"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1139 Esas, 2023/1345 Karar
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Samsun 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/584 Esas, 2023/142 Karar
Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin asıl ve birleştirilen davalarda yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleştirilen davaların kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;
Miktar veya her paydaş için değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın her paydaş için değeri kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.
Asıl ve birleştirilen davalarda davacılar yönünden hüküm altına alınan ve temyize konu edilen miktar Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibarıyla kesinlik sınırı olan 238.730,00 TL'nin altında kaldığı anlaşılmakla, davalı idare vekilinin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacılar vekilinin asıl ve birleştirilen dava yönünden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili asıl ve birleştirilen dava dilekçelerinde özetle; Samsun İli, Atakum İlçesi, ... Mahallesi, 420 ada 4 parsel ( imar uygulaması sonucu 420 ada 6 parsel) sayılı davacıların hissedarı olduğu taşınmazın davalı idare tarafından imar planında " okul alanı " olarak belirlenmesi suretiyle kamulaştırma yapılmadan taşınmaza hukuken el atıldığını, davacıların ve diğer hissedarların mülkiyet haklarının kısıtlandığını ileri sürerek taşınmazın bedelinin davalı idareden tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu taşınmaza fiili el atmanın söz konusu olmadığını, hukuki el atma nedeniyle açılacak davalarda ise görevli yargı yerinin idari yargı olduğunu, imar planında okul alanı olarak ayrılan taşınmazların Hazine adına tescil edileceğini, davalı ... Bakanlığına tahsis edilmesi için herhangi bir bedel ödenmediğini, yine ilgili mevzuat hükümleri gereğince eğitim alanlarının kamulaştırma işlemlerinin mücavir alan sınırları içinde Belediyece yürütüleceğini, bu işlemlerin yapılmaması nedeniyle kişilerin mağduriyete uğraması durumunda söz konusu mağduriyeti giderecek olan kurumun Belediyeler olduğunu, tüm bu nedenlerle davalı idare aleyhine husumet yöneltilemeyeceğini, davanın yasal hak düşürücü süre içerisinde de açılmadığını, zamanaşımına uğradığını savunarak reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl ve birleştirilen davalarda tazminat isteminin kabulüne taşınmaz bedelinin asıl ve birleştirilen dava tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı idareden alınarak hisseleri oranında davacılara verilmesine, bedeline hükmedilen davacılara ait tapu kayıtlarının iptali ile Hazine adına tesciline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacılar ... vd. vekili istinaf dilekçesinde özetle; tespit edilen bedelin taşınmazın rayicinin altında kaldığını, bilirkişi raporunun hükme esas alınamayacağını, hüküm altına alınan alacağa uygulanan yasal faizin yargılama süresinde gerçekleşen yüksek enflasyon karşısında yeterli korumayı sağlayamadığını, bu nedenle asıl alacağa en az reel enflasyon oranında faiz uygulanması gerektiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
2. Davalı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; davaya konu taşınmazın 1/1000 ölçekli uygulama imar planının kesinleşmediğini, davalı idareye husumet yöneltilemeyeceğini, davanın husumet yokluğundan reddi gerektiğini, davacıların taşınmaz üzerindeki kullanım haklarının kısıtlandığından söz edilemeyeceğini, taşınmaza fiili el atma söz konusu olmadığı gibi hukuki el atmadan da bahsedilemeyeceğini, davanın reddi gerektiğini, bilirkişi raporunun usul ve yasaya aykırı olup hükme esas alınamayacağını, tespit edilen bedelin fahiş olduğunu, davanın hak düşürücü süre içinde açılmadığını, zamanaşımına uğradığını, faiz başlangıç tarihinin ve faiz oranının kabul edilemeyeceğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dava konusu taşınmazın imar planında " okul alanı " olarak tahsis edildiği, ancak taşınmaza fiilen el atılmadığı, 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 10 uncu maddesi amir hükmü uyarınca, 1/1000 ölçekli uygulama imar planının kesinleştiği tarihten itibaren taşınmazın 5 yıl içinde tahsis edilme amacına uygun olarak kamulaştırılmaması halinde, malikin mülkiyet hakkının süresi belirsiz şekilde kısıtlanacağından bedelinin ödenmesi gerektiği, buna göre davaya konu taşınmaza hukuken el atılmış olmakla, davalı idareye husumet yöneltilerek işin esasına girilip, davaya konu taşınmaza emsal karşılaştırması yapılması suretiyle değer biçilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”
3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.
