"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1020 Esas, 2023/1700 Karar
KARAR : Esastan ret/Düzeltilerek yeniden esas hakkında verilen karar
İLK DERECE MAHKEMESİ : Gölbaşı(Ankara) 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/290 Esas, 2022/190 Karar
Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun davalı idare yönünden esastan reddine, davalılar vekili yönünden kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak, düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;
Miktar veya her paydaş için değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın her paydaş için değeri kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun'un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun'un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.
Davacılar lehine hüküm altına alınan bedeller Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibarıyla kesinlik sınırı olan 238.730,00 TL'nin altında kaldığı anlaşılmakla, Kabul edilen miktar gözetilerek davalı idare vekilinin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacılar vekilinin, reddedilen miktara yönelik olarak gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu Ankara ili, Gölbaşı ilçesi, ... Mahallesi 1209 parsel sayılı taşınmazın Mahkeme kararı gereği TEK adına tescil edildiğini, müvekkillerinin hak sahibi olduklarını, usulüne uygun kamulaştırma işlemi yapılmamış olması nedeniyle, kamulaştırmasız olarak el atıldığından bahisle kamulaştırmasız el atmaya dayalı taşınmaz bedelinin davalı idareden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı idare vekilinin cevap dilekçesi ile özetle; görev, husumet ve zamanaşımı itirazında bulunduklarını, taşınmazın trafo yeri ve sosyal tesisler olarak kamulaştırmaya tabii tutulduğunu, muris adına yapılan tebligatın adreste bulunmaması nedeniyle iade olduğunu, ilanen tebligat ve noter bildirimlerinin ardından taşınmazın, mahkeme kararı gereği 11.01.1990 tarihinde TEK adına tapuya tescil edildiğini, kamulaştırma işlemlerinin usulüne uygun yürütüldüğünü ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kısmen kabulüne, kamulaştırmasız el atmaya dayanan tazminat bedelinin davalı idareden tahsiline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; muris Nezaket Akagündüz'ün kamulaştırma tarihinde ölü olduğunu, taşınmazın mahkeme kararı TEK Genel Müdürlüğü adına tescil edildiğini, kararın yok hükmünde olduğunu, taşınmaza 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'na (2942 sayılı Kanun) aykırı olarak el konulduğunu, geçerli ve kesinleşmiş bir kamulaştırma işleminin bulunmadığını, idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesi gerektiğini, 2942 sayılı Kanun'un Ek 3 üncü maddesinin dava tarihinden sonra yürürlüğe girdiğini, kanunların geriye yürümezliğe ilkesine aykırı davranıldığını, değerin dava tarihine göre değer biçen ilk bilirkişi kurulu raporu doğrultusunda 1.506.951,45TL olması gerektiğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
2. Davalı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; kamulaştırma işlemlerinin usulüne uygun olarak yürütüldüğünü, kamulaştırma kararının kesinleştiğini, taşınmazın mahkeme kararı gereği hükmen tescilinin yapıldığını ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taşınmazın 1982 yılında mülga TEK Genel Müdürlüğü tarafından trafo ve sosyal tesisler yapılmak üzere kamulaştırılmasına karar verildiği ve köyde ilan edilerek kamulaştırma işleminin duyurulduğu, akabinde 1209 parselin TEK Genel Müdürlüğü adına tescili istemiyle Gölbaşı Asliye Hukuk Mahkemesinin 1989/274 Esas, 1989/358 Karar sayılı dosyasında açılan davanın kabulü ile taşınmazın idare adına tesciline dair karar ile taşınmazın TEK Genel Müdürlüğü adına hükmen tescil edildiğinin sabit olduğunu, 24.12.2019 tarihli ve 30988 sayılı Resmî Gazete'de yayınlanarak aynı gün yürürlüğe giren 7201 sayılı Kanun'un 6 ncı maddesi ile 2942 sayılı Kanun'a eklenen Ek Madde 3 ile "Mülga 31/8/1956 tarihli ve 6830 sayılı İstimlâk Kanununun 16 ncı ve 17 nci maddeleri ile bu kanunun mülga 16 ncı ve 17 nci maddeleri uyarınca kesinleşmiş mahkeme kararlarına istinaden idareler adına tescil edilen taşınmazların eski malikleri adına kamu bankalarına yatırılan ancak hak sahiplerine ödenmediği tespit edilen kamulaştırma bedelleri nedeniyle idareler aleyhine açılacak her türlü davada değer taşınmazın idare adına tescil edildiği tarih, değerleme tarihi olarak esas