Logo

5. Hukuk Dairesi2023/7304 E. 2024/1384 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacılar, davalı idarenin kamulaştırmasız el koyduğu taşınmazın bedelini talep etmiş, davalı idare ise davanın reddini savunmuştur.

Gerekçe ve Sonuç: Taşınmaza fiilen el atıldığı ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 11. maddesi gereğince bedel belirlenmesi gerektiği, ancak 1983 sonrası fiili el atmalarda mahkeme ve icra harçlarının nispi olarak uygulanması gerektiği gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının harçlara ilişkin kısmı düzeltilerek onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/570 Esas, 2023/651 Karar

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 6. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/548 Esas, 2021/846 Karar

Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı ... vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda,

Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.

Davacılardan ... ve ... payına düşen bedeli Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibarıyla kesinlik sınırı olan 238.730,00 TL'nin altında kaldığı anlaşılmakla, adı geçen davacılar payına yönelik temyiz istemi yönünden davalı idare vekilinin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.

Davalı idare vekilinin davacılardan ... ve ... payına düşen bedel yönünden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davacıların ... ili, Konyaaltı ilçesi, ... Mahallesi 1080 parsel sayılı taşınmazda hem murisleri ...'in hem de kendilerinin bizzat malik olduklarını, parsele ... tarafından kamulaştırma işlemi yapılmadan fiilen el atıldığını, park ve yol yapıldığını, taşınmazın ...'nın en kıymetli yöresinde bulunduğunu, bu nedenlerle davacıların dava konusu taşınmazdaki haklarına karşılık fazlaya dair hakları saklı tutularak 50.000,00 TL'nin davalıdan yasal faizi ile birlikte tahsilini, tüm masraflarla birlikte vekâlet ücretinin de karşı taraftan alınmasına karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu parselin 717 m²lik kısmının imar uygulaması işleminin tescil edilerek tapu kütüğünün kapanması sonucunda düzenleme ortaklık payından meydana geldiğini, parselde kayıtlı taşınmaza ait 1/1000 ölçekli uygulama imar planının 19.10.1982 tarihinde İmar ve İskan Bakanlığı tarafından yapıldığını, "park ve yol" olarak planlandığını, dava konusu 1080 parselde bulunan davacının hisselerinin 20065 ada 1 ve 20066 ada 3 parsellere verildiğini, yapılan bu işlem sonrasında 1080 parselin tapu kütüğünün kapatıldığını ve düzenleme ortaklık payından oluşturulan park ve yol olarak imar planına uygun düzenleme yapıldığını, davada görevli yargı yerinin idari yargı olduğunu, taşınmazı kamulaştırma yetki ve sorumluluğun ... Büyükşehir Belediyesine ait olduğunu, kamu tesis alanlarının kurumları ihtiyaçları doğrultusunda değil halkın ihtiyacı doğrultusunda oluşturulduğunu, imar planları yapılırken kurumlara sorulmamasının külfetinin ilçe belediyesine yüklenemeyeceğini, planları yapma yetkisinin Büyükşehir belediyesine ait olduğunu, bu nedenlerle davanın reddini, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne, belirlenen bedelin davalı idareden tahsiline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; taşınmaz hakkında düzenleme ortaklık payı kesintisi ile yapılmış imar uygulaması işleminin idare mahkemesince iptali sonucunda geri dönüşüm yapıldığını, düzenleme ortaklık payı kesilmemiş kadastro parseli olduğunu, düzenleme ortaklık payı düşülerek hesaplama yapılması gerektiğini, taşınmazın her türlü takyidattan arındırılarak tesciline karar verilmesi gerekirken bu şekilde hüküm kurulmadığını, hükmün bu şekilde infazının mümkün olmadığını, davacıların hisselerinde haciz ve ipotek şerhleri olduğu takdirde her gün faiz işleyeceğinden hükmedilen el atma bedeline yansıtılmasının mümkün olmadığını, müvekkilinin hacizli ve ipotekli taşınmaz için bedel ödemek zorunda bırakılmaması gerektiğini, fili el atma bulunmadığından idari yargı yerinin görevli olduğunu, taşınmazı kamulaştırma yetki ve sorumluluğunun ... Büyükşehir Belediyesine ait olduğunu, kamu tesis alanlarının kurumları ihtiyaçları doğrultusunda değil halkın ihtiyacı doğrultusunda oluşturulduğunu, imar planları yapılırken kurumlara sorulmamasının külfetinin ilçe belediyesine yüklenemeyeceğini, planları yapma yetkisinin Büyükşehir Belediyesine ait olduğunu, kabul anlamına gelmemekle birlikte belirlenen tazminat miktarının fahiş olduğunu ayrıca ıslah edilen tutara dava tarihinden itibaren faiz işletilemeyeceğini emsal olarak alınan taşınmazın özellikleri itibarıyla farklı olduğunu, satış işleminin özel satış olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiğini, emsal teşkil edemeyeceğini belirterek resen nazara alınacak nedenlerle de kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile ... ili, Konyaaltı ilçesi, ... Mahallesi 1080 parsel sayılı taşınmazın tarla niteliği ve 717 m² yüzölçümü ile tapuda kayıtlı olduğu, davacılara ait payların 30.10.2018 tarihli imarın iptali edinme sebebi ile tescil edildiği, mahallinde yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda alınan bilirkişi raporu ve rapora ekli fotoğraflar incelendiğinde taşınmazın rapora ekli krokide A harfi ile gösterilen 368 m²lik kısmına park, B harfi ile gösterilen 349 m²lik kısmına ise yol ve kaldırım yapılmak suretiyle davalı ... Başkanlığınca fiilen el atıldığı, Konyaaltı Belediye Başkanlığının 26.06.2020 tarihli yazısında da belirtildiği üzere söz konusu park ve yolun bakım ve onarım sorumluluğunun davalı ...’na ait olduğu anlaşıldığından dava konusu taşınmaza el atıldığı kabul edilerek emsal karşılaştırması yapılarak bedeline hükmedilmesi doğru olduğundan istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı tapu malikleri ile davalı idare arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ve bedelinin sorumlu idareden tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”

