"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/583 Esas, 2023/935 Karar
KARAR : Düzeltilerek yeniden esas hakkında verilen karar
İLK DERECE MAHKEMESİ : Görele 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/300 Esas, 2021/918 Karar
Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılarak enerji nakil hattı geçirilen taşınmazların irtifak hakkı karşılığının tahsili için açılan ilk davada saklı tutulan bölümün tahsili istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı idare vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Giresun ili, Görele ilçesi, ... Mahallesi, 325 ada 14 ve 15 parsel sayılı taşınmazlara davalı idare tarafından kamulaştırma yapılmaksızın enerji nakil hattı geçirilmek suretiyle 1988 yılında fiilen el atıldığını, taşınmazların değer kaybına uğradığını, fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak kamulaştırmasız el atmadan kaynaklı tazminat istemiyle davacı tarafından davalı idare aleyhine açılan Görele 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/130 Esas sayılı dava dosyasında, taleple bağlı kalınarak 100,00 TL üzerinden davanın kabulüne karar verildiğini, işbu kararın istinaf ve temyiz incelemesinden geçerek kesinleştiğini, söz konusu ilk davada taşınmazlardan 1988 yılında geçen enerji nakil hattı nedeniyle toplam tazminat bedelinin 540.650,42 TL olarak belirlendiğini, ilk davada tespit olunan ancak talep edilmeyen bakiye 540.550,42 TL tazminat bedelinin ilk dava tarihi olan 24.04.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı idareden tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını, usulden reddi gerektiğini, belirsiz alacak davası olarak açılan ilk davada davanın tümü hakkında karar verildiğinden davacının ek dava açma hakkının bulunmadığını, ilk dava tarihinden itibaren faiz talep edilemeyeceğini, kamulaştırma kararı uyarınca enerji nakil hattı tesis edilip usulüne uygun olarak tapuya tescil işleminin gerçekleştirildiğini, kamulaştırma bedelinin de hak sahipleri adına yatırıldığını, davacının kamulaştırma işleminden haberdar olduğunu, hak düşürücü sürede bedel artırım davasının da açılmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; kamulaştırmasız el atmadan kaynaklı tazminat istemiyle fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak 100,00 TL üzerinden açılan kısmi davada, Görele 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 20120/130 Esas, 2020/291 Karar sayılı kararı ile kamulaştırmasız el atma bedeli belirlendikten sonra taleple bağlı kalınarak davanın kabulüne karar verildiği, kararın istinaf ve temyiz incelemesinden geçerek 01.04.2021 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın, kısmi davada saklı tutulan kısma yönelik açılan ek dava mahiyetinde olduğu, söz konusu kısmi davada davaya konu taşınmazlara davalı idare tarafından enerji nakil hattı geçirilmek suretiyle 1988 yılında kamulaştırma yapılmaksızın el atıldığından bahisle toplam tazminat bedelinin 540.650,42 TL olarak tespit edildiği, bu kararın tespite ilişkin bölümünün sonradan açılan ek dava için kesin hüküm oluşturacağı, işbu bedelden asıl davada hüküm altına alınan bedel mahsup edildikten sonra 540.550,42 TL bedelin davalı idareden tahsili gerektiği, taşınmazlara el atma tarihinin 04.11.1983 tarihi olması nedeniyle nispi harç ve vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle, davanın kabulüne, 540.550,42 TL kamulaştırmasız el atma bedelinin ilk dava tarihi olan 24.04.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı idareden tahsiline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; kamulaştırma işleminin ve noter tebligatlarının usulüne uygun yapıldığını, davanın hak düşürücü süre içinde açılmadığını, ilk dava tarihinden itibaren faize hükmedilmiş olmasının doğru olmadığını, davanın açılmasına davacının sebebiyet verdiğini, yargılama gideri ve vekâlet ücretinin davacı üzerinde bırakılması gerektiğini, dava konusu taşınmazın gerçek değerinin çok üstünde bir değer tespit edildiğini, bilirkişi raporunun hükme esas alınamayacağını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davalı idare tarafından enerji nakil hattı geçirilmek suretiyle davaya konu taşınmazlara kamulaştırmasız el atıldığından bahisle tazminat istemiyle fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak 100,00 TL üzerinden açılan kısmi davada, kamulaştırmasız el atma bedeli belirlendikten sonra taleple bağlı kalınarak davanın kabulüne karar verildiği, işbu kararın istinaf ve temyiz incelemesinden geçerek kesinleştiği, eldeki davanın, kısmi davada saklı tutulan kısma yönelik açılan ek dava mahiyetinde olduğu, kural olarak, kısmi davada alınan bilirkişi raporlarının açılan ek dava yönünden kesin delil olmayacağı gerek öğretide gerek yargısal uygulamada kabul edilmiş ise de kısmi davada kesinleşen hükme esas alınan rapor tümüyle inceleme ve itiraz konusu yapılıp, tüm yargısal denetim yollarından geçerek toplam alacak miktarını ortaya koyacak şekilde kesinleşmiş ve taraflar yönünden yargısal denetim yolları tüketilerek usulü kazanılmış haklar gerçekleşmişse, kesin delil olarak değerlendirilmesi gerekeceği, bu nedenle bilirkişi raporlarının takdiri delil oldukları kural ise de somut olay özelliklerine göre kesin delil niteliği de kazanabileceklerinin göz ardı edilmemesi gerektiği, kısmi davada tespite ilişkin bölümün sonradan açılan eldeki ek dava için kesin hüküm oluşturduğunun kabulüne göre karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, hüküm altına alınan bedele ilk dava tarihinden itibaren faiz işletilmesinin doğru olduğu; ancak, Anayasa Mahkemesinin kamulaştırmasız el atma davalarında verdiği ihlal kararları doğrultusunda Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair 16.11.2022 tarihli ve 7421 sayılı Kanun'un 5 inci maddesi ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'na (2942 sayılı Kanun) eklenen Ek Madde 4 ün 3 üncü fıkrasında; " Bu Kanun kapsamında açılan davalarda verilen bedel ve tazminat kararlarına ilişkin mahkeme ve icra harçları, davalı idare tarafından ödenmek üzere maktu olarak belirlenir.” düzenlemesi getirildiğinden karar ve ilam harcının maktuen belirlenmesi gerektiği gerekçesiyle, davalı idare vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile harç yönünden düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmuştur.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, ilk davada saklı tutulan kısmın tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usulü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna; ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”
3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usulü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.
4. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 30.03.2022 tarihli ve 2020/4-58 Esas, 2022/429 Karar sayılı ilâmı: “ ...kısmi davada kesinleşen hükme esas alınan rapor tümüyle inceleme ve itiraz konusu yapılıp, tüm yargısal denetim yollarından geçerek toplam alacak miktarını ortaya koyacak şekilde kesinleşmiş ve taraflar yönünden yargısal denetim yolları tüketilerek usulü kazanılmış haklar gerçekleşmişse kesin delil olarak değerlendirilmesi gerekeceği de ortadadır.“
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dava konusu taşınmaza davalı idare tarafından 1988 yılında enerji nakil hattı geçirilmek suretiyle kamulaştırma yapılmaksızın el atıldığından bahisle, kamulaştırmasız el atmadan kaynaklı tazminat istemiyle davacı tarafından davalı idare aleyhine açılan kısmi davada, fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak 100,00 TL'nin talep edildiği, Görele 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 20120/130 Esas, 2020/291 Karar sayılı ilamı ile kamulaştırmasız el atma nedeniyle toplam tazminat bedeli 540.650,42 TL olarak tespit edilip taleple bağlı kalınarak 100,00 TL üzerinden hüküm tesis edildiği, işbu kararın davalı idarenin temyizi üzerine Dairemizin temyiz incelemesinden onanarak geçtiği, 01.04.2021 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
3. Bu durumda; asıl davada alınan ve kesinleşen hükmün dayanağını teşkil eden bilirkişi raporunun açılan eldeki ek dava yönünden hem tarafları hem de mahkemeyi bağlayacak nitelikte kesin bir delil mahiyetini almış olup; saklı tutulan bedele ilişkin açılan eldeki davada yeniden bilirkişi incelemesi yapılmaksızın işbu raporun hükme esas alınması yerindedir.
4. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukukî nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre, davalı idare vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
5. Eldeki davada taşınmaza 04.11.1983 tarihinden sonra el atılmıştır. 7421 sayılı Kanun ile 2942 sayılı Kanun'a eklenen Ek Madde 4'ün üçüncü fıkrası; "Bu Kanun kapsamında açılan davalarda verilen bedel ve tazminat kararlarına ilişkin mahkeme ve icra harçları, davalı idare tarafından ödenmek üzere maktu olarak belirlenir." şeklinde düzenlenmiştir. 2942 sayılı Kanun'un 6487 sayılı Kanun'la değiştirilen Geçici 6 ncı maddesinin onikinci ve onüçüncü fıkraları; "09.10.1956 ile 04.11.1983 tarihini kapsayan dönemde oluşan mağduriyetin giderilmesi amacıyla getirilen ve malikler aleyhine bir takım hükümler içeren bu istisnai düzenlemenin 04.11.1983 tarihinde sonraki dönem içinde uygulanmasının hukuk güvenliğini zedeleyeceği" gerekçesiyle ve Anayasa'nın 2 nci ve 35 inci maddelerine aykırı bulunarak 13.03.2015 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 13.11.2014 tarihli ve 2013/95 Esas, 2014/176 Karar sayılı kararıyla iptal edilmiştir. 2942 sayılı Kanun'da 04.11.1983 tarihinden sonraki el atmalara ilişkin başkaca bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu nedenle kaynağını Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar ile 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararlarından alan 04.11.1983 tarihinden sonra el atılan taşınmazlar yönünden, kamulaştırmasız el atma nedeniyle açılan davalarda mahkeme ve icra harçları ile vekâlet ücretinin nispi olarak uygulanması gerektiğinden Bölge Adliye Mahkemesinin kararının bozulması gerekmiştir.
Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca kararın düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalı idare vekilinin temyiz itirazlarının reddine,
2. Kamu düzeni gereğince Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının (3) ve (4) numaralı bentlerinin hükümden çıkarılarak yerlerine sırasıyla; " 3- Alınması gereken 36.924,99 TL nispi karar ve ilam harcından davacı tarafça yatırılan 9.231,25 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 27.693,74 TL harcın davalı idareden tahsili ile Hazineye irat kaydına," "4- Davacı tarafça karşılanan 9.231,25 TL peşin harcın davalı idareden tahsili ile davacıya verilmesine," cümlelerinin yazılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Aşağıda yazılan kalan harcın davalı idareden alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
13.02.2024. tarihinde oy birliğiyle karar verildi.