Logo

5. Hukuk Dairesi2023/7218 E. 2024/1949 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kamulaştırılan taşınmazların bedelinin tespiti ve davacı idare adına tescili istemine ilişkindir.

Gerekçe ve Sonuç: Sulu tarım arazisi niteliğindeki dava konusu taşınmazlara gelir metoduyla değer biçilmesinde ve davacı idare lehine vekalet ücretine hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/3684 Esas, 2023/1211 Karar

KARAR : Kabul

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve davacı idare adına tescili istemine ilişkin davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle; İzmir ili, Aliağa ilçesi, ... Mahallesi, 2152 parsel (ifrazen 7527 ada 3 parsel) sayılı taşınmazın 14.772,08 m²lik kısmı ile 2151 parsel (ifrazen 7525 ada 9 parsel) sayılı taşınmazın 13.328,08 m²lik kısmının kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazların davacı idare adına tescilini, tapudan yol olarak terkinini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; acele el koyma dosyasında tespit edilen bedelin taşınmazın gerçek değerini yansıtmadığını, taşınmazın değeri tespit edilirken daha yüksek oranda objektif değer artışı uygulanması gerektiğini, kamulaştırmadan arta kalan kısımdaki değer azalışı oranının daha yüksek olacağını savunarak öncelikle davanın reddini, kabul edilmediği takdirde taşınmazın gerçek değerinin tespitini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 21.09.2020 tarihli ve 2018/695 Esas, 2020/209 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne ve kamulaştırma bedelinin tespiti ile işbu bedelden, acele el koyma bedelinin mahsup edilmesi suretiyle tespit ve depo edilen fark bedele davanın dört ay içinde sonuçlandırılmadığı gözetilerek bu sürenin bitim tarihi olan 27.04.2019 tarihinden kararın kesinleşmesine kadar yasal faiz işletilerek işlemiş faiziyle birlikte karar kesinleştiğinde davalı tarafa ödenmek üzere üçer aylık vadeli hesapta nemalandırılmasına, dava konusu taşınmazların davalı adına olan tapu kayıtlarının iptali ile tapudan yol olarak terkinine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 03.03.2022 tarihli ve 2021/193 Esas, 2022/713 Karar sayılı kararı ile kamulaştırmaya konu sulu tarım arazisi niteliğindeki taşınmazlara gelir metoduna göre 2018 yılı Aliağa İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü verileri esas alınarak değer biçilmesinin yöntem itibarıyla doğru olduğu, ancak taşınmazların özellikleri dikkate alındığında % 50 oranında objektif değer artışı uygulanması gerektiği, taşınmazların tespit edilen birim metrekare fiyatına % 50 oranında objektif değer artışı uygulanması suretiyle yeniden yapılan hesaplama sonucunda belirlenen fark bedelin davacı idarece depo edildiği, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 12055/17 numaralı başvuru sonucu verilen 23.10.2018 tarihli kararı ve Anayasa Mahkemesinin 2016/9364 başvuru numaralı, 01.06.2019 tarihli ve 30791 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan kararı da göz önüne alınarak, davanın niteliği gereği davacı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesinde hukuka aykırı bir yön bulunmadığı; ancak Anayasa Mahkemesinin 27.11.2020 tarihinde Resmî Gazete'de yayımlanan 16.07.2020 tarihli ve 2018/104 Esas, 2020/39 Karar sayılı iptal kararıyla, 2942 sayılı Kanun'un 7139 sayılı Kanun'la değişik 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrasının dördüncü cümlesinde yer alan; “... idarenin kıymet takdir komisyonunca tespit edilen bedelden az olması durumunda hâkim tarafından tespit edilen bedel, fazla olması durumunda idarenin kıymet takdir komisyonunca tespit ettiği bedel, peşin ve nakit olarak hak sahibi adına, kalanı ise bedele ilişkin kararın kesinleşmesine kadar üçer aylık vadeli hesapta nemalandırılmak ve kesinleşen karara göre hak sahibine verilmek üzere ...” bölümü ile yedinci cümlesinde yer alan; “... idarenin kıymet takdir komisyonunca tespit ettiği bedelden fazla olması halinde fazla olan tutarın bloke edildiğine ...” ibaresi iptal edilmiş olmakla; tespit edilen kamulaştırma bedelinin