taleplerinin ikinci ıslah olarak nitelendirilmesinin hatalı olduğunu ileri sürmüştür.
3. Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; davaya konu işlem Orman Genel Müdürlüğünce gerçekleştirildiğinden husumetin Hazineye yöneltilmesinin hatalı olduğunu, müvekkili Hazine yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, süresinde açılmayan davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesini, ormanların özel mülkiyete konu olmasının mümkün olmadığını, bu nedenle davacılara ait tapu kaydının baştan beri yolsuz tescil niteliği taşıdığını ve hukuki değerinin bulunmadığını, tapu sicilinin tutulmasından kaynaklanan bir hata veya eksikliğin söz konusu olmadığını, tapu sicil memurlarınca yapılan işlem ile meydana gelen zarar arasında uygun illiyet bağı bulunmadığı gibi, kadastro çalışmalarının tapu sicilinin tutulması kapsamında düşünülmesinin de doğru olmadığını, tapu maliklerinin mirasçıları arasında mecburi dava arkadaşlığı bulunduğundan tüm mirasçıların birlikte dava açmadıklarının tespiti halinde aktif dava ehliyeti yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, tapu maliki ... mirasçısı ...'ın tek başına davayı sürdürme olanağı olmadığından dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesini, Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararından sonra alınan bilirkişi raporları arasında taşınmazın niteliği hususunda çelişkiler bulunduğunu, raporlarda zeytin ve çam fıstığı yetişen kısımlar ile orman ağaçları ile kaplı çalılık ve makilin kısımların kapladığı alanların farklı tespit edildiğini, ayrıca verim ve ürün bedelleri arasında da çelişki bulunduğunu, hesaplamaya dahil edilen ürünlerin veriminin yüksek alındığını, üretim masraflarının düşük hesaplandığını, kapitalizasyon faiz oranı ile objektif değer artışı oranının yüksek uygulandığını, bu nedenle dava konusu taşınmaz için fahiş bir bedel belirlendiğini, taşınmazın tam değerinin değil, fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesi çerçevesinde adil bir tazminata hükmedilmesi gerektiğini, davada reddedilen kısım yönünden müvekkili Hazine lehine eksik vekâlet ücreti takdir edildiğini, birleştirilen davada ıslah edilen kısma dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürmüştür.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmaz, davacılar ve murisleri adına tapuda kayıtlı iken Orman Genel Müdürlüğü tarafından İzmir 8. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan tapu iptal ve tescil talepli davada 1981/797 Esas, 1985/424 Karar sayılı karar ile dava konusu taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu tespit edilerek taşınmazın tapu kaydının iptaline ve taşınmazın orman niteliğinde olduğunun tespitine ve tapu kaydının orman olarak kapatılmasına karar verildiği, temyiz edilmesi üzerine karar Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 1986/17260 Esas, 1989/663 Karar sayılı kararı ile onanarak kesinleştiği, ancak davalılardan ...'nın 1976 yılında ölmüş olduğu ve yukarıda sözü edilen davadan önce ölü olduğu gerekçesi ile mirasçıları tarafından yapılan temyiz başvurusu üzerine İzmir 8. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1981/797 Esas, 1985/424 Karar sayılı kararının Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Mahkemesinin 20.01.2015 tarihli ve 2014/9111 Esas, 2015/96 Karar sayılı kararı ile ölü kişi aleyhine dava açılmasının doğru olmadığı, davacı idareye 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 124 üncü maddesi uyarınca ...'nın mirasçılarını davaya dahil etmek üzere imkan tanınması suretiyle taraf teşkili yapıldıktan sonra esas hakkında karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile bozulduğu ve karar düzeltme talebinin reddedildiği, bozma ilamı üzerine, İzmir 8. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1981/797 Esas, 1985/424 Karar sayılı kararının tümüyle ortadan kalktığı, 2015/409 Esas numarası alarak yeniden yargılama yapıldığı ve 22.02.2016 tarihinde 2015/409 Esas, 2016/64 Karar sayılı karar ile dava konusu 137 ada 973 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptaline, taşınmazın orman niteliği ile Hazine adına tapuya tesciline karar verildiği ve bu kararın temyiz edilmeksizin 28.04.2016 tarihinde kesinleştiği, bu durumda 1981/797 Esas, 1985/424 Karar sayılı mahkeme kararı her ne kadar Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin onama kararı ile kesinleşmiş görünse de, ... mirasçılarına usulüne uygun şekilde tebligat yapılmamış olduğundan aslında maddi anlamda kesinleşmemiş olduğu, 6100 sayılı Kanun'un 95 ve devamı maddeleri uyarınca yapılan temyiz başvurusu üzerine, mahkeme kararının taraf teşkili nedeniyle bozulmuş olduğu, bu husus dava şartı olduğundan, taraf teşkili sağlanmadan işin esasına girilemeyeceği dikkate alındığında, tapu iptal kararının tüm davalılar bakımından 28.04.2016 tarihinde kesinleşmiş olduğunun kabulü ile işbu davanın zamanaşımı süresi geçmeden açıldığı kanaatine varıldığı, dava konusu taşınmazın 1/25000 ölçekli çevre düzeni planı kapsamında kaldığı, küçük bir kısmının askeri yasak bölge, kalan kısmının ise Yoncalıdağ Devlet Ormanı olarak ayrıldığı, belediye hizmetlerinden yararlanmadığı, Limanreis Mahallesi yerleşim sınırına 650 metre, sahile 730 metre, Mithatpaşa Caddesine 830 metre mesafede bulunduğu, yüksek eğimli yapıda olduğu anlaşıldığından arsa niteliği kazanmadığı sonucuna varıldığı, taşınmazın orman florası ağaçları, makiler, fıstık çamları, aşılı ve aşısız zeytin ile kaplı olduğu, yüksek eğimli, orman toprağı yapısında olduğu, tarımsal faaliyet yapılmasının mümkün olmadığı tespit edildiği, taşınmazın kısmen zeytinlik, kısmen fıstık çamı ormanı, kısmen kuru otluk kabul edilmesi suretiyle net geliri esas alınarak taşınmaza değer biçilmesinde bir isabetsizlik görülmediği gibi, taşınmazın konumu gözetilerek %250 oranında objektif değer artışı uygulanmasının da yerinde bulunduğu gerekçiyle taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Asıl davada davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiştir.
