"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/142 Esas, 2023/538 Karar
KARAR : Düzeltilerek yeniden esas hakkında verilen karar
İLK DERECE MAHKEMESİ : Konya 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2013/591 Esas, 2022/436 Karar
Taraflar arasındaki taşınmazın tapuda sahte vekâletname ile işlem yapılması nedeniyle uğranılan zararın Hazine aleyhine 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca, şahıslar aleyhine 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 49 uncu maddesi uyarınca tazmini davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın davalılar Hazine, ..., ..., ... yönünden reddine, davalılar ..., ... ve ... yönünden kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın davalılar ..., ... ve ... yönünden kabulüne diğer davalılar yönünden reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı ve davalı Hazine vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilmiştir.
Davacı vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 06.02.2024 günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.
Duruşma günü davacı vekili Avukat ... ve davalı Hazine vekili Avukat ... gelmişlerdir.
Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.
Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin Konya ili, Karatay ilçesi, ... Mahallesi 498 parselde bulunan taşınmazı emlakçı ...'nın aracılığıyla 459.000,00 TL karşılığında ... isimli kişiden satın aldığını, 10.08.2006 tarihinde tapusunu alan müvekkilinin bedeli elden nakit olarak davalı ...'a ödediğini, 15.08.2006 tarihinde ... isimli şahsın taşınmazın elden rızası dışında çıktığından bahisle tapu iptali için dava açtığını, ..., sahte evraklarla devir yapanlar ve müvekkili hakkında suç duyurusunda bulunduğunu, savcılık tarafından sahte satış organizasyonunun Yalçın tarafından yapıldığının tespit edilmesiyle müvekkili hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini, davalı ... hakkında evrakta sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarından verilen cezanın kesinleştiğini, ...'ün açmış olduğu dava neticesinde tapunun iptaliyle ... adına tesciline karar verildiğini, taşınmazı tapu müdürlüğüne güvenerek ve bedelini ödeyerek satın alan müvekkilinin mağduriyetinin ve zararının kesinleştiğini, müvekkiline satışı yapan sözde ...'in gerçekte ... olduğunu, sahte vekâletle sözde tapuyu devreden ...'un gerçekte ... olduğunu, ... ve ...'nin ev ve iş yerinde yapılan aramada müvekkilinin dolandırılmasında kullanılan sahte vekâletin bulunduğunu, davalı ...'ın şikayet dilekçesine göre davalı ...'ın da bu kişilerle birlikte hareket ederek müvekkilini dolandırdığını belirterek meydana gelen zararın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; bu davada Hazineye husumet düşmeyeceğini, vekâletnamede gayrimenkulün sahibi ...'e ait renkli fotoğrafı olduğunu ve soğuk mühürle mühürlendiğini, mevzuata uygun olarak düzenlendiğini, satış esnasında evrak kontrolü yapan müdür yardımcısının işlem tarihinde noterliği arayarak vekâletnameyi telefonla teyit ederek işlem yaptığını, bu nedenlerle vekâletnamenin sahteliği konusunda müdürlük elemanlarını kuşkuya düşürecek veya tereddüt ettirecek en küçük bir durumun olmadığını, davacının iyi niyetli olmadığı gibi ağır kusurlu olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
2. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin söz konusu olaylar ve kişilerle yakından uzaktan bir ilgisinin ve irtibatının olmadığını, hayatında hiç Konya iline gitmediğini, tapu işlemlerinde bulunmadığını, kendisine ilişkin bilgilerin nasıl elde edildiğini de bilmediğini, mağdur edildiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
3. Davalı ... vekili beyan dilekçesinde özetle; müvekkilinin tapu takip işleri yaptığını, emlakçı Yalçın'ın kendisine telefon ederek ''Sana Mahmut isminde birini gönderiyorum, tapu işlemlerine yardımcı ol'' dediğini, tapu dairesinde ... isimli şahsın tapudaki evrak işlemlerinde yardımcı olup karşılığında 300,00 TL takip ücreti aldığını, davalı ... dışındaki diğer davalıları tanımadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın davalılar Hazine, ..., ..., ... yönünden reddine, davalılar ..., ... ve ... yönünden kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı Hazine yönünden davanın reddine karar verilirken dosya içerisindeki delillerin yeterince incelenmediğini, davaya konu olaya ilişkin dinlenen tanık beyanlarının göz ardı edildiğini, yerel mahkemece Hazine yönünden dava reddedilirken tapu sicilinin tutulmasında bir hatanın mevcut olmadığını, davaya konu olayın çok iyi hazırlanan sahte belgelerle gerçekleştirilen bir tapu devri olduğunun gerekçe olarak gösterildiğini, bu kararın delillerle ve hayatın olağan akışı ile çeliştiğini, tapu memurlarının dahi sahte belgelerle işlem