"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1169 Esas, 2023/821 Karar
KARAR : Yeniden esas hakkında verilen karar
İLK DERECE MAHKEMESİ : Salihli 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/57 Esas, 2022/23 Karar
Taraflar arasındaki tapu sicilinin hatalı tutulması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin asıl dava ile ilk davada saklı tutulan bölümün tahsili istemine ilişkin birleştirilen davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleştirilen davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince asıl dava ile ilk davada saklı tutulan bölümün tahsili istemine ilişkin birleştirilen davaların kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle asıl davanın kabulüne, birleştirilen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Davacı vekili asıl dava dilekçesinde özetle; davacının tapu kayıtlarına güvenerek dava dışı kişiden dava konusu Manisa ili, Salihli ilçesi, ... Mahallesi 113 parsel sayılı taşınmazı yüzölçümü, 30.800,00 m² olarak 14.02.2011 tarihinde satın aldığını, kadastro yenileme çalışması sonrasında taşınmazdaki tersimat hatasının düzeltilerek Gökçeköy 136 ada 10 parsel 23.208,32 m² yüzölçümü olarak 18.10.2018 tarihinde tapuya tescil edildiğini, taşınmazın yüzölçümü azaldığından uğramış olduğu zararın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davacı vekili birleştirilen dava dilekçesinde özetle; saklı tutulan bölümün 13.07.2018 tarihinden işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; Salihli 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/405 Esas, 2017/178 Karar sayılı dosyasında aynı yerle ilgili açılmış dava olması nedeniyle kesin hüküm itirazında bulunduğunu, davanın süresinde açılmamış olması nedeniyle zamanaşımı definde bulunduğunu, davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasının mümkün olmaması nedeniyle harcın peşin olarak tamamlatılması gerektiğini, davacının bir zararının söz konusu olmadığından davanın reddini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı asıl ve birleştirilen davaların kabulü ile asıl davada belirlenen tazminat bedelinin dava tarihinden itibaren, birleştirilen davada belirlenen tazminat bedelinin yenileme tescilinin kesinleşme tarihi olan 13.07.2018 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımı ve hak düşürücü süreler nedeniyle reddi gerektiğini, ayrıca birleştirilen davanın derdestlik nedeniyle reddi gerektiğini, taşınmazda yapılan yenileme çalışmalarına davacı tarafından itiraz edilmediğini, açılan davanın haksız olduğunu, kabule göre de bedelin fazla belirlendiğini ileri sürmüştür.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Kadastro Müdürlüğünce yapılan düzeltme nedeniyle yüzölçümü azalan kapama zeytinlik niteliğindeki taşınmaza gelir metoduna göre değer biçilmek suretiyle değer taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesinin doğru olduğunu, bu hususta davalının istinaf sebebi olarak ileri sürdüğü hususların yerinde görülmediğini; ancak İlk Derece Mahkemesinin 2018/344 Esas, 2019/191 Karar sayılı kararı ile tazminat miktarı 121.466,88 TL olarak belirlenmiş ve taleple bağlı kalınarak 10.000,00 TL'ye hükmedilmiş, bu karara karşı sadece davalı idarenin istinafa başvurduğu anlaşıldığından davalı idarenin usuli kazanılmış hak ilkesinin gözetilmesi gerektiğinin düşünülmemesi nedeniyle İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak asıl davanın kabulüne, birleştirilen davanın kısmen kabulüne karar verilmek suretiyle yeniden esas hakkında hüküm kurulmuştur.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; ilk kararda taleple bağlı kalınarak hüküm kurulduğundan istinaf yoluna başvurulmasında hukuki yarar olmadığını, zamanaşımı süresi içinde ek dava açıldığını, asıl davada istinaf yoluna başvurulmamasının idare lehine usuli kazanılmış hak oluşturmayacağını, ayrıca Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13 üncü maddesinin üçüncü fıkrasındaki düzenleme dikkate alındığında davalı taraf lehine hükmedilen ücret davacı lehine hükmedilen vekâlet ücretinden daha yüksek olamayacağından kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; usul ve kanuna aykırı olan kararın istinaf talepleri doğrultusunda bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun'un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesi.
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
5. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
6. 2022 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13 üncü maddesinin 3 üncü fıkrası.
"Maddi tazminat istemli davanın kısmen reddi durumunda, karşı taraf vekili yararına bu Tarifenin üçüncü kısmına göre hükmedilecek ücret, davacı vekili lehine belirlenen ücreti geçemez.”
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dava konusu Manisa ili, Salihli ilçesi, ... Mahallesi 113 parsel sayılı taşınmazın davacı tarafından 14.02.2011 tarihinde satın alındığı, 2018 yılında 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 22 nci maddesinin ikinci bendi uyarınca yapılan yenileme kadastrosu sonrasında taşınmazın yüzölçümünde 7.591,68 m² azalma olduğu, yenileme kadastrosunun 13.07.2018 tarihinde kesinleşmesi üzerine uğranılan zararın tazmini istemi ile eldeki davayı açtığı anlaşılmıştır.
3. Dava konusu zeytin bahçesi niteliğindeki taşınmaza net gelir metodu esas alınarak değer biçilmesinde ve taşınmazın eksilen yüzölçümünün bedelinin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesi yerindedir.
4. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukukî nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı Hazine vekilinin tüm, davacı vekilinin ise aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
5. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13 üncü maddesinin üçüncü fıkrası gözetilmeksizin davalı idare lehine reddedilen kısım üzerinden fazla vekâlet ücretine hükmedilmesi bozmayı gerektirmiştir.
Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalı Hazine vekilinin tüm, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,
2. Davacı vekilinin Bölge Adliye Mahkemesi kararına yönelik temyiz itirazının kısmen kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının (6) numaralı bendinde bulunan "24.629,00" sayısının çıkartılarak yerine "17.719,00" sayısının yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Davacıdan peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine, davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
15.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.