Logo

5. Hukuk Dairesi2023/9732 E. 2024/3284 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacının, kamulaştırılan taşınmaza ilişkin geri alım hakkının kullandırılmaması nedeniyle uğradığı zararın tazmini talebinin kabul edilip edilmeyeceğine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, davacının geri alım hakkının kullandırılmaması nedeniyle uğradığı zararın tazminine hükmetmesi doğru bulunmuş; ancak, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’na 7421 sayılı Kanun ile eklenen Ek Madde 4’ün üçüncü fıkrası uyarınca harç ve vekâlet ücretine maktu olarak hükmedilmesi gerektiği gözetilerek, yerel mahkeme kararının harç ve vekâlet ücreti yönünden düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/11 Esas, 2023/34 Karar

KARAR : Kısmen kabul

Taraflar arasındaki 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 22 nci maddesine göre idarenin davacıya geri alım hakkını kullandırmaması nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkin davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Malatya ili, Merkez ilçesi, ... Mahallesinde bulunan ve bir kısmı davacının miras bırakanı ... ait olan 170 ada 15, 74 ve 75 parsel sayılı taşınmazların davalı idare tarafından hal olarak kullanmak maksadıyla kamulaştırıldığını, kamulaştırılan gayrimenkullerden 71 parsel sayılı taşınmazın ifraz edilerek 170 ada 104 numaralı parsele dönüştürüldüklerini, kamulaştırılan parsellerin bir dönem ... Belediyesi tarafından kullanıldıktan sonra, 170 ada 104 parselin bir özel şirkete satıldığını öğrendiklerini belirterek, geri alma hakkı kullandırılmayan müvekkilinin uğradığı zarara karşılık 400.000,00TL'nin davalıdan alınarak davacıya verilmesini, yargılama gideri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yüklenilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu edilen Malatya ili, Merkez ilçesi, ... Mahallesi 170 ada 104 parselde kayıtlı taşınmazın kamulaştırma tarihinin 1974 yılı olduğunu, 32 yıl sonra 3. şahıslara satıldığını, müvekkili belediyenin 2008 yılına kadar adı geçen taşınmazda hal binası ve sosyal tesisler inşa ederek amacına uygun olarak kamu hizmeti verdiğini, 17.04.2008 tarihinde taşınmazın satış ihalesinin yapıldığını, 2942 sayılı Kanun'un 22 nci maddesi gereği taşınmazın bedeli arasındaki farkın kendilerine verilmesi gerektiği iddia ve taleplerinin haksız ve mesnetsiz olduğunu, davanın reddi gerektiğini, 2942 sayılı Kanun'un 22 ve 23 ncü maddelerindeki şartların oluşmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 14.01.2015 tarihli ve 2011/171 Esas, 2015/72 Karar sayılı kararı ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; 28.09.2011 tarihinde davanın açıldığını, 2942 sayılı Kanun'un 22 nci maddesinin birinci fıkrasının son cümlesinin 12.07.2013 tarihli ve 6495 sayılı Kanun'un 26 ncı maddesi ile değiştirildiği henüz kesinleşmeyen davalara uygulanmasına ilişkin aynı Kanun'un 28 nci maddesi ile 2942 sayılı Kanun'a eklenen geçici 8 inci maddesi 02.08.2013 tarihinde yürürlüğe girmiş ise de geçici 8 inci maddenin Anayasa'ya aykırı olduğundan bahisle yapılan başvuruya Anayasa Mahkemesince 6552 sayılı Kanun'la ilgili maddeleri ile değişiklik yapıldığından, iptal istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği, 11.06.2015 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 14.05.2015 tarihli ve 2014/177 Esas, 2015/49 Karar sayılı kararı ile 2942 sayılı Kanun'a 6552 sayılı Kanun'un 101 inci maddesi ile eklenen geçici 9 ncu maddesinde yer alan "Bu kanun'un 22 nci maddesinin birinci, ikinci ve üçüncü fıkra hükümleri ile" ibaresinin iptal edildiği gözetildiğinde; 2942 sayılı Kanun'un 22/3 maddesinde değişiklik yapan 6552 sayılı Kanun'un yürürlüğe girdiği 11.09.2014 tarihinden önce açılan ve kesinleşmeyen davalarda 2942 sayılı Kanun'un 22/3 maddesi ile getirilen 5 yıllık hak düşürücü süre şartının uygulanma imkanı kalmadığı anlaşıldığından, işin esasına girilerek hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen İkinci Karar