alınmak ve o tarihteki nitelikleri gözetilmek suretiyle tespit edilir. Tespit edilen bu bedel, Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE) tablosundaki aylık değişim oranları esas alınmak suretiyle dava tarihi itibarıyla güncellenir ve ortaya çıkan bedel hak sahibine ödenir.” hükmünün getirildiğini, aynı Kanun'un 7 nci maddesi ile 2942 sayılı Kanun'a eklenen geçici 15 inci maddenin 2 nci fıkrası ile de "Mülga 6830 sayılı Kanunun 16 ncı ve 17 nci maddeleri ile bu Kanunun mülga 16 ncı ve 17 nci maddeleri uyarınca kesinleşmiş mahkeme kararlarına istinaden idareler adına tescil edilen taşınmazların eski malikleri adına kamu bankalarına yatırılan ancak hak sahiplerine ödenmediği tespit edilen kamulaştırma bedelleri nedeniyle idareler aleyhine açılmış ve devam eden davalar, ek 3. madde hükmü uygulanarak sonuçlandırılır. '' (Ek cümle:9/6/2021-7327/20 md.) “Bu hüküm, tebliği dâhil eksik veya hatalı kamulaştırma işlemleri bulunmasına rağmen idare adına tescil edilmiş olan taşınmazlar hakkında da uygulanır.” Yine 26.11.2022 tarihli ve 32025 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7421 sayılı Kanunun 4 üncü maddesi ile 2942 sayılı Kanun'un ek 3 üncü maddesine ek fıkra ile “Mülga 6830 sayılı Kanunun 16 ncı ve 17 nci maddeleri ile bu Kanunun mülga 16 ncı ve 17 nci maddeleri uyarınca kesinleşmiş mahkeme kararlarına istinaden idareler adına tescil edilen taşınmazların kamulaştırılması için kamulaştırma bedellerinin eski malikleri adına kamu bankalarına yatırılması ve hak sahiplerine ödenmesi halinde, tebliği dâhil eksik veya hatalı kamulaştırma işlemleri, kamulaştırma bedelinin ödendiği tarih itibarıyla kesinleşmiş kabul edilir. Bu hüküm, tebliği dâhil eksik veya hatalı kamulaştırma işlemleri bulunmasına rağmen idare adına tescil edilmiş olan taşınmazlar hakkında da uygulanır.” hükümlerinin düzenlendiğini, Mahkemece, hava fotoğrafları celp edilerek alınan fen raporunda dava konusu taşınmaza fiilen el atma tarihinin 1983 yılından sonra olduğu tespit edildiği, bankadan ödeme araştırmasının yapıldığı, bir ödeme yapıldığına dair belge ve bilgiye rastlanmadığının bildirildiği anlaşılmış, dava konusu taşınmazın tescil tarihi olan Ocak 1990 tarihi itibarıyla emsal satışlar dosya arasına alınıp, dava konusu taşınmazla mukayese edilip belirlenen değerin Yİ-ÜFE endeksi uygulanarak dava tarihindeki değerinin hesaplanması ve hükme esas alınmasında, dava konusu taşınmaz ve emsal alınan taşınmazın vergi değerleri ile imar durumlarına ilişkin bilgi ve belgeler (dava konusu taşınmaz kadastro parseli arsa olup 1986 itibarıyla emsal taşınmazın da aynı durumda olduğu da anlaşılmakla) Dairemizce celp edilerek raporun denetlenmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşıldığından mahkemece ıslah da dikkate alınarak davanın kısmen kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmediğini; ancak davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de 04.10.2022 tarihli ve 31973 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 28.07.2022 tarihli ve 2018/32753 başvuru numaralı Kübra Yıldız ve diğerleri kararı dikkate alındığında ve aksine hüküm kurulmasının mülkiyet hakkının ihlaline yol açacağı kanaatine varıldığından davalı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmeyerek, yargılama giderlerinin tamamının davalı idareden tahsiline karar verilmesi ve 7421 sayılı Vergi Usul Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 5 inci maddesine göre 04.11.1983 tarihinden sonraki kamulaştırmasız el atmaya dayanan tazminat davalarında karar ve ilam harcı ile istinaf karar harcının davalı idareden alınmak üzere maktu olarak belirleneceği düzenlendiğinden maktu harcın mahsubu ile taraflarca fazla yatırılan karar ve ilam harçlarının ve istinaf karar harcının iadesine karar verilmesi gerektiğinden, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilerek davanın kısmen kabulü karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; vekâlete ilişkin istinaf itirazı haricinde, Yargıtay 5. Hukuk Dairesi kararına sunulmuş olan konuya ilişkin muhalefet şerhini ilave etmek suretiyle istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ve bedelinin idareden tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlâk muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”
3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usûlü dairesinde istimlâk muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.
