Logo

5. Hukuk Dairesi2023/8540 E. 2024/2105 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu kaydının mahkeme kararı ile iptalinden kaynaklanan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu'nun 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir.

Gerekçe ve Sonuç: Arsa niteliğindeki taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesinde ve bedelin davacıya ödenmesinde bir isabetsizlik görülmeyerek mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/24 Esas, 2022/566 Karar

KARAR : Kabul

Taraflar arasındaki taşınmazın tapu kaydının mahkeme kararı ile iptalinden kaynaklanan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı bir kısım davacılar vekili ile davalı idare vekilince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekilleri dava dilekçelerinde özetle; dava konusu Hatay ili, ... ilçesi, ... Mahallesi, ... ve ... parsel sayılı taşınmazların tamamının kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığı gerekçesiyle tapu kaydının mahkeme kararı ile iptali nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı idare temsilcisi cevap dilekçesinde özetle; müvekkil idareye husumet yöneltilemeyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 03.06.2014 tarihli ve 2013/701 Esas, 2014/284 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1.Mahkemenin 03.06.2014 tarihli ve 2013/701 Esas, 2014/284 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde bir kısım davacılar vekili ile davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucunda; arsa niteliğindeki çekişmeli taşınmazın tapu kaydının iptaline ilişkin mahkeme kararının kesinleştiği tarih esas alınmak suretiyle, arsa niteliğindeki taşınmaza özel amacı olmayan emsal satışlar baz alınarak emsal karşılaştırması yöntemiyle belirlenen değeri üzerinden yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün onanmasına karar verilmiştir.

3. Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin onama kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.

4. Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesince yapılan karar düzeltme incelemesi sonucunda; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun'un 49 uncu ve devamı maddesinde düzenlenen haksız fiilden kaynaklanan tazmini sorumluluk, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte doğar ve zamanaşımı süresi başlar. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesinde düzenlenen objektif (kusursuz) sorumluluk halinin varlığının kabulünde; tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararların karşılanması amacını güden Devletin tazmini sorumluğu mülkiyetin sona ermesi veya mülkten yararlanma hakkına açık ve kesin müdahalenin gerçekleştiği; somut olayda, taşınmazın kıyı kenar çizgisi içinde kalması nedeniyle tapu kaydının iptali kararının kesinleştiği ve 4721 sayılı Kanun'un 705 inci maddesi uyarınca mülkiyet hakkının kaybedildiği 08.04.2013 tarihinde başlar. Bu durumda, taşınmazın makul ve gerçek değerinin saptanmasında dava tarihi değil, mülkiyet hakkına müdahalenin gerçekleştiği ve zararın doğduğu bu tarih esas alınmalıdır. Tazminat miktarı belirlenirken öncelikli konu, tapusu iptal edilen taşınmazın değerlendirme tarihi itibarıyla niteliğinin tespiti olup, arazi niteliğindeki taşınmaz; başka deyişle tarım alanlarında net gelir esas alınarak, arsa niteliğindeki taşınmazlar için ise emsal karşılaştırması yapılarak değer belirlenmelidir. Çekişmeli taşınmazın iptal edilen tapu kaydında cinsi arsa olarak belirtilmiş olup, belediye başkanlığından gönderilen yazıda, çekişmeli taşınmazın imar planında kısmi yapılaşmaya uygun, sahil şeridi kapsamında olduğu ve belediye hizmetlerinden faydalandığı bildirilmiştir. Tapu kaydında arsa niteliğinde olan taşınmazın kıyı kenar çizgisi içinde kalması nedeniyle mahkemece, hükmen tapu kaydı iptal edildiğine göre; mahkemece değerlendirme tarihi olarak tapu iptali ve tescil kararının kesinleştiği tarih emsal alınarak taraflara dava konusu taşınmaza yakın bölgeden, benzer yüzölçümlü ve değerlendirme tarihine yakın ve daha önceki tarihli satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde resen emsal araştırılması ve bunların kayıtlarının celbi yoluna gidilmesi ve fen elemanı ile inşaat, ziraat ve mülk bilirkişiden oluşturulacak bilirkişi kurulu ile taşınmaz başında yeniden keşif ve inceleme yapılarak kamulaştırma davalarına benzer yöntemle bilirkişilerden rapor alınması, değerlendirme tarihi itibarıyla dava konusu taşınmaz ile bilirkişi kurulunca emsal kabul edilecek taşınmazların, satışına ilişkin belgeler ilgili Tapu Müdürlüğünden; Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından belirlenen emlak vergisine esas olan m2 değerleri de ilgili Belediye Başkanlığı Emlak Vergi Dairesinden istenip, dava konusu taşınmazın emsal taşınmazlara göre eksik veya üstünlük oranı yönünden bilirkişi kurulu raporu da denetlenerek, sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, tapu iptali ve tescil kararının kesinleştiği tarih yerine dava tarihine göre değer biçen yetersiz bilirkişi raporu esas alınarak karar verilmesi, doğru bulunmamıştır. Öte yandan, kabule göre de; davacı vekili mahkemece yapılan keşif sonrasında bilirkişi raporunda belirlenen taşınmaz değerini dikkate alarak mahkemeye sunduğu 30.05 2014 tarihli dilekçesinde keşfen belirlenen 819.277,94. TL üzerinden dava harcını tamamladığını beyan etmiş ve mahkemece bu değer üzerinden alacağın tamamına yasal faiz yürütülerek yazılı olduğu şekilde karar verilmişse de, hakim tarafların talebi ile bağlıdır. İstenilenden fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Davacı vekilinin 30.05 2014 tarihli dilekçesinde artırılan miktar yönünden faiz istemi bulunmamaktadır. Hal böyle olunca yerel mahkemenin ilk kararının davacı tarafından temyiz edilmemesi nedeniyle davalı taraf yararına doğan usuli kazanılmış hak gözetilerek ilk dava edilen miktar için dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi, ıslahla artırılan miktar için ise hiç faize hükmedilmemesi gerekirken yazılı şekilde faize hükmedilmesi de yerinde görülmediği gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.

