Logo

5. Hukuk Dairesi2023/9720 E. 2024/2812 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı tarafından, sınır güvenlik duvarı nedeniyle kullanılamaz hale gelen taşınmazı için açılan kamulaştırmasız el atma davasının adli yargıda görülüp görülemeyeceği hususunda yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Sınır güvenlik duvarı inşası gibi kamu yararı güden projeler nedeniyle oluşan zararların tazmini davalarının idari yargının görev alanına girdiği gözetilerek, adli yargıda açılan davanın görevsizlik nedeniyle usulden reddine dair Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1220 Esas, 2023/1407 Karar

KARAR : Yeniden esas hakkında verilen karar

İLK DERECE MAHKEMESİ : Doğubayazıt 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/14 Esas, 2021/337 Karar

Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin ve ecrimisilin tahsiline ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın tazminat talebi yönünden kabulüne ecrimisil talebinin reddine karar verilmiştir.

Kararın davalı idare vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın yargı yolu caiz olmaması nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usûl eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Ağrı ili, Doğubeyazıt ilçesi, ... köyü 103 ada 9 ve 10 parsel sayılı taşınmazların İran sınırına çekilen güvenlik duvarının yasak bölge ilan edilen kısmında kaldığını, taşınmazları kullanamadığını belirterek kamulaştırmasız el atılan taşınmazlar bedelinin davalı idareden tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı idare vekili cevap dilekçesi sunmamıştır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın değer düşüklüğü talebi olarak kabulüne, ecrimisil talebinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; kamulaştırmasız el atma şartlarının oluşmadığını, taşınmazın vasfının hatalı belirlendiğini, sulu arazi olarak kabulünün mümkün olmadığını, kapitalizasyon faiz oranının daha yüksek olması gerektiğini, vekâlet ücretinin doğru hesaplanmadığını, bedelin fahiş olduğunu, davanın reddi gerektiğini ileri sürmüştür.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile fen bilirkişisi raporu ve mahkeme gözlemine göre davalı idare tarafından, dava konusu taşınmazın bulunduğu bölgede Ağrı ili, Acil Sınır Fiziki Güvenlik Sistemi Projesi kapsamında sınıra duvar yapıldığı, sınır duvarı yapılması nedeniyle dolaylı zarar oluştuğu, dosyadaki bilirkişi raporlarına göre de dava konusu taşınmaza fiili el atma olgusunun gerçekleşmediğinin anlaşıldığı, dosyada dava konusu taşınmaza sınırda fiziki güvenliği sağlama projesi kapsamında sınır duvarı yapılması nedeniyle sınır duvarı ile İran Cumhuriyeti devlet sınırı arasında kalması nedeniyle taşınmazın kullanılamamasından kaynaklanan zararını talep edildiği, zararın giderilmesinde sorumluluk davalı kuruma ait olsa da 11.02.1959 tarihli ve 1958/17 Esas, 1959/15 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında belirtildiği gibi kamulaştırma yetkisine sahip idarelerin, verdikleri kararlar üzerine plan ve projelere uygun olmak üzere tesisler yaptırmış olmaları veya tesisleri kullanmaları veya bu tesislere bakmaları sebebiyle kişilerin uğramış oldukları zararlara ilişkin davalar idari nitelikte olup bu tür davaların idari yargıda görülmesi gerektiği anlaşıldığından, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 114 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi gereğince dava şartı yokluğundan davacının davasının usulden reddine karar verilmesi gerektiği belirtilerek davalı idare vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin üç numaralı alt bendi uyarınca hüküm yeniden esas hakkında karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davanın esasının Adli yargı tarafından görülmesi gerektiğini, davalı idarece taşınmazın kullanımının kısıtlandığının sabit olduğunu, davanın kabulü gerektiğini ileri sürmüştür.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, temel olarak davacı tapu maliki ile davalı idare arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ve bedelinin tahsili hususundadır.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri ile 114 üncü maddesi.

2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”

3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davacıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

07.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.