"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/2283 Esas, 2022/3159 Karar
KARAR : Esastan ret/Düzeltilerek yeniden esas hakkında verilen karar
İLK DERECE MAHKEMESİ : Gölbaşı(Adıyaman) 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/133 Esas, 2020/111 Karar
Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma konusu irtifak ... ve pilon yeri bedelinin tespiti ve bu hakkın davacı idare adına tescili davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine, kamu düzeni ilkesi gereği İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle; Adıyaman ili, Gölbaşı ilçesi, ... köyü 175 ada 28 parsel (eski 175 ada 6 parsel) sayılı taşınmazda kamulaştırma konusu irtifak ... ve pilon yeri bedelinin tespiti ve bu hakkın müvekkili idare adına tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı cevap dilekçesi sunmamıştır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne, kamulaştırma konusu irtifak ... ve pilon yeri bedelinin tespiti ile bu hakkın davacı idare adına tesciline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; taşınmazın 3 üncü sınıf tarla vasfında olduğunu, kamulaştırma bedelinin çok yüksek hesaplandığını, objektif değer artışının fahiş hesaplandığını, kapitalizasyon faiz oranının ve değer düşüklüğü oranın da hatalı alınarak bedelin yükseltildiğini, dava emsalin dava konusu taşınmazın bulunduğu bölgeden seçilmesi gerektiğini, idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesinin hatalı olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
2.Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; arta kalan kısımda değer kaybının çok düşük alındığını, objektif değer azalışının bilimsel verilere dayanmadan eksik hesaplandığını, taşınmazın sulama imkanlarına sahip olduğunu, 2017 yılı verilerinin esas alınmasının hatalı olduğunu, taşınmazın m² birim değerinin düşük hesaplandığını, irtifak değer kaybı oranı çok düşük alınarak tazminat bedelinin düştüğünü, münavebeye alınan ürünlerin verim ve fiyatlarının ilçe tarım müdürlüğü verim ve fiyat listesinde daha yüksek tutulduğu hâlde, düşük alınmasının hatalı olduğunu, münavebeye alınan ürünlerin masrafları hesaplanırken tarla kirası, idari giderler ve faizin masraftan düşülerek bedelin belirlenmesi gerektiğini, taşınmazın tamamının kamulaştırılması gerektiğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile arazi niteliğindeki taşınmaza olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelir esas alınarak değer biçilmesinin 2942 sayılı Kanun'un değerlendirmeye ilişkin hükümlerine aykırılık teşkil etmediği, hükme esas alınan bilirkişi raporunda yöre koşullarına uygun münavebe ürünlerinin seçildiği, uygulanan objektif değer artışının taşınmazın makul olduğu, böylece mahkeme kararının usul ve esas yönünden doğru olduğu; ancak 7139 sayılı Kanun'un 26 ncı maddesiyle 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin değiştirilen sekizinci fıkrasının dördüncü cümlesi, 27.11.2020 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 16.07.2020 tarihli ve 2018/104 Esas, 2020/39 Karar sayılı kararı ile iptal edildiğinden üçer aylık vadeli hesaba bloke edilen ve karar kesinleştiğinde ödenmesine karar verilen kamulaştırma bedelinin işlemiş nemalarıyla birlikte davalıya derhâl ödenmesi ve faiz bitiş tarihi yönünden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin iki numaralı alt bendi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmuştur.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde belirttiği hususları tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, temel olarak davacı idare ile davalı tapu maliki arasındaki kamulaştırma konusu irtifak ... ve pilon yeri bedelinin tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 ... maddeleri.
2. 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası, 11 ... maddesinin birinci ve ikinci fıkraları.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 ... maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dava konusu taşınmaza 2942 sayılı Kanun'un 11 ... maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca net geliri esas alınarak değer biçilmesi ve aynı Kanun'un 11 ... maddesinin son fıkrası uyarınca taşınmaz malın niteliği, tamamının yüzölçümü, geometrik durumu ve enerji nakil hattı güzergahı dikkate alınarak değer düşüklüğü oranı belirtilmek suretiyle mülkiyet kamulaştırmasına konu olan pilon yeri bedeli ile irtifak ... karşılığının tespit edilmesi ve tespit edilen bedelin bloke ettirilerek hükmün kesinleşmesi beklenmeden davalı tarafa ödenmesine ilişkin hüküm kurulması yerindedir.
3. Dava konusu taşınmazın hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda belirtilen özelliklerine ve dosya kapsamına göre uygulanan kapitalizasyon faiz oranı uygun görülmüştür.
4. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 12055/17 numaralı başvuru sonucu verilen 23.10.2018 tarihli kararı ve Anayasa Mahkemesinin 2016/9364 başvuru numaralı, 01.06.2019 tarihli ve 30791 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan kararı göz önüne alındığında davacı idare lehine vekâlet ücreti hükmedilmemesi doğrudur.
5. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı idare vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 ... maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davacı idareden peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
18.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.