4. 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun (2942 sayılı Kanun) Ek Madde-1 inci maddesi:
“Uygulama imar planlarında umumi hizmetlere ve resmî kurumlara ayrılmak suretiyle mülkiyet hakkının özüne dokunacak şekilde tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında, uygulama imar planlarının yürürlüğe girmesinden itibaren beş yıllık süre içerisinde imar programları veya imar uygulamaları yapılır ve bütçe imkânları dâhilinde bu taşınmazlar ilgili idarelerce kamulaştırılır veya her hâlde mülkiyet hakkını kullanmasına engel teşkil edecek kısıtlılığı kaldıracak şekilde imar planı değişikliği yapılır/yaptırılır. (İptal: Anayasa Mahkemesinin 20/12/2018 tarihli ve E.: 2016/181 K.: 2018/111 sayılı Kararı ile)” (EK cümle: 16.11.2022-7421/3 md.) "Bu süre içinde belirtilen işlemlerin yapılmaması hâlinde taşınmazların malikleri tarafından mülkiyet hakkından kaynaklı bedele ilişkin açılacak davalar, adlî yargıda görülür."
5. 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesi .
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dosya kapsamında yer alan fen bilirkişi raporundan, keşif tarihi itibarıyla dava konusu taşınmaza fiilen el atılmadığı anlaşılmakla birlikte, taşınmazın 20.12.2000 onay tarihli imar planında "Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi" olarak ayrıldığı ve uzun yıllardan beri kamu hizmetine tahsis edilmiş olması nedeniyle, fiilen el atılmamış olsa dahi mülkiyet hakkının süresi belirsiz şekilde kısıtlandığı kabul edilip, 2942 sayılı Kanun'un Ek 1 inci maddesindeki düzenleme de gözetilerek alınan rapora göre tapu maliki davacıların ve murisleri Kezban Yüksel ve Akgül Yüksel'in paylarına isabet eden taşınmaz bedelinin davalı idareden tahsiline karar verilmesi doğrudur.
3. Arsa niteliğindeki dava konusu taşınmaza 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsalin üstün ve eksik yönleri belirlenip kıyaslaması yapılarak değer biçilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
4. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukukî nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre, davacılar vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
5. Dava konusu taşınmaz davacılar ile murisleri Kezban Yüksel ve Akgül Yüksel adına kayıtlı olduğu halde, infazda tereddüt uyandıracak şekilde sadece davacılar adına olan tapu kayıtlarının iptaline karar verilmiş olması bozmayı gerektirir.
6. Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü Parsel Sorgu Uygulaması üzerinden Dairemizce yapılan incelemede, dava konusu 420 ada 4 parsel sayılı taşınmazın 10.02.2022 tarihli imar uygulaması sonucu pasife alınıp 420 ada 6 parsel numarasını aldığı halde, infazda tereddüt oluşturacak şekilde eski ada ve parsel numarası üzerinden hüküm tesisi bozmayı gerektirir.
Ne var ki bu hataların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
A. Davalı idare vekilinin asıl ve birleştirilen davaya yönelik temyiz istemi yönünden;
Davalı idare vekilinin temyiz dilekçesinin miktar yönünden REDDİNE,
B. Davacılar vekilinin asıl ve birleştirilen davaya yönelik temyiz istemi yönünden;
1. Davacılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,
2.Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
3. İlk Derece Mahkemesi kararının asıl ve birleştirilen davaya yönelik hüküm fıkrasının (1) ve (2) numaralı bentlerinde yer alan "420 ada 4 parsel" ifadesinden sonra gelmek üzere " imar uygulaması sonucu 420 ada 6 parsel" ifadesinin yazılması; yine asıl ve birleştirilen davaya yönelik hüküm fıkrasının (2) numaralı bentlerinde yer alan " davacılar " kelimesinden sonra gelmek üzere " ve murisleri Kezban Yüksel ile Akgül Yüksel" ifadesinin yazılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
20.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.