yapıldığını anlayamadığı bir olayda sıradan bir vatandaş olan ve sahte belgeleri ayırt etmesi mümkün olmayan müvekkilinin iyi niyetli olmadığının belirtilerek davanın reddedildiğini, verilen kararın açıkça hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, müvekkilinin tapu siciline güvendiğini, kusursuz sorumluluğun bir biçimi olan tapu sicilinin tutulmasından kaynaklanan devletin sorumluluğunun bir tehlike sorumluluğu olduğunu, diğer davalılar yönünden ise; davalı ...'nın itirafları ile ortada olduğu gibi gerçek şahıs olan davalıların hep birlikte müvekkilini dolandırdığını ve zarara uğramasına sebebiyet verdiklerini, davalıların bir kısmı yönünden davanın reddedilmesinin kabul edilemeyeceğini, davalıların tamamının kötü niyetli olarak hareket ettiklerini ve müvekkilini zarara uğrattıklarını, yerel mahkemece davalı Hazine ve davalılar ... ile ... yönünden davanın farklı bir hukuki sebebe dayandığından bahisle lehlerine ayrı ayrı nispi vekâlet ücretine hükmedilmiş ise de yerel mahkemece verilen bu kararın kabul edilemeyeceğini, kabul anlamına gelmemek üzere davalılar yönünden vekâlet ücreti verilmesi gerekse dahi davalılara dava müştereken ve müteselsilen yöneltildiğinden tek bir vekâlet ücreti verilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile aleyhine ceza davaları ile mahkumiyet hükmü kurulan gerçek şahıslar yönünden davanın kabulüne diğerleri yönünden davanın reddine karar verilmesinin yerinde olduğunu; Hazine açısından 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesindeki şartların gerçekleşmediğinden bahisle davanın reddine karar verilmesinin yerinde olduğu; ancak davalılar lehine hükmedilen vekâlet ücretinde hata yapıldığı belirtilerek başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek davalılar lehine ayrı ayrı vekâlet ücreti takdirinin yerinde olmadığını ilrei sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; nispi vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun’un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.”
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dosyada bulunan bilgi ve belgelere, kesinleşmiş Yargı kararlarındaki oluşa ve kararın dayandığı gerekçelere göre dava dışı ...'ün, suç tarihinden bir sene kadar önce Konya ili, ... Karatay ilçesi, ... Mahallesinde bulunan 56.924 m² arsasını satacağını emlakçısı (ceza davasındaki tanık) Ali May ve onun yanında bulunan ...'ya söylediği, ...'nın müşteri bulduğunu söyleyerek, işlemleri yaptırmak üzere Erkan'dan tapu fotokopisini, kimlik fotokopisini ve 2 tane fotoğrafını aldığını, işlemleri tamamladığında imza için kendisini çağıracağını söylediği, ertesi gün ...'nın ...'e alıcının parayı temin edemediğinden vazgeçtiğini söylemesi üzerine ...'ün de evraklarını geri istemesi üzerine ...'nın evrakları onun bulunmadığı bir sırada iş yerine bıraktığı, ...'ün evrakları kontrol ettiğinde bir tane fotoğrafının eksik olduğunu gördüğü halde düşmüş olabileceğini düşünerek üzerinde durmadığı, Yalçın'ın bu şekilde dava konusu taşınmaza ilişkin bilgileri ele geçirdikten sonra, açık kimliği tespit edilemeyen bir şahsın fotoğrafının bulunduğu ve Erkan'a ait kimlik bilgilerinin yer aldığı tamamen sahte oluşturulmuş bir nüfus cüzdanıyla kimliği tespit edilemeyen şahsın ... gibi davranarak Bakırköy 22. Noterliğinde düzenlettirdiği 03.08.2006 tarihli ve 35861 yevmiye nolu içeriği sahte vekâletle, Karatay ilçesi, ... Mahallesinde bulunan dava konusu taşınmazı satması için ... adına düzenlenen sahte nüfus cüzdanını kullanan ve açık kimliği tespit edilemeyen bir diğer şahsa vekâlet verildiği, ... kimliğini kullanan ve kimliği tespit edilemeyen bu şahsın sahte düzenlenen vekâletname ile Karatay Tapu Müdürlüğünde işlem yapacağı sırada, vekâlet verenin mülk sahibi olmadığının anlaşılacağı düşüncesiyle noterlikte düzenlenen vekâletin tamamı mülk sahibi ...'ün resmi konulmak suretiyle sahte olarak “suret (örnektir)” şeklinde yeninden düzenlendiği, kimliği tespit edilemeyen ancak ... kimliğini kullanan şahsın, sahte olarak oluşturulan bu suret vekâletname ile arsayı 07.08.2006 tarihinde açık kimliği tespit edilemeyen ve ... kimliğini kullanan başka bir şahsa satarak tapuda devrettiği, ... kimliğini kullanan şahsın ise bu gayrimenkulü 10.08.2006 günü davacı ...'ye satarak devir işlemini gerçekleştirdiği,davacı tarafından 450.000 TL'nin elden ...'ya verildiği ... ve işbirliği içinde olduğu ... ve ... hakkında dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarından ceza verildiği ve kesinleştiği, tapu malikinin Konya 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/313 Esas, 2011/271 Karar sayılı dosyasında açtığı tapu iptal istemli davasının kabul olduğu ve davanın 26.03.2013 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın süresi içinde açıldığı anlaşılmıştır.
