"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/3203 Esas, 2023/1175 Karar
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Hadim Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/692 Esas, 2022/526 Karar
Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine kesin olarak karar verilmiştir.
Dosya içeriğine göre Bölge Adliye Mahkemesince dava miktarı dikkate alınarak temyiz dilekçesinin miktardan reddine karar verilmiş ise de 15.04.2022 tarihli ve 31810 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 24.02.2022 tarihli ve 2021/34 Esas, 2022/21 Karar sayılı kararı ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 341 inci maddesinin (2) numaralı fıkrasının birinci cümlesinin "kamulaştırma bedelinin tespitine ilişkin davalar" yönünden Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verildiği gözetildiğinde; temyiz yoluna başvurulabilen kararları düzenleyen 6100 sayılı Kanun'un 362 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi için de aynı hususun uygulanması gerektiğinden 6100 sayılı Kanun'un 362 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen miktar itibarıyla kesinlik sınırına bakılmaksızın temyizinin olanaklı bulunduğu kabul edilmelidir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekilince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle; Konya ili, Hadim ilçesi, ... Aşağı Mahallesi 319 ada 120 parselde kayıtlı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ile davacı DSİ Genel Müdürlüğü adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalının cevap dilekçesi sunmadığı görülmüştür.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne, kamulaştırma bedelinin tespiti ile bu bedelin davalı tarafa ödenmesine, dava konusu taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile davacı idare adına tesciline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A.İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B.İstinaf Sebepleri
1.Davacı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; bilirkişi raporlarında Hadim ilçesi, Armağan Mahallesinde bulunan 186 ada 22 parsel sayılı içinde iki katlı ev bulunan, dava konusu taşınmazla benzerliği olmayan bir parselin emsal alınarak, dava konusu taşınmazın kamulaştırma bedelinin hatalı ve yanlı olarak yüksek hesaplandığını, kamulaştırma alanındaki parsellerin Konya ili, Bozkır ve Hadim ilçelerinin sınırları içinde olduğunu, kısmen ve tamamen kamulaştırılacak bütün taşınmazların her iki ilçe belediyesinin nazım ve uygulama imar planı sınırları dışında kaldığını, dava konusu taşınmazın bulunduğu yerin etrafının meskun olmaması, belediye tarafından sunulan yol, su, toplu taşıma, aydınlatma, kanalizasyon gibi hizmetlerden tam olarak yararlanmamasının arsa sınıfında olmadığının kanıtı olduğunu, ayrıca belediyece hazırlanmış planlarda “tarımsal niteliği korunacak alan” olarak ayrılmış taşınmazların arazi kabul edilmesi gerektiğini ileri sürmüş ve kararın kaldırılmasını istemiştir.
2.Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle;dava konusu taşınmazın kamulaştırma hukuku bakımından arsa niteliğinde olduğunu, taşınmazın tarım arazisi olarak değerlendirilmesinin hatalı olduğunu, dava konusu taşınmaz için emsal karşılaştırması sonucunda belirlenen değerin taşınmazın gerçek değerini karşılamadığını, net gelir hesabı yapılırken Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin üretim giderine ilişkin bir içtihadının da dikkate alınması gerektiğini, üretim giderinin brüt gelirin 1/3'ünden fazla olamayacağını, Maliye Bakanlığının 14.04.2003 tarihli iç genelgesine göre kamulaştırma bedellerinde Kamu Alacakları İçin Ön Görülen En Yüksek faiz oranının uygulanması gerektiğini, bu hususlar göz ardı edilerek yasal faiz uygulanmasına karar verilmiş olmasının davacıların gerçekte meydana gelen zararının karşılanmamasına neden olduğunu ileri sürmüş ve kararın kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile sulu tarım arazisi niteliğindeki dava konusu taşınmaza % 4 kapitalizasyon faizi uygulanmak suretiyle, 2020 yılı İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü verilerine dayanılarak 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net geliri esas alınarak, yasal koşulları oluşmadığından objektif değer artışı uygulanmaksızın değer biçilmesinde ve kamulaştırılan taşınmazın tapusunun iptali ile davacı adına tesciline dair verilen kararda İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden kanuna aykırılık bulunmadığından taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesi kararlarının kesin nitelikte olmadığını temyiz edilebilir olduğunu belirterek istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiştir.
C.Gerekçe
1.Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, ... olarak davacı idare ile davalı arasındaki kamulaştırma bedelinin tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2.2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası ile 11 inci ve 12 nci maddeleri
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, davalı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davalıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
25.01.2024 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.01.2004 tarihli ve 2004/10-44 Esas, 2004/19 Karar sayılı kararı ve müstakar kararlarında da açıkça ifade edildiği üzere Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının kesin hüküm halini almamış derdest davalar yönünden uygulanmaları gerekir. Zira Anayasa Mahkemesinin iptal kararları usulî kazanılmış hakkın ve aleyhe bozma yasağının istisnasını teşkil ederler.
Bu nedenle somut olayda; davalı tarafın Anayasanın 46 ncı maddesinin son fıkrası uyarınca kamu alacaklarına uygulanacak en yüksek faizin uygulanmasına yönelik Hukuk Muhakemeleri Kanununun 26 ncı maddesinin birinci fıkrası kapsamında değerlendirilecek bir temyiz talebinin (davalı taraf vekillerinin 11.07.2023 tarihli temyiz dilekçesindeki; “kamu alacaklarına uygulanacak en yüksek faizin uygulanmasına” ilişkin talebi) de dosya münderecatında bulunması karşısında, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası hükmünün iptali yönünde Anayasa Mahkemesi tarafından verilen ve 01.08.2023 tarihli, 32266 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı iptal kararı doğrultusunda karar verilmeli ve “dava tarihinden itibaren mahkeme karar tarihine kadar” Anayasanın 46 ncı maddesinin son fıkrası hükmü nazara alınarak faize hükmedilmelidir.
Hâl böyle iken, eldeki derdest davada Anayasa Mahkemesi iptal kararının uygulanmadığı, Sayın çoğunluğun “Onama Kararı ve görüşüne” katılmıyoruz. 25.01.2024