4.Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin bozma kararına karşı süresi içinde bir kısım davacılar vekili maddi hatanın düzeltilmesi isteminde bulunmuştur.

5. Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesince maddi hatanın düzeltilmesi talebi üzerine yapılan inceleme sonucunda; davacı vekili ilk kararı temyiz ettiği ve ıslah dilekçesi vermediği halde Dairenin 20.03.2017 tarihli 2017/5086 Esas, 2017/2108 Karar sayılı ilamının 3. sayfasının son paragrafında yer alan cümlesinin yazılması maddi hata niteliğinde olup, maddi hata usûlî kazanılmış hakkın istisnasını teşkil ettiğinden, usulü ekonomisi yönünden Daire kararındaki maddi hatanın düzeltilmesi gerekmektedir. Bu sebeple Dairenin 20.03.2017 tarihli 2017/5086 Esas, 2017/2108 Karar sayılı ilamının üçüncü sayfasının son paragrafının tamamen çıkarılmak suretiyle maddi hatanın düzeltilmesine karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 07.12.2018 tarihli ve 2018/232 Esas, 2018/820 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin 07.12.2018 tarihli ve 2018/232 Esas, 2018/820 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde bir kısım davacılar vekili ile davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; mahkemece bozma ilamı uyarınca değerlendirme tarihi olarak tapu iptal ve tescil kararının kesinleşme tarihi esas alınmış ise de bozma kararı maddi hataya dayalı olup maddi hataya dayalı bozma kararı taraflar lehine usuli kazanılmış hak teşkil etmeyeceğinden değerlendirme tarihinin dava tarihi olarak olarak kabul edilmesi gerektiği gibi arsa niteliğindeki taşınmazlar için ödenecek tazminat bedelinin değerlendirme gününden önceki, dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması zorunludur. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda emsal alınan taşınmaz, dava konusu taşınmaza 24.500 m mesafede, il merkezinde olması nedeniyle uygun emsal olmadığı gibi emsal alınan taşınmazın resmi akit tablosu incelendiğinde 22.04.2011 tarihli işlemde iki adet 1/5'er hissenin 450.000'er TL'ye satılmasına rağmen verasete iştirak halinde bulunan diğer 1/5 hissesinin toplam 1.800.000 TL'ye satılması dikkate alındığında bu satışların özel amaçlı bir satış olup, gerçek değerleri yansıtmadığı anlaşılmakla alınan rapor hüküm kurmaya elverişli değildir. Bu durumda dava konusu taşınmazın değerlendirmeye esas alınacak emsallere göre ayrı ayrı üstün ve eksik yönleri ve oranları açıklanmak suretiyle yapılacak karşılaştırma sonucu değerinin belirlenmesi bakımından, yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılarak alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurulması gerekçeleriyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Üçüncü Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde bir kısım davacılar vekili ile davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Bir kısım davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; davalı ... ile diğer davalı ... arasında 20.06.2016 tarihli ve 14660 yevmiye numaralı miras payının devri sözleşmesi yapıldığını, ilgili sözleşme uyarınca davalı ...'in hissesine düşen miktarın davalı ...'e ödenmesine karar verilmesi gerektiğini, tapu iptal tescil davacının kesinleşme tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerektiğini ve bedelin düşük olduğunu ileri sürmüştür.

2. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat koşullarının oluşmadığını, emsalin uygun olmadığını bedelin fahiş olduğunu, müvekkil idare lehine vekâlet ücreti takdir edilmesi gerektiğini, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, ... olarak 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 rarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan ... duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 26.9.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Arsa niteliğindeki taşınmazlara emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesinde ve bedelin davacı tarafa ödenmesine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Bir kısım davacılar vekili ile davalı Hazine vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Davacı Hazineden harçtan muaf olduğundan harç alınmamasına, davacıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,

22.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.