3. Dava dışı ...'ün kimlik bilgileri kullanılarak sahte kimlik ve sahte vekâletname düzenlemek suretiyle davaya konu satış işleminin gerçekleştiğinin sabit olduğundan ceza davalarındaki vaka tespiti ve mahkumiyetlerde gözetildiğinde ..., ..., ... yönünden davanın reddine, davalılar ..., ... ve ... yönünden davanın kabulüne karar verilmesi yerindedir.
4. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı Hazine vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
5. Davacının tapu kaydına güvenerek davaya konu taşınmazı satın aldığı, noterde düzenlenen vekâletnamede kimliği tespit edilemeyen ve ...'e hiç benzemeyen bir şahsın fotoğrafının kullanıldığı, akabinde tapuda işlemde kullanılan sahte vekâletnamede kimlik bilgileri doğru ise de ...'ün fotoğrafı eklenerek "suret" şeklinde sahte düzenleme yapıldığı gözetildiğinde, işlem yapılırken tapu memurunca telefonla teyit alınmış ise de denetim görevinin yeterli özenle yapılmadığı anlaşıldığından 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi açısından kabul edilen kusursuz sorumluluk halinde, Hazinenin sorumlu tutulabilmesi bakımından aranan; Tapu sicilinin tutulmasından dolayı bir zararın doğmuş bulunması, hukuka aykırı eyleminin olması, zarar ile eylem arasında illiyet bağı bulunması şartları denetlendiğinde Hazine açısından illiyet bağının kesilmiş olmasından söz edilemeyeceğinden davalı Hazine yönünden de davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
6. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
Buna göre; dava konusu taşınmazın değeri tespit edilirken öncelikle taşınmazın niteliğinin tespit edilmesi gerekli olup, dava konusu taşınmazın değerlendirme tarihi olan dava tarihi itibarıyla imar planı içerisinde olup olmadığı, imar planı içerisinde ise tarihi, ölçeği ve türü (1/1000, 1/1500, 1/25000 uygulama, nazım ..) araştırılarak 1/1000 ölçekli imar planı içerisinde olmadığının tespiti durumunda belediye veya mücavir alan sınırları dahilinde bulunup bulunmadığı, belediye hizmetlerinden yararlanıp yararlanmadığı ve etrafının meskun olup olmadığı diğer ölçekli plan dahilinde ise plandaki konumu, plan kapsamına alınma amacı, yerleşim yerine uzaklığı, şehrin gelişme istikametinde olup olmadığı hususları ilgili Belediye Başkanlığından sorulduktan sonra, arsa mı yoksa arazi mi olduğu tespit edilerek sonucuna göre seçilecek bilirkişi kurulu eşliğinde keşif yapılarak;
a) Arsa ise taraflara, dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde re'sen emsal celbi yoluna gidilmesi, taşınmazın, değerlendirme tarihi itibariyle, emsal alınacak taşınmazın ise satış tarihi itibariyle imar ya da kadastro parselleri olup olmadığı ilgili Belediye Başkanlığı ve Tapu Müdürlüğünden sorulması, ayrıca dava konusu taşınmazın; imar planındaki konumu, emsallere ve değerini etkileyen merkezi yerlere olan uzaklığını da gösterir krokisi ve dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazların resen belirlenen vergi değerleri ve emsal taşınmazların satış akit tablosu getirtilerek, dava konusu taşınmazın değerlendirmeye esas alınacak emsallere göre ayrı ayrı üstün ve eksik yönleri ve oranları açıklanmak suretiyle karşılaştırma yapılarak,
b) Arazi ise İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü verileri getirtilerek verilere uygun şekilde üzerine ekilebilecek münavebe ürünlerine göre gelir metodu esas alınarak, bedel belirlenen rapora göre karar verilmesi ve tespit edilecek taşınmaz değerine emlak komisyon bedeli, tapu harcı, emlak vergisi, tapu iptal davasındaki yargılama giderleri eklenmemelidir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalı Hazine vekilinin tüm, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,
2. Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ve resen gözetilen sebep ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, 21.09.2023 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince belirlenen 17.100,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, davacıdan peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine,
Dosyanın 6100 sayılı Kanun'un 373 üncü Maddesinin ikinci fıkrası uyarınca Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
06.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.