"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/928 Esas, 2023/1428 Karar
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Suruç Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/2084 Esas, 2023/145 Karar
Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili için açılan ilk davada saklı tutulan bölümün tahsili istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı idare vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmaza davalı idare tarafından kamulaştırma yapılmaksızın el atıldığından bahisle, kamulaştırmasız el atmadan kaynaklı tazminat istemiyle davacılar tarafından davalı idare aleyhine açılan Suruç Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/475 Esas sayılı dava dosyasında, davanın kabulüne karar verildiğini, işbu kararın istinaf ve temyiz incelemesinden geçerek 17.10.2022 tarihinde kesinleştiğini, söz konusu ilk davada fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak 20.000,00 TL talep edildiğini, Mahkemece de taleple bağlı kalınarak karar verildiğini ileri sürerek, ilk davada tespit olunan ancak talep edilmeyen bakiye 1.324.243,43 TL kamulaştırmasız el atma bedelinin ilk dava tarihi olan 28.09.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı idareden tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; ilk davada hükme esas alınan bilirkişi raporunun eksik ve yetersiz olduğunu, tespit edilen bedelin oldukça yüksek olduğunu, yeniden keşif yapılmak suretiyle karar verilmesi gerektiğini, kaldı ki fazlaya ilişkin talep yönünden hakkın saklı tutulduğuna ilk davada karar verilmediğini, ek dava tarihinden itibaren faiz talep edilebileceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemiyle fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak 20.000,00 TL üzerinden açılan davada, Suruç Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/475 Esas, 2020/98 Karar sayılı kararı ile kamulaştırmasız el atma bedelinin 1.344.243,43 TL olarak tespit edildiği, ancak taleple bağlı kalınarak fazlaya ilişkin talep de saklı tutulup 20.000,00 TL üzerinden karar verildiği, işbu kararın temyiz incelemesinden onanarak geçtiği, 17.10.2022 tarihinde kesinleştiği, kesinleşen dosya kapsamına göre 1.324.243,43 TL'nin davalı idareden tahsili gerektiği, el atma olgusunun 1983 yılı sonrası olduğu, bu nedenle vekâlet ücreti ve harcın nispi olarak hükmedileceği, değerlendirmenin ilk dava tarihi itibarıyla yapılmış olması nedeniyle hüküm altına alınan bedele de ilk dava tarihinden itibaren faiz işletileceği gerekçesiyle, davanın kabulüne, 1.324.243,43 TL kamulaştırmasız el atma bedelinin ilk dava tarihi olan 28.09.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı idareden tahsili ile davacılara payları oranında ödenmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; hükme esas alınan bilirkişi raporunun eksik ve yetersiz olduğunu, tespit edilen bedelin oldukça yüksek olduğunu, yeniden keşif yapılmak suretiyle karar verilmesi gerektiğini, fazlaya ilişkin talep yönünden hakkın saklı tutulduğuna ilk davada karar verilmediğini, ilk dava tarihinden itibaren faize hükmedilemeyeceğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; eldeki davanın ek dava olarak açıldığı, davacı tarafça kamulaştırmasız el atmadan kaynaklı tazminat istemiyle davalı idare aleyhine açılan davada, Suruç Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/475 Esas, 2020/98 Karar sayılı ilamı ile tazminat bedelinin toplam 1.344.243,43 TL olarak tespit edildiği, işbu bedelden 20.000,00 TL'nin söz konusu dosyada taleple bağlı kalınarak hüküm altına alındığı, kararın temyiz incelemesinden onanarak geçtiği, 17.10.2022 tarihinde kesinleştiği, bakiye alacağın ise eldeki davada talep edildiği, ilk davada fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması halinde ek dava açılmak suretiyle fark bedelin tahsilinin talep edilebileceği, ilk dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesinde bir isabetesizlik görülmediği, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesiyle, davalı idare vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, Kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili için açılan ilk davada saklı tutulan kısmın tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usulü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna; ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”
3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usulü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.
4. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 30.03.2022 tarihli ve 2020/4-58 Esas, 2022/429 Karar sayılı ilâmı:“ ...kısmi davada kesinleşen hükme esas alınan rapor tümüyle inceleme ve itiraz konusu yapılıp, tüm yargısal denetim yollarından geçerek toplam alacak miktarını ortaya koyacak şekilde kesinleşmiş ve taraflar yönünden yargısal denetim yolları tüketilerek usulü kazanılmış haklar gerçekleşmişse kesin delil olarak değerlendirilmesi gerekeceği de ortadadır.“
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dava konusu taşınmaza davalı idare tarafından kamulaştırma yapılmaksızın el atıldığından bahisle, kamulaştırmasız el atmadan kaynaklı tazminat istemiyle davacılar tarafından davalı idare aleyhine açılan kısmi davada, fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak 20.000,00 TL'nin talep edildiği, Suruç Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/475 Esas, 2020/98 Karar sayılı ilamı ile kamulaştırmasız el atma nedeniyle toplam tazminat bedeli 1.344.243,43 TL olarak tespit edilip taleple bağlı kalınarak 20.000,00 TL üzerinden hüküm tesis edildiği, işbu kararın davalı idarenin temyizi üzerine Dairemizin temyiz incelemesinden geçerek 17.10.2022 tarihinde kesinleştiği, dava konusu taşınmazın 3.083,31 m²lik kısmının davacılar adına olan tapu kaydının iptali ile tapudan yol olarak terkinine karar verildiği anlaşılmıştır.
3. Bu durumda; asıl davada alınan ve kesinleşen hükmün dayanağını teşkil eden bilirkişi raporunun açılan eldeki ek dava yönünden hem tarafları hem de mahkemeyi bağlayacak nitelikte kesin bir delil mahiyetini almış olup; saklı tutulan bedele ilişkin açılan eldeki davada yeniden bilirkişi incelemesi yapılmaksızın işbu raporun hükme esas alınması yerindedir.
4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı idare vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davalı idare harçtan muaf olduğundan harç alınmamasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
13.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.