2. Birleştirilen davada davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiştir.
3. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, ... olarak 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.
3. 4785 sayılı Orman Kanunu'na Bazı Hükümler Eklenmesine ve Bu Kanun'un Birinci Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 1 inci, 2 inci ve 5 inci maddesi.
4. 5658 sayılı Orman Kanunu'na Bazı Maddeler Eklenmesine ve Bu Kanun'un Birinci Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair olan Kanun'a Ek Kanun.
5. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
6. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan ... duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
7. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre asıl ve birleştirilen davada davacılar vekillerinin tüm, davalı Hazine vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Dava konusu İzmir ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 137 ada 973 parsel sayılı taşınmazın mera niteliğiyle 113.100 m² yüzölçümüyle davalılar adına tapuya kayıtlı olduğu, bu tapu kaydının ... adına kayıtlı Nisan 336 tarih, 196 cilt, 55 sayfa, 103 sıra numaralı 1.125 dönüm yüzölçümlü mera niteliğindeki kök tapu kaydının ifrazı ile oluştuğu, 31.10.1935 tarihinde 1, 2 ve 3 sayılı parsellere ayrıldığı, bunlardan 3 parselin 63 ada olarak 133 hektar 6.082 m² yüzölçümü ile revizyon görerek 969, 970, 971, 972, 973 ve 974 sayılı parsellere ifraz edildiği, 336 tarihli ana tapunun kapsadığı alanın 3116 sayılı Orman Kanunu'na göre orman sayılması nedeniyle 4785 sayılı Kanun'a göre hiçbir işlem ve bildiriye lüzum olmaksızın devletleştirildiği, 5658 sayılı Kanun ile de iadeye tabi olmadığı, davacılar ve murislerinin 24.05.1968, 22.05.1975 ve 30.03.1976 tarihlerinde ifrazen, hibe ve alım yoluyla taşınmazları edindikleri, 1979-1980 yıllarında 9 numaralı Orman Kadastro Komisyonu tarafından taşınmazın orman olarak tespit edildiği, Orman Genel Müdürlüğü tarafından açılan dava sonucunda İzmir 8. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1981/797 Esas, 1985/424 Karar ve 2015/409 Esas, 2016/64 Karar sayılı ilamları ile orman tahdit sınırı içinde kaldığı gerekçesiyle tapu kaydının iptali ile orman vasfıyla Hazine adına tesciline karar verildiği anlaşılmaktadır.
3. 13.07.1945 tarihinde yürürlüğe giren 4785 sayılı Kanun'un 1 inci maddesi gereğince 2 nci maddesinde sayılan istisnalar dışında bütün ormanlar devletleştirilmiş ve bu ormanlar hiçbir işlem ve bildirime gerek olmaksızın Devlete geçmiştir. Aynı Kanun'un 5 ve devamı maddeleri gereğince devletleştirilen ormanların sahiplerinin taşınmazın bedelini almak için 1 yıllık süre içerisinde başvuruda bulunmaları gerektiği ve başvuruda bulunmadıkları taktirde ormanın karşılığını alma hakkını kaybedecekleri öngörülmüş ve devletleştirilen ormanlardan bazıları sonradan yürürlüğe giren 5658 sayılı Kanun ile iadeye tabi tutulmuş ve iadenin koşulları aynı Kanun'da gösterilmiştir. Devletleştirilen ve iadeye tabi olmayan ormanlara ait tapu kayıtları hukuki değerlerini yitirirler.
4. Dava dilekçelerinde dava konusu İzmir ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 137 ada 973 parsel sayılı mera niteliğine sahip 113.100 m² yüzölçümlü taşınmazın bedeli talep edilmiş olmakla, kök tapu kaydının Nisan 336 tarih, 196 cilt, 55 sayfa, 103 sıra numaralı kayıt olduğu, İzmir 8. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1981/797 Esas, 1985/424 Karar ve 2015/409 Esas, 2016/64 Karar sayılı ilamları ile bu ilamlara dayanak teşkil eden 30.04.1985 tarihli bilirkişi raporunda taşınmazın 4785 sayılı Kanun'a göre devletleşen ormanlardan olduğu belirtildiği halde, bu nitelikteki eski tapu kaydına dayalı olarak mülkiyet hakkı ileri sürülemeyeceği gibi, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat da talep edilemeyeceği gözetilmeksizin asıl ve birleştirilen davaların reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Asıl ve birleştirilen davada davacılar vekillerinin tüm, davalı Hazine vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,
2. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
3. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
25.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.