Logo

5. Hukuk Dairesi2023/7535 E. 2024/1761 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu kaydının iptali nedeniyle Hazine'ye karşı açılan tazminat davasında, mahkemenin Hazine'nin zamanaşımı def'ini değerlendirmemesi ve bilirkişi raporunu eksik incelemesi.

Gerekçe ve Sonuç: Hazine'nin zamanaşımı def'i hakkında bir değerlendirme yapılmadan ve bilirkişi raporundaki eksik hususlar giderilmeden hüküm kurulması doğru görülmeyerek bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2017/190 Esas, 2022/629 Karar

KARAR : Usulden ret/kabul

Taraflar arasındaki 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkin asıl ve birleştirilen davalarda verilen karar hakkında yapılan yargılama sonucunda Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesince Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl ve birleştirilen davaların davalı ..., Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı yönünden husumet ehliyeti yokluğundan usulden reddine, davalı ... yönünden kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Asıl dava dilekçesinde davacılar vekili özetle; İstanbul ili, Pendik ilçesi, ... köyü 764 parsel sayılı taşınmazın 57 parsel sayılı taşınmazdan ifraz gördüğünü ve Pendik (Kapatılan) 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2003/54 Esas, 2006/96 Esas sayılı ve Pendik (Kapatılan) Kadastro Mahkemesinin 2004/5 Esas, 2005/7 Karar sayılı kararlarıyla Hazine adına orman olarak tesciline karar verildiğini belirterek uğranılan zararın davalılardan tahsilini talep etmiştir.

2. Birleştirilen Pendik (Kapatılan) 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/ 327 Esas sayılı dosyasının dava dilekçesinde davacılar vekili özetle; davacılar vekili özetle; İstanbul ili, Pendik ilçesi, ... köyü 765 parsel sayılı taşınmazın 57 parsel sayılı taşınmazdan ifraz gördüğünü ve Pendik (Kapatılan) 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2003/54 Esas, 2006/96 Esas sayılı ve Pendik (Kapatılan) Kadastro Mahkemesinin 2004/5 Esas, 2005/7 Karar sayılı kararlarıyla Hazine adına orman olarak tesciline karar verildiğini belirterek uğranılan zararın davalılardan tahsilini talep etmiştir.

3. Birleştirilen İstanbul Anadolu 20. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2021/149 Esas sayılı dosyanın dava dilekçesinde davacılar vekili özetle; asıl davada saklı tutulan kısmın tahsili talep etmiştir.

4. Birleştirilen İstanbul Anadolu 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2021/137 Esas sayılı dosyanın dava dilekçesinde davacılar vekili özetle; asıl davada saklı tutulan kısmın tahsili talep etmiştir.

5. Birleştirilen İstanbul Anadolu 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2021/169 Esas sayılı dosyanın dava dilekçesinde davacılar vekili özetle; asıl davada saklı tutulan kısmın tahsili talep etmiştir.

6. Birleştirilen İstanbul Anadolu 25. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2021/177 Esas sayılı dosyanın dava dilekçesinde; asıl davada saklı tutulan kısmın tahsili talep etmiştir.

7. Birleştirilen İstanbul Anadolu 14. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2022/515 Esas sayılı dosyanın dava dilekçesinde; asıl davada saklı tutulan kısmın tahsili talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkil idareye husumet yöneltilemeyeceğini, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat koşullarının oluşmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı ..., Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkil idareye husumet yöneltilemeyeceğini, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazminat koşullarının oluşmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 28.01.2014 tarihli ve 2011/326 Esas, 2014/26 Karar sayılı kararı ile asıl ve birleştirilen davaların davalı ... yönünden reddine, diğer davalı yönünden husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1.Mahkemenin 28.01.2014 tarihli ve 2011/326 Esas, 2014/26 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucu; mahkemece Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı hakkında açılan davanın husumet yokluğu nedeni ile reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, ancak Hazine aleyhine açılan davada, davacıların dayandığı Mayıs 1942 tarihli ve 48 numaralı ve 57 parsele revizyon gören tapu kaydının 2510 sayılı İskan Kanununa göre oluşturulduğu ve bu tapuları geçersiz kılan 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 45 nci maddesinin ilgili hükmü ile artık iskan tapularına değer verme olanağı kalmadığından bahisle 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi kapsamında kusursuz sorumluluk halinden söz edilemeyeceğinden bahisle davanın reddine karar verilmişse de bu tapuya dayanılarak 1964 yılında yapılan kadastro çalışması sonucunda itirazsız kesinleşerek davacılar murisi adına yeniden tapu kaydı oluştuğundan, artık dayanak tapunun geçersizliğinden bahsetme olanağının kalmadığını, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesinde “Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur. Devlet zararın doğmasında kusuru bulunan görevlilere rücu eder." hükmü yer almakta olup burada, Devletin sorumluluğu kusursuz sorumluluktur. Kusursuz sorumluluk, tapu siciline bağlı çıkarların ve ayni hakların yanlış tescili sonucu değişmesi ya da yitirilmesi ile bu haklardan yoksun kalınması temeline dayanır. Çünkü, sicillerin doğru tutulması görevini üstelenen ve taahhüt eden Devlet, gerçeye aykırı ve dayanaksız kayıtlardan doğan zararları da ödemekle yükümlüdür. Kusurun varlığı ya da yokluğu, Devletin sorumluluğu için önem taşımayıp sadece Devletin memuruna rücuu sırasındaki iç ilişkide önemlidir. Bu nedenle, davacıların murisi adına 57 parsel numarası ile tapuya kaydedildikten sonra tapusunun iptaline karar verilen dava konusu ifraz parselleri açısından davacının tapu sicilinin hatalı tutulmasından kaynaklı tazminat talebi yerinde olup davanın esasına girilerek zarar kapsamının belirlenmesi ve sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmediği gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl ve birleştirilen davaların davalı ..., Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı yönünden husumet ehliyeti yokluğundan usulden reddine, davalı ... yönünden kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkil idareye husumet yöneltilemeyeceğini, bedelin fahiş olduğunu, 4721 sayılı 1007 nci maddesi uyarınca tazminat koşullarının oluşmadığını , davanın reddi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, temel olarak 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 26.9.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre göre davalı idare vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

3. Bilirkişi kurulunca değerlendirmeye esas alınan münavebe ürünlerinin 2011 yılı itibarıyla dekar başına ortalama verim ve hasat dönemi toptan satış fiyatları ile ayrıntılı üretim giderini (harcama kalemlerini tek tek) gösteren veri cetveli İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğünden getirtilip sermaye faizi, genel idarecilik giderleri, tarla kirası ve bilinmeyen masraflar kalemlerinin üretim masraflarına dâhil edilmeyeceği de göz önünde tutularak hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporu denetlenmeden eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

4. Davalı idare tarafından ileri sürülen zamanaşımı def'i hususunda herhangi bir değerlendirme yapılmaksızın, bilirkişi raporunda tespit edilen bedellerin davalı idareden tahsiline karar verilmiştir. Bu nedenle; davalı idarenin zamanaşımı defi hususunda değerlendirme yapılarak olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı idare vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Mahkeme kararının BOZULMASINA,

15.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.