"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2013/178 Esas, 2023/411 Karar
KARAR : Kabul
Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili ve ecrimisil istemine ilişkin davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl ve birleştirilen davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Asıl ve birleştirilen davada davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Ankara ili, Beypazarı ilçesi, ... köyü, 1681 parseldeki taşınmaz 21.09.1982 yılında ilk kez mera, 31.10.2006 tarihinde ise cins değişikliği nedeni ile tarla vasfı ile tapuda tescil edildiğini, söz konusu taşınmazın müvekkili adına tescilinden sonra Karayolları Genel Müdürlüğünce kamulaştırma yapılmaksızın karayolu geçirildiğini ve arsa içerisinden yol geçişi sağladıklarını, bu şekilde müvekkilinin arsa üzerindeki kullanma hakkının engellendiğini, hak düşürücü sürenin müvekkil malik için dolmadığını, bu nedenlerle 15.000,00 TL işgal tazminatına hükmedilmesini ve taşınmazın kamulaştırmasız el atılarak yol haline getirilen kısımlarının müvekkillerinin hissesi oranında tapusunun iptali ile yol olarak terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; davayı kabul etmediklerini, şu an yol olarak kullanılan yolların uzun yıllar önce yapıldığını, el atma tarihine göre 20 yıllık hak düşürücü sürenin dolduğunu, bu sebeple davayı kabul etmediklerini, bedele itiraz ettiklerini dava konusu taşınmazın emlak vergisine esas değerlerinin celbinden sonra Mahkemece mahallinde yapılacak keşiften sonra bedelin uzman kişiler tarafından tespit edilmesini, açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 19.04.2012 tarihli ve 2009/51 Esas, 2012/86 Karar sayılı ilamı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin 19.04.2012 tarihli ve 2009/51 Esas, 2012/86 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; arazi niteliğindeki taşınmaza net gelirine göre değer biçilmesi yöntem bakımından doğrudur. Bu nedenle davacılar vekilinin temyiz itirazları yerinde değildir. Davalı idare vekilinin temyiz itirazlarına gelince; dava konusu taşınmazın kuru tarım arazisi niteliğinde kabul edilen kısmı için niteliği dikkate alınarak kapitalizasyon faiz oranının % 5 oranında kabulü ile buna göre hesaplama yapılması gerekirken, % 4 oranında alınmak suretiyle fazlaya hükmedilmesi, dosyada bulunan belge ve raporlardan dava konusu taşınmazın bir kısmına yeni yol yapılmak suretiyle el atıldığı ve bu yolun 04.05.2008 tarihinde yapıldığı anlaşıldığından, bu kısımlar için ecrimisil hesabının el atma tarihi dikkate alınarak yapılması gerekirken, taşınmaza dava tarihinden 4 yıl önce el atılmış gibi hesaplama yapılarak fazlaya hükmedilmesi, el atmadan arta kalan ve kullanılmadığı gerekçesiyle bedeline hükmedilen bölümü 6001 sayılı Kanun'un 22, 23 ve geçici birinci maddesinin 5 inci bendi gereğince davalı idare yerine Hazine adına tesciline karar verilmesi doğru görülmediğinden kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Son Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl ve birleştirilen davaların kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazlardan 2023 parsel ( yeni 114 ada 329 parsel) sayılı taşınmaz yönünden kamulaştırma hesabı yapılarak karar verilmesinin hatalı olduğunu, eski 1681 parselin ifrazından sonra oluşan 2023 parselin (yeni 114 ada 329 parsel) tamamının kadimden beri yol olarak kullanıldığını, 2008 yılında yapılan duble yolun söz konusu parsel ile ilgisi bulunmadığından bu parselin değerlendirme dışında tutulması ve bedelsiz olarak yola terkinine karar verilmesi gerektiğini, ecrimisil hesabının bozma ilamına uygun şekilde yapılmadığını, eski 1681 parsele ilişkin el atmanın 1983 yılından önce gerçekleştirildiğini, kadimden beri yol olduğu açıkça belli olan 114 ada 329 parsele de 1956 yılından önce el atıldığının gözetilmesi gerekirken, dava konusu parsellerin tamamına 1983 yılından sonra el atıldığı varsayılarak davacı lehine nispi vekâlet ücretine hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı tapu malikleri ile davalı idare arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun(1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.
2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”
3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.
4. 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 11 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı idare vekilinin aşağıdaki paragraf kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
3. Mahkemece bozmaya uyulmuşsa da gerekleri yerine getirilememiştir. Şöyle ki; Dairemiz bozma ilamında kuru tarım arazisi niteliğinde kabul edilen kısmı için niteliği dikkate alınarak kapitalizasyon faiz oranının % 5 oranında kabulü ile buna göre hesaplama yapılması gerekirken, % 4 oranında alınmak suretiyle fazlaya hükmedilmesi doğru görülmemiş olup bozma öncesi tarım arazisi niteliğinde olan dava konusu taşınmazın kuru olan bölümü için metrekaresine 5,70TL değer biçilmiş olup davalı idare lehine usuli kazanılmış hak oluşturduğu gözetilmeden, bozma sonrası alınan ve taşınmazın kuru olan bölümüne 9,00TL/m² değer biçen bilirkişi raporu hükme esas alınmak suretiyle fazlaya hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
4. Davacı tarafça asıl ve birleştirilen davanın ıslah edildiği gözetildiğinde taleple bağlı kalınarak hüküm kurulması gerektiği düşünülmeden talebi aşar şekilde bozma sonrası hükme esas alınan rapora göre bedele hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
5. Dava konusu taşınmazın 04.11.1983 tarihinden önce el atılan bölümleri yönünden vekâlet ücretinin maktu olarak hüküm altına alınması gerektiğinin düşünülmemesi bozmayı gerektirir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı idare vekilinin temyiz istemlerinin kabulü ile temyiz olunan Mahkeme kararının BOZULMASINA,
07.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.