4. 2942 sayılı Kanun'un Ek Madde 3, geçici 15 ve 17 nci maddeleri.
5. Anayasa Mahkemesinin 04.05.2023 tarihli ve 2019/93 Esas, 2023/87 Karar sayılı 28.07.2023 tarihli ve 32262 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan iptal kararı.
6. 2942 sayılı Kanun'un (2942 sayılı Kanun) 11 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dosya içindeki bilgi ve belgelere göre; dava konusu taşınmazın davacı murisi adına paylı olarak kayıtlı iken 1989 yılında kamulaştırma işlemlerinin yapıldığı, taşınmazın tamamının 6830 sayılı Kanun'un mülga 17 nci maddesi gereğince Gölbaşı Asliye Hukuk Mahkemesinin 1989/274 Esas, 1989/358 Karar sayılı dosyası üzerinden açılan dava sonucu TEK Genel Müdürlüğü adına tesciline karar verildiği, işbu karar gereğince de taşınmazın 11.01.1990 tarihinde TEK Genel Müdürlüğü adına tescil edilmediği, fen bilirkişisi raporuna göre de taşınmaza 1983 yılından sonra fiilen el atılmış olduğu, davacılar murisi-maliklerine usulüne uygun olarak kamulaştırma işlemi tebliğ edilmediği gibi bloke edilen bedellerin hak sahiplerine ödendiğine dair bilgi ya da belgeye rastlanmadığı, bu itibarla da kamulaştırma işleminin kesinleşmemiş olduğu ve işbu davanın 24.12.2019 tarihinden sonra açıldığı anlaşılmaktadır.
3. 21.12.2019 tarihinde kabul edilerek 24.12.2019 tarihli ve 30988 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 7201 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesi ile 2942 sayılı Kanun’a eklenen Ek Madde 3’ün birinci fıkrasının ikinci cümlesindeki; “…dava tarihi itibarıyla…” ibaresi ve 7201 sayılı Kanun’un 7 nci maddesi ile eklenen Geçici 15 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan; “…ek 3 üncü madde hükmü uygulanarak…” ibaresi 28.07.2023 tarihli ve 32262 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 04.05.2023 tarihli ve 2019/93 Esas, 2023/87 Karar sayılı kararı ile iptal edilmiştir.
4. Anayasa’nın 153 üncü maddesinin beşinci fıkrasındaki; “İptal kararları geriye yürümez.” hükmü ve davanın açıldığı tarihte yürürlükte olan; “… dava tarihi itibarıyla…” ibaresini içeren ek madde 3 nazara alındığında, davaya konu taşınmazın idare adına tescil edildiği tarih, değerlendirme tarihi olarak esas alınmak ve o tarihteki nitelikleri gözetilmek suretiyle tespit edilecek bedelin Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi tablosundaki değişim oranları esas alınmak suretiyle “dava tarihi” itibarıyla güncellenmesi sonucu ortaya çıkan bedelin hak sahibine ödenmesi gerekir.