3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.

4. 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 11 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dava konusu taşınmaza park ve yol yapılmak suretiyle kamulaştırma yapılmaksızın fiilen el atıldığı anlaşıldığından, arsa niteliğindeki taşınmaza 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsal kıyaslaması suretiyle değer biçilmesi ve alınan rapor uyarınca bedelin davalı idareden tahsiline karar verilmesi yerindedir.

3.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

4. Buna karşın eldeki davada taşınmaza 04.11.1983 tarihinden sonra el atılmıştır. 7421 sayılı Kanun ile 2942 sayılı Kanun’a eklenen Ek Madde 4'ün üçüncü fıkrası; “Bu Kanun kapsamında açılan davalarda verilen bedel ve tazminat kararlarına ilişkin mahkeme ve icra harçları, davalı idare tarafından ödenmek üzere maktu olarak belirlenir.” şeklinde düzenlenmiştir. 2942 sayılı Kanun'un 6487 sayılı Kanun'la değiştirilen Geçici 6 ncı maddesinin onikinci ve onüçüncü fıkraları; "09.10.1956 ile 04.11.1983 tarihini kapsayan dönemde oluşan mağduriyetin giderilmesi amacıyla getirilen ve malikler aleyhine bir takım hükümler içeren bu istisnai düzenlemenin 04.11.1983 tarihinden sonraki dönem içinde uygulanmasının hukuk güvenliğini zedeleyeceği" gerekçesiyle ve Anayasa'nın 2 ncı ve 35 inci maddelerine aykırı bulunarak 13.03.2015 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 13.11.2014 tarihli ve 2013/95 Esas, 2014/176 Karar sayılı kararıyla iptal edilmiştir. 2942 sayılı Kanun'da 04.11.1983 tarihinden sonraki fiili el atmalara ilişkin başkaca bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu nedenle kaynağını Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar ile 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararlarından alan 04.11.1983 tarihinden sonra fiilen el atılan taşınmazlar yönünden, kamulaştırmasız el atma nedeniyle açılan davalarda mahkeme ve icra harçları ile her türlü vekâlet ücretinin nispi olarak uygulanması gerektiğinden 2942 sayılı Kanun'un Ek Madde 4'ün üçüncü fıkrasının uygulanma imkanı bulunmamaktadır.

5.Bölge Adliye Mahkemesince İlk Derece Mahkemesi kararının nispi harca ilişkin bölümüne dokunulmaksızın istinaf isteminin şekli olarak esastan reddine karar verildikten sonra istinaf harcının maktuya çevrilerek nispi harcın bakiyesinin iadesine karar verilmesi suretiyle 1983 sonrası fiili el atma nedeniyle açılan tazminat davalarında Ek Madde 4 gereğince maktu harç alınacağı yönünde irade ortaya konulmuş ancak kamu düzenine ilişkin ve yargılamanın her aşamasında gözetilmesi gereken ve İlk Derece Mahkemesinde nispi alınan harcın 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin 2 numaralı alt bendi uyarınca yeniden esas hakkında hüküm kurulması suretiyle düzeltilmesi yoluna gidilmeden 6100 sayılı Kanun'un 373 üncü maddesinin birinci fıkrasından istifade ile Yargıtayın harca yönelik uygulamasının etkinliğinin ortadan kaldırılması bu şekilde Yargıtayın içtihat birliğini sağlama görevinin devre dışı bırakılarak hukukî öngörülebilirlik ve hukukî güvenliğin zedelenmesi sonucunu doğurduğundan kararın bozulması gerekir.

Ne var ki, bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

A. Davalı İdare Vekilinin ... ve ...’e İlişkin Temyizi Yönünden;

Davalı idare vekilinin temyiz dilekçesinin miktar yönünden REDDİNE,

B. Davalı İdare Vekilinin ... ve ...’a İlişkin Temyizi Yönünden;

1. Davalı idare vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddine,

2. Kamu düzenine ilişkin hususlar yönünden yapılan inceleme sonucunda; ... Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesinin 2022/570 Esas ve 2023/651 sayılı ilamının ‘2’ numaralı bendinin hükümden çıkartılmasına, yerine "Karar tarihi itibarıyla alınması gereken 42.514,64 TL harçtan peşin alınan istinaf karar harcının mahsubu ile bakiye 31.885,98 TL istinaf karar harcının davalı ... Başkanlığından alınarak peşin alınan istinaf harçları ile birlikte Hazineye irat kaydına," cümlesinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Davalı idareden aşağıda yazılı kalan harcın alınarak Hazineye irat kaydedilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

08.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.