"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2279 Esas, 2023/1857 Karar
KARAR : Düzeltilerek yeniden esas hakkında verilen karar
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 11. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/810 Esas, 2022/179 Karar
Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı idare vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak, düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Ankara ili, Çankaya ilçesi, ... Mahallesi 27065 Ada 1 Parsel sayılı 7433 m² yüzölçümündeki arsanın 50/7433 hissesinin müvekkiline ait olduğunu, taşınmazın yapılan imar planında, “... Eğitim Alanı” olarak ayrıldığını ve taşınmaza davalı idarece fiilen el atıldığını, dava konusu taşınmazın arsa olduğunu, kıymetli bir konumda bulunduğunu, mahkeme tarafından taşınmazın dava tarihi itibarıyla bedeline ilişkin bilirkişi kurulunca rapor verildiğinde davalarını ıslah edeceklerini, dava ve talep haklarımız saklı kalmak kaydıyla 10.000,00TL kamulaştırmasız el atma tazminat alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek kamu alacaklarına uygulanacak en yüksek faizi ile birlikte davalı idareden tahsilini, davacı adına tapuya kayıtlı olan hissenin iptali ile davalı idare adına tapuya kayıt ve tescilini, yargılama giderleri ile mahkeme vekâlet ücretinin de davalı idareye yükletilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı vekili tarafından haksız, yersiz ve hukuki dayanaktan yoksun olarak açılan huzurdaki davanın reddine karar verilmesini, husumet ve zamanaşımı itirazlarının olduğunu, davaya bakmada idari yargının görevli olduğunu, 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 18 inci maddesi uyarınca parselasyon planı yapmamaları sebebiyle doğacak her türlü kamulaştırma iş ve işlemlerin belediye ve valiliklerin sorumluluğunda olduğunu ileri sürerek davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne, taşınmaz bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bedeline hükmedilen taşınmazın tapusunun iptali ve davalı idare adına tesciline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; tescil hükmünün hatalı kurulduğunu, Hazine adına tescil kararı verilmesi gerektiğini, uzlaşma dava şartının yerine getirilmediğinden davanın reddi gerektiğini, fiili el atmanın olmadığını, husumet düşmediğini, faizde ıslah tarihinin gözetilmesi gerektiğini, bedelin fazla belirlendiğini ileri sürmüştür.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile arsa niteliğindeki taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak dava tarihindeki değerinin tespit edilerek, belirlenen bedelin davalı idareden tahsiline dair kararda, taşınmazın bir kısım hissedarları tarafından açılan davada Mart 2011 tarihi itibarıyla tespit edilen 1.330 TL/ m² değerin Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 2012/1141 Esas, 2012/7821 Karar sayılı ilamı ile onandığı, yine taşınmazın paydaşları tarafından açılan davada Ekim 2018 değerlendirme tarihi itibarıyla tespit edilen 2.800 TL/m² birim bedelin Dairenin 2020/766 Esas sayılı ilamı ile Ekim 2020 değerlendirme tarihi itibarıyla tespit edilen 3.875 TL/m² birim bedelin Dairenin 2021/1475 Esas sayılı ilamı ile uygun bulunduğu da dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden bir isabetsizlik görülmemiştir. Ancak; 26.11.2022 tarihli ve 32025 sayılı Resmî Gazete'de yayınlanan 7421 sayılı Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 5 inci maddesi ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'na ( 2942 sayılı Kanun) eklenen Ek Madde 4'ün üçüncü fıkrasına göre 2942 sayılı Kanun kapsamında açılan davalarda verilen bedel ve tazminat kararlarına ilişkin mahkeme ve icra harçlarının davalı idare tarafından ödenmek üzere maktu olarak belirleneceği hüküm altına alındığından ve harca yönelik düzenleme usul hükümlerine ilişkin olduğundan derhal uygulanması gerektiği gibi kamu düzenine ilişkin olduğundan resen dikkate alınması gerektiği de gözetildiğinde, davacılar tarafından yatırılan harçların kararın kesinleşmesi beklenmeden talep halinde yatıran tarafa iadesine karar verilmesi gerektiğinden davalı idare vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldıralarak, düzeltilerek yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebebleri tekrar ederek temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ve bedelinin idareden tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... usulü dairesinde istimlâk muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”
3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... usulü dairesinde istimlâk muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.
4. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 15.12.2010 tarihli ve 2010/5-662 Esas, 2010/651 sayılı kararı ile'' uzun yıllar programa alınmayan imar planının hayata geçirilmemesi nedeniyle kamulaştırma ya da takas cihetine gitmeyen davalı idarece, pasif ve suskun kalınmak ve işlem tesis edilmemek suretiyle taşınmaza müdahale edildiği; bu haliyle idarenin eyleminin, mülkiyet hakkının özüne dokunan ve onu ortadan kaldıran bir niteliğe sahip olduğu bu şekilde kamulaştırmasız el koyma olgusunun gerçekleştiğinin kabulu gerektiğine...''karar verilmiştir.
5. 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesi.
6. 2942 sayılı Kanun'un Ek 4 üncü maddesi.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Arsa niteliğindeki dava konusu taşınmaza 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsalin üstün ve eksik yönleri belirlenip kıyaslaması yapılarak değer biçilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
3. Dava konusu taşınmaza fiilen el atılmadığı anlaşılmakla birlikte, makul süre içinde imar planına uygun herhangi bir işlem tesis edilmediğinden, idarenin, mülkiyet hakkının özüne dokunan bu eylemi ile ve taşınmazın paydaşları tarafından acılan davalar sonucu idare taşınmazda paydaş olduğundan kamulaştırmasız el koyma olgusunun gerçekleştiğinin kabulü ile bedelin idareden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
4. Bölge Adliye Mahkemesince her ne kadar 26.11.2022 tarihli ve 32025 sayılı Resmî Gazetc'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7421 sayılı Kanun'un 5 inci maddesi ile 2942 sayılı Kanun'a eklenen Ek Madde 4’ün son fıkrasında "Bu kanun kapsamında açılan davalarda verilen bedel ve tazminat kararlarına ilişkin mahkeme ve icra harçları davalı idare tarafından ödenmek üzere maktu olarak belirlenir.” düzenlemesi ile 04.11.1983 tarihinden sonra yapılan fiili el atmalarda da maktu harca hükmedilmesi gerektiğinin amaçlandığının kabulü gerektiğinden bahsedilmiş ise de; bu davaların yasal kaynağını Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas,1956/6 Karar ile 16.05.1956 tarihli ve 1954/I Esas, 1956/7 Karar sayılı kararlarından aldığı nazara alındığında, 26.1 1.2022 tarihli ve 32025 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 16.1 1.2022 tarihli ve 7421 Sayılı Vergi Usul Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 5 inci maddesi ile 2942 sayılı Kanıın'a ek 4 üncü maddesinin üçüncü fıkrasının 04.11.1983 tarihinden sonra fiilen el atılan taşınmazlar için açılan davalarda uygulanma imkanı bulunmamaktadır.
5. Kaldı ki davada dava konusu taşınmaz 1/1000 ölçekli uygulama imar planında ... eğitim tesis alanında kaldığı ve fiili bir el atma bulunmasa da davalı idare dava konusu taşınmazda paydaş olduğundan Ek Madde 4'ün uygulanması doğru değil ise de davalı idare harçtan muaf olup davalı taraf aleyhine hükmedilecek bir harç tutarı bulunmadığından bu hususta düzeltme yapılmamıştır.
6. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılama hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı idare vekilin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
7.Dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile Hazine adına tesciline karar verilmesi gerekirken davalı ... adına tesciline karar verilmesi doğru değildir.
Ne var ki; bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalı idare vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,
2. Davalı idare vekilinin temyiz isteminin kısmen kabulü ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesinin 2022/2279 Esas,2023/1857 Karar sayılı kararının hüküm fıkrasının (2) numaralı bendinde yer alan '' davalı ...'' ibaresinin çıkarılmasına yerine '' Hazine'' kelimesinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
21.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.