5. Bu durumda; davaya konu taşınmazın idare adına tescil edildiği tarih, değerlendirme tarihi olarak esas alınmak suretiyle, değerlendirme tarihindeki niteliğine göre arsa olarak değerlendirilen taşınmaza, emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesinde bir isabetsizlik görülmediği gibi, tespit edilen bedelin Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi tablosundaki değişim oranları esas alınmak suretiyle “dava tarihi” itibarıyla güncellenmesi sonucu ortaya çıkan bedelin hak sahiplerine ödenmesine karar verilmesi de yerindedir.
6. Davanın kısmen kabulüne verildiği ve Bölge Adliye Mahkemesince yazılı gerekçe ile yargılama giderlerinin davalı idare üzerinde bırakılmasına karar verilmiş ise de; Bölge Adliye Mahkemesi kararı gerekçesinde belirtilen karar bireysel başvuru istemine ilişkin olup uyuşmazlığa özgü verilen bir karar olduğu, herhangi bir somut norm denetimine konu olmadığı; ancak 18.01.2024 tarihli ve 32433 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 30.11.2023 tarihli ve 2023/101 Esas, 2023/207 Karar sayılı kararı ile kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat davalarına ilişkin olarak 6100 sayılı Kanun'un 326 ncı maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenen '' Davada iki taraftan her biri kısmen haklı çıkarsa, mahkeme, yargılama giderlerini tarafların haklılık orarına göre paylaştırır'' hükmü Anayasa'ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verildiğinden davacılar alayhine yargılama gideri ve vekâlet ücretine hükmedilmemesi sonucu itibarıyla doğrudur.
7. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
8. Eldeki davada taşınmaza 04.11.1983 tarihinden sonra el atılmıştır. 7421 sayılı Kanun ile 2942 sayılı Kanun'a eklenen Ek Madde 4'ün üçüncü fıkrası; “Bu Kanun kapsamında açılan davalarda verilen bedel ve tazminat kararlarına ilişkin mahkeme ve icra harçları, davalı idare tarafından ödenmek üzere maktu olarak belirlenir. " şeklinde düzenlenmiştir. 2942 sayılı Kanun'un 6487 sayılı Kanun'la değiştirilen Geçici 6 ncı maddesinin onikinci ve on üçüncü fıkraları; "09.10.1956 ile 04.11.1983 tarihini kapsayan dönemde oluşan mağduriyetin giderilmesi amacıyla getirilen ve malikler aleyhine bir lakım hükümler içeren bu istisnai düzenlemenin 04.11.1983 tarihinden sonraki dönem içinde uygulanmasının hukuk güvenliğini zedeleyeceği" gerekçesiyle ve Anayasa'nın 2 ncı ve 35 inci maddelerine aykırı bulunarak 13.03.2015 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 13.11.2014 tarihli ve 2013/95 Esas, 2014/1 76 Karar sayılı kararıyla iptal edilmiştir. 2942 sayılı Kanun'da 04.1 1.1983 tarihinden sonraki fiili el atmalara ilişkin başkaca bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu nedenle kaynağını Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar ile 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararlarından alan 04.11.1983 tarihinden sonra fiilen el atılan taşınmazlar yönünden, kamulaştırmasız el alma nedeniyle açılan davalarda mahkeme ve icra harçlarının nispi olarak uygulanması ve bu hususun kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gerektiğinden Bölge Adliye Mahkemesinin kararının bozulması gerekmiştir.
Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
A.Davalı İdare Vekilinin Temyizi Yönünden,
Davalı idare vekilinin temyiz dilekçesinin miktardan REDDİNE,
B. Davacılar Vekilinin Temyize Yönünden,
1.Davacılar vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddine,
2. Kamu düzenine ilişkin olarak yapılan değerlendirme sonucunda, harca ilişkin olarak Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının (A-6) numaralı bendinin çıkartılmasına, yerine “Karar tarihi itibarıyla alınması gereken 4.303,71 TL'nin, davacılar tarafından yatırılmış olan peşin ve ıslah harcı toplamı 25.614,84 TL'den mahsubu ile bakiye 21.311,13 TL harcın davacı tarafa iadesine,” paragrafının, devamla (A-7) numaralı bendinin çıkartılmasına, yerine “Davacı tarafından yatırılmış olan 4.303,71 TL harcın, davalıdan alınarak davacılara verilmesine” paragrafının yazılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Davacılardan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine, davalı idareden peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
13.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.