Mahkemenin 19.11.2020 tarihli ve 2019/421 Esas, 2020/332 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin 19.11.2020 tarihli ve 2019/421 Esas, 2020/332 Karar sayılı kararına karşı davalı idare vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; kamulaştırılan taşınmazlardaki davacılar murisinin hissesine isabet eden kısma ilişkin kamulaştırma nedeniyle ödenen bedel ödeme tarihi itibarıyla ve ifrazlar sonucu oluşan ve ihale ile satışı yapılan 170 ada 104 parsel sayılı taşınmazın satış tarihindeki bedelinin, davacılar murisinin hissesine isabet eden karşılığı, davacının taşınmazın üçüncü kişiye satışını öğrendiği tarih tespit edilip bu tarihlerden itibaren ayrı ayrı Yurtiçi Üretici Fiyat Endeksi tablosu ile üçüncü kişiye satışın öğrenilme tarihi esas alınmak suretiyle güncellenmesi ve bu iki bedel arasında davacı aleyhine bir durum oluşmuşsa bu bedele hükmedilmesi ile dava konusu 170 ada 104 parsel sayılı taşınmazın ihale ile satışı esnasında üzerinde yapılar olduğu anlaşılmış olup bu yapıların bedeli satış bedelinden düşülmeden ve ayrıca ihale tarihi esas alınarak hesaplama yapıldığından dosya içerisinde yer alan bilirkişi raporuna göre hüküm kurulmasının mümkün olmadığını, bu itibarla yukarıda belirtilen esaslar dahilinde uzman bilirkişi kurulundan rapor alınarak iki bedel arasında davacı taraf aleyhine bir durum meydana gelmişse bu bedele hükmedilmesi, davacı aleyhine bir fark oluşmadığı takdirde de davanın reddine karar verilmesi gerektiğinden kararın bozulmasına karar verilmiştir.

D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen İkinci Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bozma ilamı gereğince inceleme ve işlem yapılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu durumun 22 nci madde kapsamına girmediğini, bilirkişinin söz konusu alanın tümünü hesaplamaya dahil ettiğini, kamulaştırıldıktan sonra ayrılan ve satış dışı bırakılan yerlerin dikkate alınmadığını, vekâlet ücreti ve harcın maktu olması gerektiğini belirterek kararın bozulması talep edilmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, kamulaştırılan dava konusu taşınmaza ilişkin olarak davacının geri alım hakkının kullandırılmaması nedeniyle uğranılan zararın tazminini isteme hakkı bulunup bulunmadığına ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.

2. 2942 sayılı Kanun'un 22 nci maddesi.

3. Değerlendirme

1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dosyadaki bilgi ve belgelere göre; bozma ilamına uyularak yapılan inceleme sonucunda davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

3. Buna karşın, 7421 sayılı Kanun ile 2942 sayılı Kanun'a eklenen Ek Madde 4'ün üçüncü fıkrası; “Bu Kanun kapsamında açılan davalarda verilen bedel ve tazminat kararlarına ilişkin mahkeme ve icra harçları, vekalet ücreti davalı idare tarafından ödenmek üzere maktu olarak belirlenir.” şeklinde düzenlenmiştir. Eldeki dava 2942 sayılı Kanun'un 22 nci maddesi uyarınca açılan tazminat davası olup bu kapsamda maktu harca ve maktu vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğinin düşünülmemesi bozmayı gerektirir.

Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden kararın düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davalı idare vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,

2. Davalı idare vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile Mahkeme kararının hüküm fıkrasının;

a) Harca ilişkin (1) numaralı bendinin hükümden tümüyle çıkartılması, yerine ''Alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcının peşin ve ıslah harcının toplamından mahsubu ile fazla yatan harcın talep halinde yatırana iadesine,'' cümlesinin yazılması,

b) Vekâlet ücretine ilişkin (2) numaralı bendinde bulunan "211.891,00 TL" ibaresinin çıkarılarak yerine "9.200,00 TL maktu" ibaresinin yazılması

c) Vekâlet ücretine ilişkin (3) numaralı bendinde bulunan " 16.449,00 TL" ibaresinin çıkarılarak yerine

" 9.200,00 TL maktu" ibaresinin yazılması suretiyle kararın DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Davalıdan peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine,

18.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.