tamamının işlemiş nemalarıyla birlikte davalıya derhal ödenmesi gerektiği gerekçesiyle, taraf vekillerinin istinaf başvurularının kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin 03.03.2022 tarihli ve 2021/193 Esas, 2022/713 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; arazi niteliğindeki davaya konu taşınmazlara 2942 sayılı Kanun’un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca net geliri esas alınarak objektif değer artışı uygulanmak suretiyle değer biçilmesinde yöntem itibarıyla bir isabetsizlik görülmediği, ancak hesaplama yapılırken münavebeye esas alınan ürünlerin üretim masraflarının ekonomik tarım yapmaya engel olacak kadar yüksek alınması doğru olmadığı gibi brüt gelirin 1/3'ü oranından da az olmaması gerektiğinin gözetilmesi gerekeceği, buna rağmen hesaplana yapılırken münavebeye esas alınan dane mısır ürünü için üretim masraflarının brüt gelirinin 1/3 ünden az olacak şekilde alınmasının doğru olmadığı gerekçesiyle, kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne ve kamulaştırma bedelinin tespiti ile işbu bedelden, acele el koyma bedelinin mahsup edilmesi suretiyle tespit ve depo edilen fark bedele davanın dört ay içinde sonuçlandırılmadığı gözetilerek bu sürenin bitim tarihi olan 27.04.2019 tarihinden Bölge Adliye Mahkemesinin ilk karar tarihi olan 03.03.2022 tarihine kadar yasal faiz işletilerek davacı idareden tahsil edilip tüm nemalarıyla birlikte davalıya derhal ödenmesine, fazladan depo edilen bedelin davacı idareye iadesine, dava konusu taşınmazların davalı adına olan tapu kayıtlarının iptali ile tapudan yol olarak terkinine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; davaya konu taşınmazların değeri tespit edilirken objektif değer artışı uygulanmasının yerinde olmadığını, kamulaştırmadan arta kalan kısım için belirlenen değer azalışı oranının hatalı olduğunu, davacı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmemiş olmasının hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf incelemesi duruşmalı yapılmış olup davalı lehine ayrıca vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, kamulaştırmaya konu her bir taşınmaz yönünden ayrı ayrı davalı lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, tespit edilen kamulaştırma bedelinin çok düşük olup taşınmazın gerçek değerini yansıtmadığını, daha yüksek oranda objektif değer artışı uygulanması gerektiğini, 2151 parsel sayılı taşınmaz yönünden kamulaştırmadan arta kalan kısım için belirlenen değer azalışı oranının düşük olduğunu, 2152 parsel sayılı taşınmazın ise kısmi kamulaştırmadan arta kalan kısmı için değer kaybı hesaplanmamış olmasının doğru olmadığını ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, dava konusu taşınmazların kamulaştırma bedelinin tespiti istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası ile 11 inci ve 12 nci maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Sulu tarım arazisi niteliğindeki dava konusu taşınmazlara 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelir esas alınarak; üzerindeki yapılara ise aynı Kanun’un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (h) bendi uyarınca resmi birim fiyatları esas alınıp yıpranma payı düşülerek değer biçilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

3. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 12055/17 numaralı başvuru sonucu verilen 23.10.2018 tarihli kararı ile 01.06.2019 tarihli ve 30791 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 2016/9364 başvuru numaralı kararı da göz önüne alınarak davacı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmiş olmasında hukuka aykırı bir yön bulunmamaktadır.

4. Temyizen incelenen kararın bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma kararının kapsamı dışında kalarak kesinleşen kısımlar hakkında yeniden inceleme yapılamayacağı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davacı idare harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, davalıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

20.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.